GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
Görevi kötüye kullanma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler" başlıklı dördüncü kısmının, "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünün 257. Maddesinde düzenlenmiş olan bir suç tipidir.
Görevi kötüye kullanma
Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)
TCK Madde 257 GEREKÇESİ
Bir kamu göreviyle görevlendirilen kişi, bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında, görevinin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadırlar. Öyle ki; kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü hususunda toplumda hâkim olan güvenin, inancın sarsılmaması gerekir.
Bu yükümlülükle bağdaşmayan davranışlar, belli koşullar altında suç olarak tanımlanmıştır. Görevi kötüye kullanma suçu, bu bakımdan genel, tali ve tamamlayıcı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, gerçekleştirilen fiilin, kamu görevlisinin görevi alanına giren bir hususla ilgili olması gerekir.
Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunun oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetini sonuçlamış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir.
Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir. Örneğin kişi, tabi tutulduğu sınavda başarılı olmasına rağmen, başarısız gösterilmiş olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel, sahibine duyulan husumet dolayısıyla, plan tekniğine aykırı olarak, yeşil alan olarak gösterilmiş olabilir. Kişinin, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli şartları taşıdığı hâlde, yararlanması engellenmiş olabilir. Kişinin, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli izin koşullarını taşıdığı hâlde, bu faaliyeti engellenmiş olabilir.
Haklı olan işin görülmesinden sonra kişilerden yarar sağlanması da, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Çünkü, bu yarar, kamu görevlisi sıfatını taşıması ve işi görmüş olması dolayısıyla kişiye sağlanmaktadır. Bu gibi durumlarda, kişiler hakkının teslim edilmesi konusunda en azından bir kaygıyla hareket etmektedirler. Kamu görevlisine yarar sağlanması görünüşte rızaya dayalı olsa bile; kamusal görevlerin eşitlik ve liyakat esasına göre yürütüldüğü hususunda taşınan kaygı dolayısıyla, burada da bir mağduriyetin varlığını kabul etmek gerekir.
Görevin gereklerine aykırı davranış dolayısıyla, kamu açısından bir zarar meydana gelmiş olabilir. Örneğin orman alanında veya kamu arazisinin işgaliyle yapılan işyeri veya konutlara elektrik, su, gaz, telefon ve yol gibi alt yapı hizmetleri götürülmekle, görevin gereklerine aykırı davranılmış olabilir.
Görevin gereklerine aykırı davranmak suretiyle kişilere haksız bir kazanç sağlanmış olabilir. Örneğin kişi, kamusal bir finans kaynağından yararlanması için gerekli şartları taşımadığı hâlde, yararlandırılmış olabilir. Kişiye, belli bir sınai veya ticari faaliyetle ilgili olarak gerekli izin koşullarını taşımadığı hâlde, bu faaliyetin icrasına yönelik olarak izin verilmiş olabilir. Bir imar planı uygulamasında, belli bir parsel üzerinde, plan tekniğine veya imar planına aykırı olarak yapılaşmaya imkan sağlanmış olabilir.
Böylece, İtalyan hukukunun etkisiyle gerek doktrinimizde gerek Yargıtay’ın kimi kararlarında kabul gören sübjektif sınırlama ölçütü terk edilmiştir.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, görevin gereklerine aykırı davranışın mutlaka icrai davranış olması gerekmemektedir. Görevin gereklerine aykırı davranışın, ihmalî bir hareket olması hâlinde de, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir. Görevi kötüye kullanma suçunun icrai veya ihmali davranışla işlenmesinin sadece ceza miktarı üzerinde bir etkisi olabilecektir.
Bu düzenlemeyle, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen keyfi muamele, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçları ayırımından vazgeçilmiştir.
Görevin gereklerine aykırı davranış sonucunda, bir insan ölmüş veya yaralanmış olabilir. Bu durumda; kamu görevlisinin görevinin gereği olan belli bir icraî davranışta bulunmak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemesi dolayısıyla, görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğunda kuşku yoktur. Ancak, bu durumda aynı zamanda ihmalî davranışla öldürme veya yaralama suçu oluşmaktadır.
Görevi kötüye kullanma suçu, genel, tali ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın başka bir suçu oluşturmadığı hâllerde, kamu görevlisini bu suça istinaden cezalandırmak gerekir. Buna karşılık, görevle bağlantılı yükümlülüğün ihmali sonucunda şayet bir kişi ölmüş veya yaralanmış ise, kişi artık görevi kötüye kullanma suçundan dolayı cezalandırılamaz. Bu durumda, ihmalî davranışla işlenmiş öldürme veya yaralama suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre; kamu görevlisinin, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlaması, bazı hâllerde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır. Ancak, bunun için, fiilin icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturmaması gerekir. Kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için, kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması, rüşvet suçunu oluşturacaktır. Buna karşılık, kamu görevlisinin, görevinin gereklerine uygun davranmak amacıyla kişilerden menfaat temin etmesi durumunda ise, rüşvet suçu değil, kural olarak icbar suretiyle irtikap suçu oluşur. Ancak, somut olayda, kişinin menfaat sağlama yönünde icbar edildiği yönünde somut dayanak noktalarının bulunmaması durumunda, fiil görevi kötüye kullanma olarak değerlendirilerek cezaya hükmedilecektir.
KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Görevi kötüye kullanma suçu ile fail, icrai veya ihmali hareketler suretiyle, görevinin gereklerine aykırı davranarak, kişilerin mağduriyetine sebep olur veya eylemleri neticesinde kamu zararının oluşmasına sebebiyet verir. Ayrıca, görevi kötüye kullanma suçu ile fail, bir başkalarının menfaatine olacak şekilde, hukukun korumayacağı biçimde hareket edebilir. Failin hukuka aykırı hareketleri sebebiyle, bireylerin kamu idaresine ve kamu idaresinin dürüst, liyakat esaslı ve hukuka uygun işleyişine duyduğu inanç ve güven sarsılmaktadır. İşbu sebepten, failin hareketleri neticesinde sübuta eren görevi kötüye kullanma suçu ile kanun koyucu, kamu idaresine olan güven ve inancı korumak istemektedir.
SUÇUN MADDİ UNSURU
Fail
Görevi kötüye kullanma suçunun faili, kamu görevlisidir. Fail, özellikli bir durum teşkil ettiğinden, görevi kötüye kullanma suçu, özgü suçlar arasındadır. Bahse konu suç, yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenebilecektir. Kamu görevlisinin ne olduğu, TCK m.6 uyarınca tespit edilmiştir.
Tanımlar
Madde 6- (1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;
c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,
İşbu yukarıdaki tanım uyarınca, kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine, atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. Her devlet memuru aynı zamanda kamu görevlisi iken; her kamu görevlisi devlet memuru değildir. Bu sebepten kamu görevlisi deyiminin, devlet memurluğundan çok daha geniş kapsamlı olduğu söylenebilir.
Mağdur
Görevi kötüye kullanma suçunun mağduru belli veya belirli kimseler değil; toplumun tamamıdır. Zira söz konusu suçla birlikte, toplumun kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişine olan güveni ve inancı sarsılmaktadır.
Fiil
Görevi kötüye kullanma suçunda gerçekleştirilecek olan fiiller yani hareketler, kanun maddesinde tahdidi olarak seçimlik hareketler yoluyla sayılmış bulunmaktadır. Buna göre kamu görevlisi olan fail, bahse konu suçu sübuta erdirmek için öncelikle kanun maddesinin 1. Fıkrası gereğince, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle icrai olarak ilgili suçu işleyebileceği gibi; kanun maddesinin 2. Fıkrası uyarınca ise görevinin gereklerini yerine getirmek konusunda ihmal veya gecikme göstererek de söz konusu suçu işleyebilir. Her iki fıkra uyarınca fail, icrai ve ihmali veya gecikme şeklinde olmak üzere, kişilerin mağduriyetine, kamunun zararına hareket eder veya kişilere haksız menfaatler sağlayarak söz konusu suçu işler. Özetle fail, kişilerin mağduriyetine sebep olma, kamunun zararına sebep olma veya kişilere haksız menfaat sağlama şeklindeki seçimlik hareketleri yoluyla söz konusu suçu işlemektedir.
Kişilerin mağduriyetine sebep olmaktan kasıt; sadece kişilerin ekonomik menfaatlerinin zedelenmesi olarak anlaşılmamalıdır. Kişilerin kamusal faaliyet kapsamında verilen hizmetten sonuç alamaması, bu sebepten de bireysel haklarının tehlikeye girmesi olarak düşünülebilir. Örneğin hastalık veya kaza gibi durumlarda ambulans, polis ve itfaiye ekiplerinin bilerek ve kasten veya ihmali hareketleri sebebiyle veya görevlerini yerine getirmek konusunda geciktirme göstermiş olmaları sebebiyle olay mahalline zamanında ulaşmaması örnek olarak verilebilir. Keza adalet hizmetine erişmek isteyen kişilerin, hakimin veya savcının gerekli tahkikat ve kovuşturmaları zamanında ve etkin şekilde sona erdirmemesi sebebiyle, kişilerin sonuç alamaması örnek olabilir. Ancak dikkat edilmelidir ki; görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlilerinin işleyebileceği genel nitelikli bir suçtur. Somut olayın özelliklerine göre kamu görevlisinin işlemiş olduğu suç, başka bir suçun tanımına giriyorsa, kamu görevlisi o suçtan ceza alacaktır. Örneğin adalet hizmetine erişmek isteyen mağdur, hakimin davada rüşvet alması sebebiyle söz konusu kamusal faaliyetten etkin sonuç alamadıysa, hakimin gerçekleştirmiş olduğu fiil, rüşvet suçunun tanımına uygun olduğundan; hakim görevi kötüye kullanma suçundan değil; rüşvet suçundan cezalandırılacaktır. Kamunun zararına sebep olmadan kasıt; maddi zararlardır. Örneğin kamusal faaliyette bulunması için devlet tarafından kamu görevlisine tahsis edilen araç gereç veya mali kaynakların, kamu görevlisinin icrai veya ihmali hareketleri sebebiyle zarar görmesi, kullanılamaz hale gelmesi veya kullanılması sebebiyle tüketilmesi sebebiyle kamunun zararı doğacaktır. Kamu görevlisi, sahip olduğu sıfatı ve kendisine verilen yetkiler ve araçlar sebebiyle üçüncü kişilerin menfaatlerine yönelik haksız eylem ve işlemlerde bulunabilir.
SUÇUN MANEVİ UNSURU
Görevin kötüye kullanılması suçu, kast ile işlenebilen bir suçtur. Söz konusu suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Zira, kamu görevlisinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak hareket etmesi neticesinde bir kamu zararının veya kişilerin mağduriyetlerinin doğmuş olması ihtimalinde, kamu görevlisinin söz konusu maddenin 2. Fıkrası uyarınca yine ihmali surette görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilmelidir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
Teşebbüs
Görevi kötüye kullanma suçuna teşebbüs mümkündür. Ancak kanun maddesinin 2. Fıkrası uyarınca ihmali surette işlenen görevi kötüye kullanma suçuna teşebbüs edilemez. Zira teşebbüs, elverişli icra hareketlerine başlanması durumunda mümkündür. İşbu sebepten kanun maddesinin 1. Fıkrası uyarınca teşebbüs mümkün olmaktadır.
İştirak
Görevi kötüye kullanma suçuna iştirak mümkündür. Ancak şeriklerin de kamu görevlisi olma şartı aranmaktadır. Şerikler kamu görevlisi değillerse, yardım eden veya azmettiren olarak isimlendirilirler. Zira görevi kötüye kullanma suçu, özgü suçlardandır ve yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilir.
İçtima
Görevi kötüye kullanma suçu, zincirleme suç şeklinde işlenebilir. Zincirleme suç, aynı kişiye karşı birden fazla kez ve farklı zamanlarda, aynı kişi yani fail tarafından suçun işlenmesidir. Fail, gerçekleştirmiş olduğu, görevi kötüye kullanma suçu sebebiyle farklı suçlara vücut vermişse, bu suçlardan en ağır yaptırıma tabi tutulandan ceza alır. Örneğin doktorun ihmali hareketlerle hastasını tedavi etmemesi sebebiyle hasta ölmüşse, kasten adam öldürmeden ceza alacaktır.
GÖREVLİ MAHKEME
Görevin kötüye kullanılması suçunun kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
YETKİLİ MAHKEME
Görevi kötüye kullanma suçunun kovuşturmasını yapmakla yetkili mahkeme ise kamu görevlisinin görev yapmış olduğu yer asliye ceza mahkemesidir.
SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ
Görevi kötüye kullanma suçunun faili olan kamu görevlisinin soruşturulmasında izin kurumu geçerlidir. Kamu görevlisinin şikayet edilmesi veya kamu görevlisinin ihbar edilmesi yoluyla direkt soruşturmasına başlanılamaz. Kam görevlisinin bağlı bulunmuş olduğu kurumun, kamu görevlisinin soruşturma ve kovuşturma geçirmesi için izin vermiş olması gerekmektedir. Görevi kötüye kullanma suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Söz konusu kurumun izin vermesi halinde kamu görevlisinin soruşturma ve kovuşturması re'sen yapılacaktır.
HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ
Şartlar oluştuğu takdirde fail hakkında verilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilebilir.
ETKİN PİŞMANLIK
Görevi kötüye kullanma suçunun failinin etkin pişmanlıktan yararlanması mümkün değildir.
HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
Koşulların varlığı halinde görevi kötüye kullanma suçunun faili hakkında HAGB kararı verilebilecektir.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
K.2021/12
02.09.2013 - 01.09.2015 tarihleri arasında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı genel soruşturma bürosunda Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanığın, belirtilen dönem içerisinde kendisine tevdi edilen yaklaşık 950 soruşturma dosyasının 460 adedinde makul sürede işlem yapmadığı, anılan evrakın yaklaşık 245 tanesinde bir yıldan iki yıla, kalan evrak üzerinde ise beş aydan sekiz aya varan sürelerle herhangi bir işlem tesis etmediği, buna karşın genel soruşturma bürosunda görevli diğer Cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan derdest evrak sayısının ortalama 350-400 civarında olduğu, sanığın bu ortalamanın çok üzerinde evrak bulundurmak suretiyle teraküme yol açtığı ve atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olayda; Sanığın iş bölümü gereği kendisine tevdi edilen soruşturma evrakının akıbetini takip etmek, gereğini yapmak, olanaklı olan en kısa sürede sonuçlandırmak ve bu işlemler sırasında kalem personelini denetlemekle görevli ve yükümlü olduğu hâlde, görevini mevzuatın öngördüğü şekilde yerine getirmediği, kalem personelini denetlemediği, soruşturma evrakının akıbetini takip etmediği, personel yetersizliği, trafik kazası geçirmesi ve boşanması gibi mazeretlere dayalı savunmasının ise aynı büroda görev yapan diğer Cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan ortalama dosya sayısının sanığa oranla çok daha az olduğu dikkate alındığında makul olarak değerlendirilemeyeceği, açıklanan sebeplerle görevinin gereğini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek mevzuata aykırı davranan ve gerek söz konusu soruşturma dosyalarındaki suçlardan dolayı mağdur olan kimselerin yasal haklarını elde etmelerini geciktirmek gerekse soruşturmaların olağan sürede sonuçlanmaması nedeniyle şüphelilerin hukuksal durumunu askıda tutarak bir an önce aklanmaları olanağının önüne geçmek suretiyle kişilerin mağduriyetine yol açan sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmelidir. Öte yandan İlk Derece Mahkemesince de değinildiği üzere sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların yazılmaması, ifadeye çağırma işlemlerinin yapılmaması ve gereği yerine getirilmeyen müzekkerelerin tekit edilmemesi gibi soruşturma evrakı ile ilgili işlem yapmama eylemlerinin çeşitlilik göstermesi, Cumhuriyet Başsavcı Vekillerince yapılan olağan denetimler sonucu uyarılmasına karşın sanık tarafından suça konu eylemlerin sürdürülmesi ve dosyaları toplu olarak devraldıktan sonra dahi sanığa tevzi edilen dosya akışının sürmesi nedenleriyle sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi
Esas No: 2010/30773
Karar No: 2014/9775
Tarih: 28.03.2014
Sanık, belediye başkanı olarak görev yapmaktadır. Mahkeme tarafından belediyeye yazılan ısrarlı müzekkerelere cevap verilmemiştir. Belediye başkanı 5393 sayılı kanunun 38/k maddesi gereği belediyeyi denetlemekle yükümlüdür. Mahkeme yazılarına cevap verilmeyerek kişilerin mağduriyetine neden olunan fiilin nihai sorumlusu belediye başkanı TCK md. 257/2 maddesinde düzenlenen görevi ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçu gereği cezalandırılmalıdır
Yargıtay 5. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/4857
Karar No: 2014/11388
Tarih: 24.11.2014
Sanık, devlet hastanesinde doktor olarak görev yapmaktadır. Hastaneye gelen hastaya acil müdahale yapması gerekirken başka bir hastaneye sevk etmesi TCK md. 257/2 gereği görevi ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan sanık cezalandırılmalıdır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi
Esas No: 2011/6395
Karar No: 2013/744
Tarih: 17.01.2013
Sanık İstanbul’da avukat olarak kamu görevi yapmaktadır. Avukat olan sanık, bir yargılamada yaşı küçük çocuğa avukatlık yapmak üzere baro tarafından atanmıştır. Dört duruşmaya mazeretsiz katılmayan sanık avukat yargılanan çocuğu hukuki yardımdan mahrum bırakarak mağduriyetine neden olmuştur. Bu nedenle sanık avukatın ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması gerekir