• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

HIRSIZLIK SUÇU VE HIRSIZLIK SUÇUNUN CEZASI

                                                          HIRSIZLIK SUÇU

 

Hırsızlık suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlıklı 10. Bölümünün 141. Maddesinde düzenlenmiş bir suç tipidir. 

 

Hırsızlık

 

Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

 

(2) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)

 

TCK MADDE 141 GEREKÇESİ

 

Madde metninde, hırsızlığın temel şekli tanımlanmıştır. Buna göre, taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Rızanın geçerli olması için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır.

 

Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.

 

Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.

 

Maddenin ikinci fıkrasında, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji, taşınır mal sayılmıştır. Buna göre, elektrik enerjisi, gazlar, tabiî veya sun’i buharlar da hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir.

 

KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

 

Hırsızlık suçunun tanımlanması ile birlikte kanun koyucunun korumayı amaçladığı hukuksal değer, ekonomik bir değeri bulunup bulunmamasına bakılmaksızın bir mal üzerinde kişilerin sahip olduğu mülkiyet ve zilyetlik haklarının korunmasıdır. Mülkiyet hakkı, sadece kanunlarla değil; anayasa ile de teminat alınmış bir haktır. 

 

SUÇUN MADDİ UNSURLARI

 

Fail

 

Hırsızlık suçunun faili herkes olabilmektedir. Fail, bu suç açısından herhangi bir özellik göstermemektedir. Bu sebeple de hırsızlık suçu, özgü suçlardan değildir. 

 

Mağdur

 

Hırsızlık suçunun mağduru, mülkiyet ve zilyetlik hakkı zarara uğramış herkes olabilmektedir. Mağdur, bu suç açısından herhangi bir özellik göstermemektedir. Bu sebeple de hırsızlık suçu, özgü suçlardan değildir.

 

Fiil

 

Fail, zilyedinin yani malı elinde, hakimiyet alanında bulunduran kimsenin rızası dışında alarak, kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacı taşır. Bu sebeple taşınır malı, zilyedinin rızası dışında alarak kendisi veya başkasına yarar sağlamak şeklindeki hareket ile bahse konu suçu işler. Failin, hırsızlık suçunu işlemek için gerçekleştireceği hareketler kanun maddesinde tahdidi olarak sayılmamıştır. Failin zilyedin hakimiyet alanından çıkaracağı malın niteliği taşınır mal olmalıdır. Fail, hırsızlık suçunu işlemek için söz konusu taşınır malı, çantasına veya cebine koymak veya elinde taşımak gibi herhangi bir yolla bu suçu işleyebilecektir. Burada önemli olan nokta yalnızca taşınır bir malın zilyedin hakimiyet alanından failin kendisinin veya başkasının yararına olacak şekilde çıkarmasıdır.

 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

 

Teşebbüs

 

Teşebbüs, failin bir suçu işlemeye yönelik olarak elverişli icra hareketlerine başlayıp da; elinde olmayan sebeplerler bu hareketleri gerçekleştirememesi sebebiyle suçu tamamlayamaması durumlarında gündeme gelen bir ceza hukuku kurumudur. Hırsızlık suçuna teşebbüs mümkündür. Örneğin failin kendi veya başkasının yararına olarak bir taşınır malı zilyedinin rızası dışında onun hakimiyet alanından çıkaracağı esnada bir polis baskını ile veya ortamın müsait olmaması sebebiyle icra hareketlerini tamamlayamaması durumunda fail, suça teşebbüsten sorumlu tutulur. 

 

İştirak

 

Hırsızlık suçuna iştirak mümkündür. İştirak, birden fazla kişi tarafından bir suçun işlenmesi için tam bir fikir ve eylem birliği içinde icra hareketlerinde bulunmasıdır. İştirakin yardım etme, azmettirme gibi tüm türleri hırsızlık için mümkündür. 

 

İçtima

 

İçtima, failin gerçekleştirmiş olduğu bir hareketle, ceza kanununda yer alan birden fazla kanun maddesinin ihlal edilerek birden fazla suça vücut verilmesidir. Örneğin fail, hırsızlık suçunu işlemek amacıyla aynı zamanda mağdurun konut dokunulmazlığını da ihlal edebilir. Bu durumda fail, gerçekleştirmiş olduğu hareket ile hem hırsızlık suçuna hem de konut dokunulmazlığı suçuna vücut verir ve her iki suçtan da ayrı ayrı cezalandırılır. Bu suça yönelik zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulabilir. Zincirleme suç, bir fail tarafından bir kişiye karşı birden fazla kez ve ayrı zamanlarda aynı suçun işlenmesidir.

 

SUÇUN MANEVİ UNSURU 

 

Hırsızlık suçunun manevi unsuru kasttır. Hırsızlık suçu taksirle işlenemez. Yani fail, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak sureti ile hırsızlık suçuna vücut veren eylemleri gerçekleştiremez. Failin, hırsızlık suçunu işlemesi için suçun kanuni tanımında yer alan unsurları bilmesi ve neticeyi istemiş olması gerekmektedir. 

 

SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ

 

Suçun nitelikli hali, kanunda suçun temel hali için öngörülen cezadan daha ağır veya daha hafifinin verilmesi gereken halidir. Hırsızlık suçuna daha ağır veya daha hafif cezanın verilmesi için öngörülen nitelikli hallere ayrı bir kanun maddesinde yer verilmiştir. 

 

Nitelikli hırsızlık

 

Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;

 

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

 

b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)

 

c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

 

d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

 

e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

 

f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)

 

İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

 

(2) Suçun;

 

a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

 

b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

 

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

 

d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

 

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

 

f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

 

g) (…)(53) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

 

h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

 

İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

 

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

 

(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

 

(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

 

 Suçun gece vakti işlenmesi

 

Madde 143- (1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Daha az cezayı gerektiren haller

 

Madde 144- (1) Hırsızlık suçunun;

 

a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde,

 

b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla,

 

İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

 

 Malın değerinin az olması

 

Madde 145- (1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/16 md.) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

 

Kullanma hırsızlığı

 

Madde 146- (1) Hırsızlık suçunun, malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmek üzere işlenmesi halinde, şikayet üzerine, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. Ancak malın suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz.

 

 Zorunluluk hâli

 

Madde 147- (1) Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

 

GÖREVLİ MAHKEME

 

Hırsızlık suçunu kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Ancak 142/3'de yer alan şekilde işlenmesi halinde bu suçun kovuşturulması ağır ceza mahkemesinde yapılacaktır. Burada önemli olan husus, kanunda suç için öngörülen cezanın 10 yıl hapis cezasından fazla olup olmadığı hususudur. 

 

YARGITAY KARARI

 

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/5233 Esas –  2015/7335 Karar

 

KARAR :

 

Sanık hakkında hırsızlık ve kamu görevlisine hakaret suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından kamu görevlisine hakaret suçunun işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)Sanığın 18.09.2009 tarihinde cep telefonundan müştekiye tehdit ve hakaret içerikli mesaj gönderdiği, 19.09.2009 tarihinde ise müştekinin evinin kapısını tekmelediği, aracının lastiklerini kestiği ve camını kırdığı devam eden zarar verme kastı ile sonrasında sanığın, müştekinin aracının içinden teyp başlığı alması ve aldığı teyp başlığını polis aracında unutması şeklinde gelişen eyleminde, olay bir bütün halinde değerlendirildiğinde, sanığın kastının hırsızlık suçunu işlemek olmadığı, mal edinme kastıyla haraket etmediği ve müştekiye zarar verme kastıyla haraket ettiği anlaşıldığından, sanığın hırsızlık suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine hükmedilmesi,

2-)Sanığın emniyetten firar etmesi üzerine evinden polis memurları tarafından götürülmek istendiğinde polis memurlarına direnerek küfür etmek suretiyle hakarette bulunduğunun iddianamede anlatılarak suç olarak yüklendiği ve sevk maddelerinin gösterildiği halde yargılama aşamasında kendilerine yönelik eylemde bulunulan polis memurlerının müşteki sıfatıyla dinlenilmeleri ve katılma haklarının hatırlatılması gerektiği halde tanık olarak dinlenilmesiyle yetinilmesi,

3-)Kabul ve uygulamaya göre de

Kasten işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 Sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,

 

SONUÇ :

 

Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz nedenleri ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeple BOZULMASINA, 13.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2018/5991 Esas –  2019/82 Karar

 

Yerel Mahkemece; verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;

O yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz talebinin hırsızlık suçundan verilen hükme yönelik olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;

I-Suça sürüklenen çocuk hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA

II-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesine gelince;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- 5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı ./..

verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; müştekinin işyerinden 35,00 TL bozuk para çalan suça sürüklenen çocuk hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması suretiyle karar verilmesi gerektiği halde, TCK 145. maddesinin 2. cümlesine amacı dışında anlam yükleyerek yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması,

2- Sosyal inceleme raporu için bilirkişiye ödenen 200,00 TL ücretin harcaması zorunlu kamu masrafı niteliğinde bulunması nedeniyle, suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi suretiyle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı davranılması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin ve o yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnamaye uygun olarak BOZULMASINA, 07.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

 

 

 

 

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com