• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

Uyuşturucu Madde Ticareti Savunma Dilekçesi Örneği

GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

SAHABİYE MAH.TEOMAN SOK.AVUKATLAR

İŞ HANI BİNA NO:9 KAT:5 DAİRE NO:501

KOCASİNAN/KAYSERİ

 

 

DOSYA NO : 2023/*** E.

 

SANIK : A********* T****

 

MÜDAFİİ : Av. Gizem Gül Uzun

 

KONU : Kriminal rapor istemi ile birlikte savunma dilekçemizin ibrazıdır.

 

AÇIKLAMALAR :

 

1.İŞBU DOSYADA POLİS TARAFINDAN YAPILAN ARAMA HUKUKA AYKIRIDIR.

 

Yukarıda esas numarası belirtili olan Sayın Mahkeme dosyasında hukuka uygun bir arama kararı yoktur. Uygulamada polislerin yetkisini aşarak mahkeme kararı olmadan arama yaptığını görmekteyiz. Somut olayda da polis, müvekkilin şoför koltuğunun yanında oturduğu aracı çevirmiş ve kafasına göre arama yapmıştır. Yapılan arama hukuka aykırıdır.

 

‘Kolluk tarafından düzenlenen olay yakalama tutanakları ve sanıkların üst veya eşyalarının aranmasına ilişkin olay yeri ve tarihini kapsayan önleme arama kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri ya da CMK’nın … maddeleri uyarınca verilmiş arama kararının olup olmadığının araştırılması ve tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiştir.’ YARGITAY 20. Ceza Dairesi Esas: 2015 / 8396 Karar: 2018 / 6126 Karar Tarihi: 19.12.2018

 

‘Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, hükme esas alınamayacağından somut olayla ilgili adli arama kararı ya da yazılı adli arama emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.‘ YARGITAY 20. Ceza Dairesi Esas: 2018 / 643 Karar: 2018 / 1456 Karar Tarihi: 19.03.2018

 

 ‘Sanığın konutunda hakim tarafından verilmiş bir arama kararı ya da Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bir yazılı arama emri olmaksızın Cumhuriyet savcısının sözlü talimatı ile hukuka aykırı şekilde konutta arama yapıldığı ve bu arama sonucu ele geçirilen suç konusu maddelerin “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı gözetilmeden sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir.‘ YARGITAY 20. Ceza Dairesi Esas: 2017 / 3458 Karar: 2018 / 850 Karar Tarihi: 14.02.2018

 

2.DENETİME ELVERİŞLİ KRİMİNAL RAPORU ALINMASI GEREKMEKTEDİR.

 

Yakalanan uyuşturucu maddede içerisindeki saf uyuşturucu madde miktarını tespit etmek için kriminal rapor alınmamıştır. Mutlaka denetime elverişli krıminal raporu alınmalıdır. Rapor alınmaksızın yapılan işlemlerin tamamı yok hükmündedir. 

 

‘Sanıkların otobüs firmasına ait kargo ile gönderdikleri maddenin içeriğine ilişkin olarak narkotik görevlisi polis memurlarınca düzenlenen tartı, tespit ve ön ekspertiz raporunda renk, koku ve görünüş itibarıyla bonzai tabir edilen uyuşturucu maddelerden olduğunun belirtildiği, ancak bu maddenin niteliğinin tespitine ilişkin polis kriminal laboratuarı ya da Adli Tıp Kurumu Kimyasal İhtisas Dairesinden rapor alınmadığı anlaşılmakla; anılan maddenin uzman bir kurum veya kuruluşta incelettirilerek rapor alınması ve sonucuna göre tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.‘ YARGITAY 20. Ceza Dairesi Esas: 2015 / 8218 Karar: 2017 / 5403 Karar Tarihi: 24.10.2017

 

‘Sanığın … tarihinde kullanma suçu sanığı …’a esrar ve bonzai sattığı, … tarihinde de kullandığı araçta ticari amaçla esrar bulundurduğu anlaşıldığından zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasında arttırıma gidilmemesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.’ YARGITAY 20. Ceza Dairesi Esas: 2015 / 389 Karar: 2015 / 4084 Karar Tarihi: 15.10.2015

 

Uyuşturucu madde temin etmek zor ve tehlikeli olduğu için uyuşturucu kullanan kişiler bir aldığı zaman birden fazla uyuşturucu alabilmektedir. Bu yüzden yakalanan uyuşturucu maddenin içerisindeki saf uyuşturucunun tespiti gerekmektedir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere uyuşturucu madde içicileri, uyuşturucu maddenin içerisindeki saf uyuşturucu madde miktarı az ise daha çok içebilmektedir. Bu yüzden yakalanan esrar maddesi için KRİMİNAL RAPOR alınmasını talep ederiz.

 

3.YAKALANAN UYUŞTURUCU MADDE MİKTARININ ÇOK OLMASI TEK BAŞINA TİCARETİ YAPTIĞI ANLAMINA GELEMEZ. 

 

Bazı durumlarda kişinin kullanıcı mı yoksa satıcı mı olduğu anlaşılmayabilir. Yakalanan miktar çok olmakla beraber bazen esrar bitkisi kök halinde ele geçirildiyse topraklı, saplı, lüzumsuz yaprakları da çöpleri dahil ağırlığı kilo çekmektedir. Bu kişinin kiloyla uyuşturucu madde ticareti yaptığı anlamın gelmez. Ele geçirilen kök kenevirin ayıklanmış halinde ele geçecek olan madde ticaret yapmaya yeter değilse sanık ticaret suçundan beraat etmelidir.

 

‘Dosya içeriğindeki olay tutanağına göre, uyuşturucu madde satmak için İstanbul iline madde almaya gideceği yönündeki istihbari bilgi üzerine feribottan indiğinde durdurularak aranan sanığın üzerinde iki çıkı halinde toplam net ağırlığı 20.5 gr ADB-FUBINACA sentetik kannobinoid içeren madde bulunması karşısında, suç konusu uyuşturucu maddelerin miktarı, niteliği ve ele geçiriliş biçimine göre, sanığın eyleminin ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri tartışma ve değerlendirme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.‘ YARGITAY 10. Ceza Dairesi Esas: 2021 / 7349 Karar: 2022 / 12078 Karar Tarihi: 22.11.2022

 

 

 

KONU İLE İLGİLİ EMSAL YARGITAY KARARLARI

 

YARGITAY KARARLARI

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 8218 Karar: 2017 / 5403 Karar Tarihi: 24.10.2017

 

ÖZET: Sanıkların otobüs firmasına ait kargo ile gönderdikleri maddenin içeriğine ilişkin olarak narkotik görevlisi polis memurlarınca düzenlenen tartı, tespit ve ön ekspertiz raporunda renk, koku ve görünüş itibarıyla bonzai tabir edilen uyuşturucu maddelerden olduğunun belirtildiği, ancak bu maddenin niteliğinin tespitine ilişkin polis kriminal laboratuarı ya da Adli Tıp Kurumu Kimyasal İhtisas Dairesinden rapor alınmadığı anlaşılmakla; anılan maddenin uzman bir kurum veya kuruluşta incelettirilerek rapor alınması ve sonucuna göre tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.

 

(5237 S. K. m. 53, 188, 192) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

 

Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Gerekçeli karar başlığında suç tarihlerinin “08.03.2012 (Sanıklar … ve … hakkında), 29.04.2012 (sanıklar … ve … hakkında), 04.06.2012 (Sanıklar …, … ve … hakkında), 21.06.2012, 27.06.2012, 18.07.2012, 09.10.2012 (Sanık … hakkında), 30.06.2012 (Sanık … hakkında), 04.05.2012 (Sanıklar … ve … hakkında), 18.06.2012-12.07.2012 tarihleri arası (Sanıklar … ve … hakkında), 11.03.2012-09.04.2012 tarihleri arası (Sanık … hakkında), 16.10.2012 (Sanıklar … ve … hakkında)” yerine “06.03.2012-16.10.2012 tarihleri arası” şeklinde yanlış yazılması mahallinde düzeltilebilir bir hata olarak görülmüştür.

 

1- Sanıklar …, …, … hakkında verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;

 

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

 

2- Sanıklar … ve … hakkında zincirleme şekilde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

 

Sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile eleştiri dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar müdafileri ve sanık …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

 

3- Sanıklar …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

 

Sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile eleştiri dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

 

4- Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

 

İçeriğine değişik anlamlar yüklenebilecek iletişim tespit çözüm tutanakları dışında aleyhine delil bulunmadığı aşamada, suçunu ikrar ederek ortaya çıkmasını sağlayan sanık hakkında, TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrası uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Kanuna aykırı, sanık ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

 

5- Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkÛmiyet hükmünün incelenmesinde;

 

Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi bulunduğuna veya diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine ilişkin, içeriğine farklı anlam yüklenilebilecek telefon görüşmeleri dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkÛmiyetine karar verilmesi,

 

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

 

6- Sanık … hakkında verilen beraat hükmünün incelenmesinde;

 

Dosya kapsamına göre; alınan arama kararına dayanılarak 16.10.2012 tarihinde sanığın evine gidildiğinde polis memurlarına kapıyı açmayan sanığın, tuvalete giderek esrarı dökmeye çalıştığı, beş dakika sonra birlikte yaşadığı kardeşi tarafından kapı açıldıktan sonra tuvalete gidildiğinde sanığın esrar maddesini tuvalete dökerken yakalandığı, polis memurlarının tuvalete dökülmüş net ağırlığı 444 gr gelen 66,6 gr esrar elde edilebilecek hint kenevir bitkisini çıkarabildikleri, geri kalan maddenin ise kanalizasyona aktığı, ayrıca yatak odasında iki ayrı poşet içerisinde 17,4 gr elde edilebilecek esrar maddesi bulunduğu, ayrıca diğer sanık … ile yaptığı telefon görüşme içerikleri ve aralarındaki para alış verişi hususları göz önüne alındığında sanığın eyleminin satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

 

Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

 

7- Sanık … hakkında kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;

 

Sanığın üzerinde yapılan aramada 0,1 gram esrar maddesinin ele geçmesinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

 

Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

 

8- Sanıklar … ve … hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

 

Sanıklar … ve …’ın …’ya otobüs firmasına ait kargo ile gönderdikleri maddenin içeriğine ilişkin olarak narkotik görevlisi polis memurlarınca düzenlenen tartı, tespit ve ön ekspertiz raporunda renk, koku ve görünüş itibarıyla

 

bonzai> tabir edilen uyuşturucu maddelerden olduğunun belirtildiği, ancak bu maddenin niteliğinin tespitine ilişkin polis kriminal laboratuarı ya da Adli Tıp Kurumu Kimyasal İhtisas Dairesinden rapor alınmadığı anlaşılmakla; anılan maddenin uzman bir kurum veya kuruluşta incelettirilerek rapor alınması ve sonucuna göre tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Kanuna aykırı, sanık … müdafii, sanık … ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, 24.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)</b

 

T.C YARGITAY 9.Ceza Dairesi Esas: 2016/ 791 Karar: 2016 / 4385 Karar Tarihi: 11.05.2016

 

ÖZET: Dosya kapsamına göre, şüphelinin alınan ifadesinde bonzai isimli uyuşturucu madde kullanması neticesinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını beyan ettiği, tedavi gördüğü … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 10.10.2015 tarihli raporunda şüpheliden alınan örnekte uyuşturucu madde bulunduğunun tespit edildiği cihetle şüphelinin uyuşturucu madde kullandığını gösterir delil mevcut olduğu, atılı suçtan hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilen şüphelinin eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 191/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin karar verilmesinde isabet görülmemiş olup hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

(5237 S. K. m. 191) (5271 S. K. m. 309)

 

Dava ve Karar: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak veya kabul etmek suçundan şüpheli …. hakkında yapılan soruşturma sırasında, hükümlü hakkında aynı suçtan … Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği cihetle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/5. maddesi uyarınca evrakın … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23.11.2015 tarihli ve 2015/38766 soruşturma, 2015/1850 sayılı yetkisizlik kararını müteakip, .. Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin atılı suçu işlediğine dair ikrarı dışında delil bulunmadığından bahisle evrakın … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair 03.12.2015 tarihli ve 2015/5073 soruşturma, 2015/305 sayılı yetkisizlik kararı üzerine, yetkili savcılığın belirlenmesi için dosyanın gönderildiği … Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisizlik kararının kaldırılmasına ilişkin 14.12.2015 tarihli ve 2015/1550 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

 

Dosya kapsamına göre, şüphelinin alınan ifadesinde

 

bonzai> isimli uyuşturucu madde kullanması neticesinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını beyan ettiği, tedavi gördüğü … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 10.10.2015 tarihli raporunda şüpheliden alınan örnekte uyuşturucu madde bulunduğunun tespit edildiği cihetle şüphelinin uyuşturucu madde kullandığını gösterir delil mevcut olduğu, atılı suçtan hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilen şüphelinin eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 191/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 15.03.2016 tarih ve 94660652-105-38-643-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2016 tarih ve 2016/109537 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;

 

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

Sonuç: Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran bu gerekçelerle yerinde görüldüğünden, … Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2015 tarihli ve 2015/1550 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 389 Karar: 2015 / 4084 Karar Tarihi: 15.10.2015

 

ÖZET: Sanığın … tarihinde kullanma suçu sanığı …’a esrar ve bonzai sattığı, … tarihinde de kullandığı araçta ticari amaçla esrar bulundurduğu anlaşıldığından zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasında arttırıma gidilmemesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

 

(5237 S. K. m. 43)

 

Dava ve Karar: Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

… Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğü’nce suç konusu uyuşturucu maddeden alınan tanık numune hakkında mahkemece her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.

 

Sanığın 04.05.2014 tarihinde kullanma suçu sanığı …’a esrar ve

 

bonzai> sattığı, 13.07.2014 tarihinde de kullandığı araçta ticari amaçla esrar bulundurduğu anlaşıldığından TCK’nın 43. maddesindeki zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasında arttırıma gidilmemesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 15.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 7349 Karar: 2022 / 12078 Karar Tarihi: 22.11.2022

 

ÖZET: Dosya içeriğindeki olay tutanağına göre, uyuşturucu madde satmak için İstanbul iline madde almaya gideceği yönündeki istihbari bilgi üzerine feribottan indiğinde durdurularak aranan sanığın üzerinde iki çıkı halinde toplam net ağırlığı 20.5 gr ADB-FUBINACA sentetik kannobinoid içeren madde bulunması karşısında, suç konusu uyuşturucu maddelerin miktarı, niteliği ve ele geçiriliş biçimine göre, sanığın eyleminin ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri tartışma ve değerlendirme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

 

(5320 S. K. m. 8) (1412 S. K. m. 326)

 

Dosya incelendi.

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dosya içeriğindeki olay tutanağına göre, uyuşturucu madde satmak için İstanbul iline madde almaya gideceği yönündeki istihbari bilgi üzerine feribottan indiğinde durdurularak aranan sanığın üzerinde iki çıkı halinde toplam net ağırlığı 20.5 gr ADB-FUBINACA sentetik kannobinoid içeren madde bulunması karşısında, suç konusu uyuşturucu maddelerin miktarı, niteliği ve ele geçiriliş biçimine göre, sanığın eyleminin ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri tartışma ve değerlendirme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla hüküm kurulması,

 

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddeleri uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 22/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 661 Karar: 2019 / 3108 Karar Tarihi: 20.05.2019

 

ÖZET: Somut olayda, dosya arasında bulunan …/…/… tanihli tutanakta sanık …’de ele geçen 1 kök kenevir bitkisinin “erkek hint keneviri” olduğuna dair tespitin yapıldığı, “Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi” suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

(5237 S. K. m. 50, 52, 53, 54, 63) (5271 S. K. m. 232) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

 

Dava ve Karar: Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

A-Sanık … hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

1-)Hükmedilen gün para cezalarının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında … sayılı TCK’nın 52/2. maddesi yerine TCK’nın 52. maddesinin yazılması suretiyle … sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

 

2-)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile … sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

 

3-)Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan, emanetin 2012/204 sırasında kayıtlı suça konu uyuşturucu maddenin … sayılı TCK’nın 54/4. maddesi yerine, TCK’nın 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,

 

4-)Antalya Kriminal … Laboratuvarı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

 

5-)Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK’nın 63. maddesi uyarınca cezasından mahsup edileceğinin gözetilmemesi,

 

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu durumların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

 

1-)Hükmün gün adli para cezalarının paraya çevrildiği bölümlerde bulunan ” … TCK nun 52 nci maddesi” ibarelerinin çıkarılarak yerine “TCK’nın 52/2. maddesi” ibaresinin yazılması,

 

2-)TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi,

 

3-)Hüküm fıkrasının müsadereye ilişkin kısmında “… TCK.nun 54. Maddesi gereğince MÜSADERESİNE” ibaresinin çıkartılarak yerine ” … kenevir bitkilerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Antalya Kriminal … Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin … sayılı TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca MÜSADERESİNE ” şeklinde ibarenin eklenmesi,

 

4-)Hüküm fıkrasının yargılama giderine ilişkin paragrafından sonra gelmek üzere “Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK’nın 63. maddesi uyarınca cezasından mahsubuna” fıkrasının eklenmesi,

 

Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

 

B- Sanık … hakkında izinsiz kenevir ekme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

 

Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … sayılı Kanun ile … sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler gözetilerek yapılan incelemede;

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

1-)Hükmedilen gün para cezalarının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddesi yerine TCK’nın 50/1-a. maddesinin gösterilmesi,

 

2-)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile … sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

 

3-)Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK’nın 63. maddesi uyarınca cezasından mahsup edileceğinin gözetilmemesi,

 

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu durumların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

 

1-)Hükmün gün adli para cezalarının paraya çevrildiği bölümlerde bulunan ” … TCK nun 50/1-a maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine “TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddesi” ibarelerinin yazılması,

 

2-)TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi,

 

3-)Hüküm fıkrasının yargılama giderine ilişkin paragrafından sonra gelmek üzere “Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK’nın 63. maddesi uyarınca cezasından mahsubuna” fıkrasının eklenmesi,

 

Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

 

C- Sanık … hakkında izinsiz kenevir ekme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

 

Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … sayılı Kanun ile … sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler gözetilerek yapılan incelemede;

 

Somut olayda, dosya arasında bulunan 12.07.2012 tanihli tutanakta sanık …’de ele geçen 1 kök kenevir bitkisinin “erkek hint keneviri” olduğuna dair tespitin yapıldığı, “Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi” suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkÛmiyetine karar verilmesi,

 

Sonuç: Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 20.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 5903 Karar: 2016 / 581 Karar Tarihi: 01.03.2016

 

ÖZET: Sanığın ikametinde yapılan aramada saksıda ekili bulunan dört kök halinde daralı ağırlığı altı gram olan hint kenevirini münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek için ektiği savunmasının aksine, bu maddeyi satacağına veya başkasına vereceğine ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin “münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, “ticaret amacıyla kenevir ekme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, hükmün bozma sebebidir.

 

(5237 S. K. m. 53, 191) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

 

Dava ve Karar: Dosya incelendi.

 

Gereği Görüşülüp Düşünüldü:

 

A) Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması

 

Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oybirliğiyle

 

B) Sanık hakkında kenevir ekme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

 

Sanığın ikametinde yapılan aramada saksıda ekili bulunan 4 kök halinde daralı ağırlığı 6 gram olan hint kenevirini münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek için ektiği savunmasının aksine, bu maddeyi satacağına veya başkasına vereceğine ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin “münhasıran kendi kullanımı için esrar elde etmek” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, “ticaret amacıyla kenevir ekme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,

 

Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, Başkan Vekili H…U….’nun hükmün onanması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğu ile, 01.03.2016 tarihinde karar verildi.

 

KARŞI OY GEREKÇESİ

 

B) Kenevir ekme suçu hakkında;

 

Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, olay tarihinde sanığın, sentetik kannabinoid (bonzai) satmaya çalışırken yakalanması üzerine, yanında bulundurduğu 10 adet bonzai paketini rızası ile kolluk görevlilerine teslim ettiği, evinde yapılan aramada da mutfakta buzdolabı üzerinde satışa hazır 2 fişek halinde esrar ile balkonda saksı içerisinde 4 adet dikili kenevirin ele geçirildiği, ertesi gün 11.12.2014 saat 11.05’te alınan kan örneklerinin incelenmesinde ise Adli Tıp Kimya İhtisas Dairesinin raporuyla kanında uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunmadığı anlaşılmıştır.

 

Sanık hakkında bonzai satmaktan dolayı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü, kararın (A) bendinde belirtildiği şekilde onanmıştır.

 

Sanık, evinde buzdolabı üzerinde bulunan 2 adet esrar fişeğini balkondaki dikili kenevirlerden kopardığı yapraklardan sarıp paket haline getirdiğini söylemiştir.

 

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmadığı adli tıp raporuyla sabit olan ve bonzai satmaya çalışırken yakalanan sanığın, evinde satışa hazır fişekler halinde 2 paket esrar ve 4 adet dikili kenevir bitkisi elde edilmesi karşısında, bu kenevirleri başkalarına vermek için esrar elde etmek amacı ile ektiğinin kabulü gerekir.

 

Sonuç: Anlatılan nedenlerle, mahkemenin suçu nitelendirmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, hükmün ONANMASI gerektiği kanısında olmamdan dolayı çoğunluğun BOZMA kararına katılmıyorum. 01.03.2016 (¤¤)

 

T.C YARGITAY 9.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 15664 Karar: 2016 / 641 Karar Tarihi: 28.01.2016

 

ÖZET: Dikili olarak ele geçirilen 1 kök kenevir bitkisi dışında sanıkta herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği, kullandığını belirttiği maddenin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu olup olmadığının tespit edilemediği gibi teknik yöntemlerle bu maddeleri kullandığına ilişkin tıbbi bir bulgunun da belirlenmediği ve dikili durumda ele geçirilen kenevir bitkilerinden koparıp içtiğine ilişkin herhangi bir iddia ya da kanıtın bulunmadığı, soyut ikrarı dışında sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin şüpheden uzak ve yeterli delil olmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.

 

(5237 S. K. m. 191)

 

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

A) Kenevir ekme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

 

Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına,

 

B) Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

 

Dikili olarak ele geçirilen 1 kök kenevir bitkisi dışında sanıkta herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği, kullandığını belirttiği maddenin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu olup olmadığının tespit edilemediği gibi teknik yöntemlerle bu maddeleri kullandığına ilişkin tıbbi bir bulgunun da belirlenmediği ve dikili durumda ele geçirilen kenevir bitkilerinden koparıp içtiğine ilişkin herhangi bir iddia ya da kanıtın bulunmadığı, soyut ikrarı dışında sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin şüpheden uzak ve yeterli delil olmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi,

 

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bozulmasına, 28.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 9.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 15661 Karar: 2016 / 643 Karar Tarihi: 28.01.2016

 

ÖZET: Dikili olarak ele geçirilen .. kök kenevir bitkisi dışında sanıkta herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği, kullandığını belirttiği maddenin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu olup olmadığının tespit edilemediği gibi teknik yöntemlerle bu maddeleri kullandığına ilişkin tıbbi bir bulgunun da belirlenmediği ve dikili durumda ele geçirilen kenevir bitkilerinden koparıp içtiğine ilişkin herhangi bir iddia ya da kanıtın bulunmadığı, soyut ikrarı dışında sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin şüpheden uzak ve yeterli delil olmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi bozma sebebidir.

 

(5237 S. K. m. 191)

 

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

 

A) Kenevir ekme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

 

Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

 

B) Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:

 

Dikili olarak ele geçirilen 58 kök kenevir bitkisi dışında sanıkta herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği, kullandığını belirttiği maddenin ele geçirilememesi nedeniyle uyuşturucu olup olmadığının tespit edilemediği gibi teknik yöntemlerle bu maddeleri kullandığına ilişkin tıbbi bir bulgunun da belirlenmediği ve dikili durumda ele geçirilen kenevir bitkilerinden koparıp içtiğine ilişkin herhangi bir iddia ya da kanıtın bulunmadığı, soyut ikrarı dışında sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğine ilişkin şüpheden uzak ve yeterli delil olmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan beraati yerine, mahkûmiyetine karar verilmesi,

 

Sonuç: Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 6051 Karar: 2021 / 3621 Karar Tarihi: 17.03.2021

 

ÖZET: Sanık …’nin suç tarihinde sokakta oturmakta iken yapılan üst aramasında, belinde bulunan siyah renkli bel çantasında 11 parça halinde net 20,1 gram eroinin ele geçirildiği olayda; sanık …’in sonradan döndüğü müdafili kolluk ifadesinde, ele geçen maddelerin eşi sanık …’a ait olduğunu ve eşinin madde sattığını, yakalanmamak için üzerinde maddeleri taşımayıp kendisine taşıttığını, alıcı şahıslar geldiğinde ise …’ın maddeleri alıp müşterilere sattığını ve parasını da çantaya koyduğunu, kendisinin müşterilerle muhatap olmadığını beyan etmesi karşısında, sanık …’in beyanı ile diğer suç ortağının ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle hakkında TCK’nın ilgili maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında, uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nın ilgili maddesinin hükümde gösterilmemesi, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan uyuşturucu maddenin TCK’nın ilgili maddesi yerine ilgili maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi, Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce suç konusu maddelerden alınan şahit numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hükümden sonra …/…/… tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin …/…/… tarihli 2014/… esas ve 2015/… sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın ilgili maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 

(5237 S. K. m. 52, 53, 54, 192) (ANY. MAH 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

 

Dava: Dosya incelendi.

 

Karar: GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

A-Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde:

 

Sonuç: Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

1-Sanık …’nin suç tarihinde sokakta oturmakta iken yapılan üst aramasında, belinde bulunan siyah renkli bel çantasında 11 parça halinde net 20,1 gram eroinin ele geçirildiği olayda; sanık …’in sonradan döndüğü müdafili kolluk ifadesinde, ele geçen maddelerin eşi sanık …’a ait olduğunu ve eşinin madde sattığını, yakalanmamak için üzerinde maddeleri taşımayıp kendisine taşıttığını, alıcı şahıslar geldiğinde ise …’ın maddeleri alıp müşterilere sattığını ve parasını da çantaya koyduğunu, kendisinin müşterilerle muhatap olmadığını beyan etmesi karşısında, sanık …’in beyanı ile diğer suç ortağının ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

2-Hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında, uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin hükümde gösterilmemesi,

 

3-Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan uyuşturucu maddenin TCK’nın 54/4. maddesi yerine 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,

 

4-Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce suç konusu maddelerden alınan şahit numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

 

5-Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

 

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

 

B-Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde:

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

1-Sanık …’nin suç tarihinde sokakta oturmakta iken yapılan üst aramasında, belinde bulunan siyah renkli bel çantasında 11 parça halinde net 20,1 gram eroinin ele geçirildiği olayda; sanık …’in sonradan döndüğü soyut nitelikteki kolluk ifadesi dışında aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada, sanık …’ın tüm aşamalardaki müdafili ifadelerinde, diğer sanık …’in üzerinde bulunan uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu beyan ederek suçunun ortaya çıkmasını sağladığı anlaşıldığından, sanık … hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

2-Hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında, uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin hükümde gösterilmemesi,

 

3-Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan uyuşturucu maddenin TCK’nın 54/4. maddesi yerine 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,

 

4-Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce suç konusu maddelerden alınan şahit numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

 

5-Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

 

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2020/ 1235 Karar: 2021 / 2446 Karar Tarihi: 22.02.2021

 

ÖZET: Aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, beyanlarıyla sanık …’in suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanıklar H. ve D. hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.

 

(5271 S. K. m. 288, 289, 294) (5237 S. K. m. 192)

 

Dava ve Karar: Dosya incelendi.

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

A) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen istinaf isteminin esastan reddine dair hükmün incelenmesinde:

 

5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınıp, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

 

Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkÛmiyet hükmüne yönelik düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz isteminin CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

 

B) Sanıklar H… ve D… hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen istinaf isteminin esastan reddine dair hükmün incelenmesinde:

 

5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği ve aşağıda belirtilenin dışında düzeltilerek istinaf isteminin esastan reddine dair kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, sanıklar müdafilerinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, beyanlarıyla sanık …’in suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanıklar H. ve D. hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Sonuç: Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanıklar hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 28/02/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Erciş Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmesine, 22/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 10.Ceza Dairesi Esas: 2020/ 16231 Karar: 2021 / 2442 Karar Tarihi: 22.02.2021

 

ÖZET: Aleyhinde sanık … ile aynı suçtan beraat kararı verilen diğer sanık …’nun soyut beyanı dışında yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, …’da ele geçen maddeleri kendisinin …’ya gönderdiğini söyleyerek ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın ilgili maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

 

(5271 S. K. m. 288, 289, 291, 294, 299) (7226 S. K. Geç. m. 1) (5237 S. K. m. 192)

 

Dava ve Karar: Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edenin sıfatı, başvurusunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre incelendi.

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Sanık … müdafiine 20.04.2020 tarihinde tebliğ edilen karar CMK’nın 291. maddesinde belirtilen 15 günlük temyiz süresi geçtikten sonra 06.05.2020 tarihinde, yine sanık … müdafiine 25.03.2020 tarihinde tebliğ edilen karar aynı Kanunda belirtilen 15 günlük temyiz süresi geçtikten sonra 29.06.2020 tarihinde temyiz edilmişse de, COVİD-19 salgını sebebiyle 7226 sayılı Kanun geçici 1. madde ve 29/04/2020 tarih, 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli sürelerin 13/03/2020 tarihinden itibaren 15/06/2020 tarihine kadar durdurulması karşısında, temyiz taleplerinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.

 

A) Sanık … hakkında verilen istinaf isteminin esastan reddine dair hükmün incelenmesinde:

 

Sanık müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteminin, 08/03/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 299/1-1. cümlesine getirilen değişiklik uyarınca; takdiren reddine karar verilerek duruşmasız inceleme yapılmıştır.

 

5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği ve aşağıda belirtilenin dışında istinaf isteminin esastan reddine dair kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin bölge adliye mahkemesi kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, hakkında aynı suçtan beraat kararı verilen diğer sanık …’da ele geçen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu söyleyerek ikrarı ile kendi suçunun ve belirtilen maddeleri kendisine …’ın gönderdiğini söyleyerek bu sanığın suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, hükmolunan ceza miktarı tutuklu kalınan süre dikkate alınarak sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine,

 

B) Sanık … hakkında verilen istinaf isteminin esastan reddine dair hükmün incelenmesinde:

 

5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği ve aşağıda belirtilenin dışında istinaf isteminin esastan reddine dair kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, sanık müdafiinin bölge adliye mahkemesi kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Aleyhinde sanık … ile aynı suçtan beraat kararı verilen diğer sanık …’nun soyut beyanı dışında yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, …’da ele geçen maddeleri kendisinin …’ya gönderdiğini söyleyerek ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,

 

Sonuç: 28/02/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmesine, 22/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 8396 Karar: 2018 / 6126 Karar Tarihi: 19.12.2018

 

ÖZET: Kolluk tarafından düzenlenen olay yakalama tutanakları ve sanıkların üst veya eşyalarının aranmasına ilişkin olay yeri ve tarihini kapsayan önleme arama kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri ya da CMK’nın … maddeleri uyarınca verilmiş arama kararının olup olmadığının araştırılması ve tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiştir.

 

(5237 S. K. m. 191) (5271 S. K. m. 116, 119)

 

Dava: Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:

 

1-Sanıklar …, …, T. Y., … hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin karara yönelik kanun yolu incelenmesinde,

 

Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20/03/2012 tarihli ve 2011/785 esas ve 2012/101 karar sayılı kararında açıklandığı üzere; “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma” suçundan dolayı, TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, sözü edilen fıkraya 6217 sayılı Kanunla eklenen cümlenin yürürlüğe girdiği 14/04/2011 tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğine bakılmaksızın, temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, bu suçla ilgili olarak kararın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,

 

2-Sanık … hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkÛmiyet hükmünün incelenmesinde,

 

TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

 

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

 

3-Sanıklar …, … ve …. hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkÛmiyet hükümlerinin incelenmesinde,

 

İddianamede; 17/12/2011 tarihinde kullanıcı … ve sanık …’den ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeler; 06/12/2011 tarihinde kullanıcı …’tan ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeler; 11/12/2011 tarihinde kullanıcı …’den ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeler; 14/12/2011 tarihinde kullanıcı …’dan ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeler; 01/12/2011 tarihinde kullanıcı …’dan ele geçirilen suç konusu uyuşturucu madde; 03/12/2011 tarihinde kullanıcılar … ve …’dan ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddeler ile ilgili ekspertiz raporlarına dosyada rastlanmadığı anlaşılmakla ele geçen uyuşturucu maddelerin analizine ilişkin ekspertiz raporu bulunup bulunmadığının araştırılması varsa aslı ya da onaylı örneğinin temyiz denetimine imkan verecek şekilde dosyaya konulması yoksa uyuşturucu maddelere ilişkin ekspertiz raporu alınması; varsa kolluk tarafından düzenlenen olay yakalama tutanakları ve sanıkların üst veya eşyalarının aranmasına ilişkin olay yeri ve tarihini kapsayan önleme arama kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri ya da CMK’nın 116-119 maddeleri uyarınca verilmiş arama kararının olup olmadığının araştırılması ve tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması,

 

Kanuna aykırı, sanıklar T. Y. ve … müdafileri, sanık … ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükümlerin BOZULMASINA, 19/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 643 Karar: 2018 / 1456 Karar Tarihi: 19.03.2018

 

ÖZET: Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, hükme esas alınamayacağından somut olayla ilgili adli arama kararı ya da yazılı adli arama emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.

 

(2709 S. K. m. 38) (5237 S. K. m. 52, 53, 188) (2559 S. K. m. 9) (5271 S. K. m. 116, 119, 206, 217, 230, 232, 289) (ANY. MAH. 08.10.2015 T. 2014/140 E. 2015/85 K.)

 

Dosya incelendi.

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

1-) 18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından Hatay istikametinden İskenderun yönüne seyir halinde bulunan …. plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan …’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere Belen Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; “sanık …’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık …’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların” ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;

 

CMK’nın 161. maddesinin 2. fıkrası ve PVSK’nın Ek 6. maddeleri uyarınca edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikayet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için gerekli acele tedbirleri aldıktan sonra durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirmesi ve Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda gerekli soruşturma işlemlerini yapması gereklidir.

 

2559 sayılı PVSK’nın 9. maddesine göre “önleme araması”, suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir.

 

CMK’nın 116 ve 119. maddelerine göre “adli arama” ise, şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir.

 

Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağından;

 

Somut olayla ilgili adli arama kararı ya da yazılı adli arama emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

 

Kabule göre de;

 

2-) 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,

 

3-) Hükmedilen gün para cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesi yerine TCK 52. maddesinin yazılması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

 

Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA, 19/03/2018 tarihinde Üye …’nun karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.

 

Karşı Oy:

 

18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından Hatay istikametinden İskenderun yönüne seyir halinde bulunan …. plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan …’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere Belen Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; “sanık …’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık …’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların” ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;

 

Önleme araması PVSK’nın 9/1 maddesinde düzenlenmiş olup, “polis tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne uygun verilmiş sulh Ceza Hakiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirinin vereceği yazılı emirle kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arar, alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı CMK’ya göre gerekli işlemleri yapar.

 

Adli ve Önleme Arama Yönetmeliğinin 19. maddesinde önleme araması ve kapsamı düzenlenmiş, 28. maddesinde ise, Karar veya yazılı Emir üzerine üst ve eşyanın aranmasının icrası düzenlenmiştir.

 

Somut olayda, aramanın usulüne uygun olup olmadığı hususunda bir görüş farklılığı bulunmaktadır.

 

CMK’nın 116. maddesine göre, şüpheli veya sanıkla ilgili Adli Arama kararı, “Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa, şüphelinin veya sanığın üstü eşyası, konutu, iş yeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.

Buna göre adli arama kararı alınabilmesi için ortada makul bir şüphenin bulunması gerekir. Somut olayda ise makul bir şüphe oluşmamış, sadece sanık …’in GBT sorgulamasından dolayı hakkında daha önceden uyuşturucu suçundan işlem yapıldığının anlaşıldığı, kollukta basit bir şüphe oluştuğu bu nedenle araç ve sanıkların üstlerinin detaylı aranmak üzere karakola götürüldüğü ve aramanın yapılarak uyuşturucunun bulunduğu,

 

Sayın çoğunluk, önleme araması ile detaylı bir aramanın yapılamayacağını, ancak kaba bir aramanın yapılabileceğini detaylı arama yapılabilmesi için Adli Arama Kararı alınması gerektiğini ileri sürmüştür.

 

Somut olayımızda henüz adli aramanın şartlarının oluşmadığı dolayısıyla önleme arama kararıyla usulüne uygun olarak aramaya başlandığı ve arama sonucu suça konu uyuşturucular ele geçirildiği, PSVK’nın 9/1 maddesi açık bir şekilde Anayasa’ya uygun olarak düzenlenmiş ve hangi hallerde önleme arama kararının verebileceği ve kapsamı ile nerelerde arama yapılabileceği belirtilmiş olup, aramanın sadece kaba arama olacağına dair bir kayıt bulunmaktadır. Kaldı ki aramanın şekli ve yöntemleri yönetmelikle düzenlenmiş aramalarda bir sınırlama getirilmemiştir.

 

Kaba arama sadece PVSK’nın 4/A maddesinde herhangi bir arama kararı olmadan araç veya şahısların durdurulma sırasında yapılabileceği şekline düzenlenmiştir.

 

CMK 116, 117,119, PVSK 9/1 ve Anayasa’nın 20/2 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bir suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine dair ihbar veya basit şüpheyi gösteren, delil olmadıkça usulüne uygun önleme araması yapılabilir. Aramanın ne şekilde, ne zaman, nasıl ve nerede yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir.

 

Önleme aramasında önlenecek olan tehlike soyut bir tehlikedir ve henüz tam olarak belli değildir. Başlamış olan bir önleme aramasında tehlikenin somutlaşmış olması veya suçun belli bir hale gelmesi halinde dahi artık önleme aramasına son verilmeyerek aramaya devam edilerek PVSK 9/1. maddesine göre işlem tamamlanır ve suç delillerine el konularak CMK hükümlerine göre işlem yapılır. Önleme aramasında ihtiyaç duyulan yerlerde oluşabilecek tehlike veya suçun önüne geçilmesi amacıyla henüz somut veya makul bir şüphe aranmaz. Zaten makul şüphe var ise adli bir arama kararı alınması gerekir.

 

Sayın çoğunluk önleme aramasında kolluğun sadece kaba bir arama yapabileceğini detaylı bir arama yapabilmesi için adli arama kararı alınması gerektiğini, somut olayımızda önleme arama kararıyla detaylı arama yapılması için adli arama kararı bulunup bulunmadığının araştırılması için 2018/643 esas sayılı dosyanın oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.

 

Bu görüş kabul edildiği takdirde önleme arama kararının işlemsiz kalması sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü PVSK’nın 4/A maddesi gereğince kolluk durdurma işleminde kaba arama yapılabilmektedir. Dolayısıyla kaba arama yapabilmek için o taksirde önleme arama kararı alınması gerekmeyecektir.

 

Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. (¤¤)

 

T.C YARGITAY 20.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 3458 Karar: 2018 / 850 Karar Tarihi: 14.02.2018

 

ÖZET: Sanığın konutunda hakim tarafından verilmiş bir arama kararı ya da Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bir yazılı arama emri olmaksızın Cumhuriyet savcısının sözlü talimatı ile hukuka aykırı şekilde konutta arama yapıldığı ve bu arama sonucu ele geçirilen suç konusu maddelerin “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olması nedeniyle hükme esas alınamayacağı gözetilmeden sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir.

 

(2709 S. K. m. 38) (5237 S. K. m. 54, 188) (5271 S. K. m. 119, 206, 217, 230, 289)

 

Dosya incelendi. Gereği Görüşülüp Düşünüldü:

 

1- Oluş ve dosya içeriğine göre, ihbara konu adrese gidilerek telefonla Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, nöbetçi Cumhuriyet savcısı tarafından sözlü olarak ikamet içerisinde detaylı arama yapılması talimatı verilmesi üzerine sanığın konutunda arama yapılarak suça konu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği, Savcılık tarafından sözlü olarak verilen talimat üzerine yapılan aramadan sonra yazılı olarak arama kararı verilmesi konusunda Sulh ceza mahkemesinden talepte bulunulduğu, Şişli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/935 Değişik İş sayılı Kararı ile “aramanın 27.03.2010 tarihinde yapıldığı ve ancak kanuna göre Cumhuriyet savcılığının yazılı izni ile yapılan arama onaylanabileceğinden talebin reddine” karar verildiği anlaşılmıştır. 5271 sayılı CMK’nın 119. maddesi gereğince “Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.” şeklinde düzenleme gereğince, öncelikle sanığın konutunda hakim tarafından verilmiş bir arama kararı ya da Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bir yazılı arama emri olmaksızın Cumhuriyet savcısının sözlü talimatı ile hukuka aykırı şekilde konutta arama yapıldığı ve bu arama sonucu ele geçirilen suç konusu maddelerin “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olması nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı gözetilmeden sanığın atılı suçtan mahkÛmiyetine karar verilmesi,

 

2- Kabule göre de,

 

a – 05.02.2010 tarihli ihbar tutanağında kimliğini beyan etmeyen erkek bir şahsın “… Gülbahar Mah. … sayılı adreste ismini Mesut bildiği şahsın uyuşturucu madde sakladığı ve uyuşturucu madde sattığı” ihbarını yapması üzerine polis memurlarının ihbarda belirtilen adrese giderek komşu …’in refakatinde sanığın ikametinde arama yaptıkları, arama sonucu çamaşır makinesinin içinde 100 ayrı pakette net 462,3 gr esrarın ele geçirildiği, sanığın hazırlık aşamasında alınan ifadesinde suça konu maddenin kendi ikametinden değil 15 numaralı daireden ele geçirildiğini ileri sürmesine karşın yargılama sırasında evinde ele geçirilen esrarı memleketine götürmek amacıyla kendi kullanımı için bulundurduğunu savunmak suretiyle çelişkili beyanlarda bulunması nazara alınarak, sanığın ticari amaçlı uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkÛmiyeti yerine yazılı şekilde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkÛmiyetine karar verilmesi,

 

b – İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu maddeden alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

 

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 14.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

Kişisel Kullanım Sınırında Kalan Uyuşturucu Maddeden Ötürü, Uyuşturucu Madde Ticareti Suçundan Ceza Verilemez.

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ...... E. ........ K. İçtihat

 

 

 

Üyemizin Özeti

 

 

Uyuşturucu madde ticareti suçunda sanığın eyleminin uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu işlediğinin berlenmesine ilişkindir.

(Karar Tarihi : 06.03.2012)

 

 

Sanık S____ E____'ün uyuşturucu madde ticareti suçundan 5237 Sayılı T.C.K.nın 188/3, 62, 52, 53 ve 58 inci maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İ____ 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.4.2008 gün ve 61-107 Sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 13.4.2009 gün ve 15808-6828 sayı ile;

"… 1- 10.12.2007 tarihli tutanak içeriğine, sanığın yakalanış biçimine suça konu uyuşturucu maddenin miktarı ve ele geçiriliş şekli ile tüm dosya kapsamına göre; sanığın ele geçen esrarı kullanma dışında bir amaçla bulundurduğuna dair kuşkudan uzak, inandırıcı ve kesin kanıt bulunmadığı ve eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,

 

 

2-) Kabule göre;

 

 

a-) Adli para cezasının; 5083 Sayılı Kanun'un 1 inci maddesiyle hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun ... tarih ve .... Sayılı kararının 1 inci maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

 

 

b-) Sanık hakkında hükmolunan gün adli para cezasından, T.C.K.nın 62 nci maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, sonuç cezanın 100 gün yerine 120 gün olarak gösterilmesi…",

İsabetsizliklerinden BOZULMASINA ve sanığın tahliyesine karar verilmiştir.

 

 

İ____ 3. Ağır Ceza Mahkemesince .... gün ve ... sayı ile;

"… Olay öncesi İ____ Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi Narkotik Büro Amirliği ekiplerinin yaptığı istihbari çalışmalarda ve (x) elemanından alınan bilgilerde S____ lakaplı hırsızlık suçundan sabıkalı sanığın olay yeri evinde uyuşturucu bulundurup, bulundurduğu esrar maddesini gramlar halinde müşterilere sattığı duyumu alındığına ve bu duyum değerlendirildikten sonra sulh ceza mahkemesinden alınan karar doğrultusunda sanığa ait olay yeri evde arama yapıldığına ve dedektör köpeğin yardımıyla yapılan aramada evin 2. katındaki odunlukta net 276 gr. esrar maddesi ele geçirildiğine göre; 10.12.2007 tarihli tutanak içeriğine, tutanak düzenleyicilerinin yeminli beyanlarına, İ____ Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi Narkotik Suçlar Büro Amerliğinde görevli tutanak düzenleyicisi polis memurlarının yaptıkları istihbari çalışmalar sürerken (x) elemanından al-dıkları bilgilerde Bornova Doğanlar Mah. … Sokak No:…Sayılı yerde ikamet eden S____ lakaplı sanığın evinde, eve gelen müşterilere gramlar halinde esrar maddesi sattığı bilgisinin edinilmesine ve istihbari çalışmalar ile (x) elemanından alınan bilgiler doğrultusunda yapılan aramada evin 2. katında dedektör köpek yardımıyla yapılan aramada uyuşturucu maddenin bulunup el konulmasına göre sanığın eyleminin 5237 Sayılı T.C.K.nın 188/3 üncü maddesindeki satmak maksadıyla suça konu esrar maddesini bulundurmak suçunu oluşturduğu kabul ve tavsif olunmuştur.

Sanığın suça konu maddeyi içmek maksadıyla bulundurduğu yolundaki savunmasının ve sanık müdafinin sanığın suça konu maddeyi içmek maksadıyla bulundurmak suçundan cezalandırılması yolundaki savunmasının sanığın daha az ceza almasına yönelik bir savunma olduğu kabul edilerek itibar edilmemiştir.

 

 

İ____ Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi Narkotik Büro ekiplerinin yaptığı istihbari çalışmalarda ve (x) elemanından alınan bilgilerde sanığın olay yeri evde uyuşturucu sattığı bilgisi üzerine sanığın evinde dedektör köpeğin de yardımıyla yapılan aramada uyuşturucu maddenin gizlendiği yerden bulunduğuna göre olayımızda 5237 Sayılı T.C.K.nın 192/1-3 üncü maddesinin unsurlarının olmadığı anlaşılmıştır.

Sanık ve müdafinin İ____ 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/51 E. kayden C____ E____ ve arkadaşları hakkında açılan davanın sonucunun beklenmesi talep edilmiş ise de; İ____ 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/51 E. sayılı dosyası içeriğine ve C. E. ve bir kısım arkadaşları hakkında teşekkül oluşturarak uyuşturucu yapmak suçundan kamu davası açılmasına dair iddianamede sanığın uyuşturucu esrar maddesini aldığını söylediği H____ isimli kişi hakkında bir davanın açılmamış bulunmasına ve İ____ 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/51 E. kayıtlı dava dosyasında buna dair bir beyan ve belgenin de bulunmamasına göre; sanık hakkında satmak maksadıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan açılan dava ve dosyanın İ____ 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/51 E. kayıtlı dava dosyasıyla birleştirilmesi yoluna gidilmemiş ve İ____ 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/51 E. kayıtlı C____ E____ ve arkadaşları hakkındaki dava dosyasının sonuçlanması beklenmemiştir…",

Gerekçeleriyle eylemin nitelendirilmesine dair bozma nedenine direnilip, diğer bozma nedenlerine uyularak hüküm kurulmuştur.

 

 

Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istemli ... gün ve ... Sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay ... Ceza Dairesine, Yargıtay ... Ceza Dairesince de ... gün ve ... sayıyla Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR : Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.

 

 

İncelenen dosya içeriğinden;

Sanığın uyuşturucu madde sattığı yönünde kolluk görevlilerince yapılan istihbari çalışmalar ve yardımcı elemandan alınan bilgiler üzerine İ____ 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 10.12.2007 gün ve 1962 Sayılı arama kararı üzerine sanığın evinde yapılan aramada, 2 kattan ibaret evin 2. katında bulunan odun kulübesine gizlenmiş halde mavi naylon poşet içerisinde esrar elde etmede kullanılan 550 gram hint keneviri bitkisinin ele geçirildiği,

İ____ Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 15.01.2008 gün ve 15643 Sayılı raporda; incelenmek üzere gönderilen net 460 gram ağırlığındaki maddenin esrar ihtiva eden ve esrar elde etmede kullanılan hint keneviri bitkisinin uç kısımları olduğu, eleme usulüyle yapılan miktarsal çalışmalar sonucu, net 276 gram esrar elde edilebileceğinin belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

 

 

Sanık hakkında istihbari çalışma yapan ve arama işlemine katılan tutanak tanıklarından M____ mahkemede; "Sanıkla ilgili olayın istihbari çalışmasını O____ isimli polis memuru ile ben yaptım, yaptığımız istihbari çalışmalar sırasında okunan olay yakalama, ev arama tutanağında bahsedilen adreste oturan S____ lakaplı şahsın uyuşturucu sattığı duyumu alınınca, bu duyum değerlendirildi, daha sonra Sulh Ceza Mahkemesinden arama kararı alınıp tutanakta belirtildiği şekilde arama kararı alınan evde arama yapıldı, tutanakta yazılı olduğu gibi uyuşturucu madde bulundu, sanık arama bittikten sonra geldi, olayla ilgili okunan tutanak düzenlendi, olayın faili olarak gözetim altına alınan huzurda bulunan sanıkla üzerinde yapılan aramada satışa hazır vaziyete getirilmiş esrar maddelerini H____ isimli şahıstan aldığı yolunda bir beyanda bulunup bulunmadığını hatırlamıyorum" ,

Tanık O____ ise; "Olay üzerinden bir süre geçmiştir, birçok uyuşturucu operasyonlarına katıldığım için olayı tam detaylı olarak hatırlamıyorum, ancak okunan tutanaklar ve içerikleri doğrudur. Sanıkla ilgili uyuşturucu olayının istihbari çalışmalarını polis memuru M____ ile birlikte yaptık, ek 14 teki tutanakta yazılı adreste oturan S____ lakaplı şahsın tutanakta belirtildiği şekilde uyuşturucu sattığı duyumunu aldık, bu duyumu değerlendirdik, daha sonra Sulh Ceza Mahkemesinden arama kararı alındı, arama kararı alındıktan sonra olay saati evde olay gün ve saatinde arama yapıldı, polis memurları olay yeri evde yapılan operasyon için ayrı ayrı ekipler halinde operasyona dahil oldu, operasyonun başlangıcında sanığın olay yeri evde olup olmadığını hatırlamıyorum, ancak sanık olay sonrası geldi ve tutanağı da imzaladı, eğer sanık uyuşturucunun kendisine ait olduğunu, H____ isimli şahıstan aldığını söylemiş ise bu beyanına göre tutanak düzenlenmiştir" biçiminde anlatımda bulunmuşlardır.

Sanık, müdafii huzurunda kollukta; "Ben 5-6 aydır esrar maddesi kullanırım. 10.12.2007 günü yani yakalandığım gün polisler arama kararıyla birlikte evime geldiler, bana arama kararını gösterip okuduktan sonra ikametinde arama yaptılar ve evimin çatısında poşet içerisinde bulunan esrar maddesini buldular. Bu esrar maddesini bana 2 gün evvel ismini Hasan olarak bildiğim açık kimliğini ve adresini bilmediğim bir arkadaşım getirdi. Kendisi benim evimin karşı tarafında bulunan araziye geldi Hasan isimli kişi plakasını bilmediğim kırmızı Murat 131 model araçla geldi. Ben bu arkadaşı eniştem olan C____vasıtasıyla tanıdım. Kendisini de bir iki kez eniştem C____'ün yanında görmüştüm. H____ isimli arkadaş benim esrar maddesi içtiğimi de birkaç kez gördü, bana geldiğinde benzin parası olmadığını söyledi, bana para karşılığında bu esrar maddesini verebileceğini söyledi, bende esrar maddesi kullandığım için kabul ettim ve kendisine 160 ytl para verdim ve karşılığında iki adet poşete sarılı içerisinde 300 gram esrar maddesi olan poşeti aldım ve karşılığında 160 ytl para verdim ve evime koydum, içme ihtiyacım oldukça kendim bu esrar maddesini içtim. Ben tam olarak tartımını bilmiyorum. Bana H____ bu esrar maddesini iki adet poşet içerisinde 300 gram olarak getirdiğini söyledi. Ben 3-5 kez içerisinde aldım ve içtim. Ben 5 aydır esrar maddesi içerim benim hakkımda atılı bulunan bu ihbarlar asılsızdır", 11.12.2007 günü sorguda; "Ben 5-6 aydır esrar maddesi kullanıyorum, tedavi olmak istiyorum. Ben esrar maddesi satmıyorum, satmak suçlamasını kabul etmiyorum. Olay tarihinde evimde polisler tarafından dedektör köpek tarafından arama yapıldı. 550 gram esrar maddesine el konuldu, ben bu esrar maddesini içmek için evimde bulunduruyordum",

Mahkemede ise; "6-7 ay öncesi çocuğum hastalanınca bunun verdiği sıkıntı sebebiyle esrar kullanmaya başladım, iş dönüşleri ara sıra kullanıyorum, kullandığım esrarı Kuruçay semtinde oturanlardan temin ediyordum, olay öncesi içeceğim esrar maddesini kırmızı otosu olan H____ isimli bir şahıstan 160 ytl'ye satın aldım, bildirdiğim adresteki evde çocuklarım da olduğu için çocuklarımın eline geçmesini önlemek için 2. katta bulunan odun kulübesine koydum, olay günü aramaya gelen polisler odun kulübesinde esrar maddesini buldular, 2. kattaki odun kulübesinde bulunan esrar maddesi bana aittir, içecektim, ben esrar satıcısı değilim, ne alıcı kılığına giren polis memuruna ne de (x) elemanına esrar maddesi satmadım" şeklinde savunmada bulunmuştur.

Uyuşmazlıkla ilgili yasal düzenlemeler incelendiğinde;

 

 

5237 Sayılı T.C.K.nun "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti" başlıklı 188 inci maddesinin 3 ve 4 üncü fıkraları; " (3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruh-sata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır" biçiminde olup, anılan madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi 3. fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine dair çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve 2. fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır.

 

 

Aynı Kanunun "Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak" başlıklı 191 inci maddesinin 1. fıkrası ise; " (1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş olup, gerekçesinde de belirtildiği üzere, madde metninde, izlenen suç politikası gereği olarak, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak değil, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ve-ya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.

 

 

Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 gün ve 107-136 Sayılı kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğretiyle uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girdiğinin tespit edilememesidir.

İkinci kriter, bulundurulan yer ve bulunduruluş biçimidir; kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır. Uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan miktardır. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısıyla uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları gözönüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri mikta-rın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

 

 

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

 

 

Evinde yapılan arama sonucunda ele geçen uyuşturucu madde dışında, sanığın uyuşturucu maddeyi sattığı yolunda başka bir kanıtın elde edilememesi, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında belirtilen günlük kullanım miktarı dikkate alındığında, bilirkişi raporunda belirtilen 276 gramlık uyuşturucu madde miktarının iki aylık kişisel kullanım sınırları içinde olması, sanığın tüm aşamalarda evinde bulunan uyuşturucu maddeyi satmak için değil, kullanmak için bulundurduğu yönündeki aksi kanıtlanamayan savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmaktadır.

Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubioproreo" yani "kuşkudan sanık yararlanır" ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.

 

 

Bu nedenle, yerel mahkemece, sübuta eren eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara dayanılarak, sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizdir.

 

 

Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı yerinde olup, yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA karar verilmelidir.

Bununla birlikte Yerel Mahkeme Özel Dairenin 2 numaralı bozma nedenlerine uymuş ise de, direnme hükmünün bozulmuş olması sebebiyle yerel mahkemece bozma doğrultusunda yeni bir hüküm kurulacağından artık bu husus yönünden hükmün incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesinde bir yarar bulunmamaktadır.

 

 

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul üyesi ise; isabetli olan yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle;

1- İ____ 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ... gün ve... Sayılı direnme hükmünün suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine,... tarihinde yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.

 

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerden dolayı,

 

*Öncelikle müvekkilimizin beraatine karar verilmesini,

 

*Kriminal rapor alınmasını talep ederiz. **.**.20**

 

 

                                                                                                           SANIK MÜDAFİİ

                                                                                               AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com