KAYSERİ 7. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : 2023/*** E.
SANIK :
MÜDAFİİ : Av. Gizem Gül UZUN
MÜŞTEKİ :
KONU : Savunma dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda dosya numarası belirtilmiş olan ceza davasında müvekkil, sanık olarak haksız ve gerçeğe aykırı şekilde, kendisini savunamayacak kadar küçük yaştaki alt soya karşı basit yaralama suçundan yargılanmaktadır. Söz konusu yargılama haksızdır. Şöyle ki;
Müvekkil ile müşteki arasında Kayseri 6. Aile Mahkemesinde görülmekte olan boşanma davası hala derdesttir. Müvekkil ile müşteki 19/08/2022 tarihinden itibaren fiilen ayrılmışlardır. Müşterek çocuk bu tarihten 01/10/2022 tarihine kadar geçen süreçte müvekkilin ailesine ait konutta müvekkil, müvekkilin annesi ve babası ile yaşamıştır.
Müvekkil, müşterek çocuğun hem eğitim alması hem de sıkıntılı boşanma sürecinden etkilenmemesi ve bu süreci yaşıtlarıyla beraber geçirmesinin daha doğru olacağını düşünerek, müşterek çocuğu Diyanet İşleri Başkanlığı onaylı Talas Mevlana Zeki Özdemir 4-6 yaş arası Kuran Kursuna yazdırmıştır. Ancak müşterek çocuk, müştekinin zorla, müvekkilin rızası dışında Kayseri 6. Aile Mahkemesinin 2022/*** E. Sayılı dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile teyit edildiği üzere müvekkilden alınmıştır. Müşterek çocuk cebren alınırken müvekkilin babasının müştekiye karşı yumruk atma gibi bir eylemi söz konusu olmamıştır. Müşteki pazartesi günü müşterek çocuğu teslim edeceğini bildirmesine rağmen müvekkile teslim etmemiş ve bu yolla müşterek çocuğun eğitim hakkına da zarar vermiştir.
Müvekkil, müşterek çocuğun kendi yanında ikamet ettiği süre zarfında müşteki baba ile kişisel ilişkisinin kurulmasına bizatihi önem vermiştir. Ancak müşteki 01/10/2022 tarihinden itibaren müvekkilin çocuğuyla görüşmesini baltalamıştır. Müvekkil işbu tarihten bugüne kadar çocuğunu yalnızca 7 ekim, 16 ekim ve 7 ocak tarihlerinde görebilmiştir. Müvekkilin müşterek çocukla kişisel ilişkisinin kurulmasının müştekice engellenmesine yönelik olarak tarafımızca Kayseri 7. Aile Mahkemesine şikayet yoluyla başvurulmuştur.
Müşteki, müşterek çocuğu alıkoyduğu tarihten itibaren, müşteki çocuğu baskı altına almıştır. Müşteki çocuğun velayetinin müvekkile verilmemesi adına çocuğa müşteki ve ailesi tarafından tembihlerde bulunulmuştur. Kayseri 6. Aile Mahkemesinin dosyaya pedagog ve psikologlardan oluşan bilirkişi tevdisi gereği hazırlanan;
31/03/2023 tarihli 2023/44 ADM dosya numaralı Sosyal İnceleme Raporu'nda yer alan şu ifadelerle ispatlanmıştır;
"müşterek çocuk Zeynep 2018 doğumludur. Fiziksel ve zihinsel gelişiminin yaşına uygun olduğu, sağlık probleminin olmadığı, sezaryen doğumla dünyaya geldiği, anne sütü aldığı bilgileri edinilmiş olup görüşme esnasında çocuğun yaşına uygun olmayan ifadelerinin olduğu, görüşme başlangıcında odadan babasının çıkmasını istemediği, sonradan babasının odadan çıktığı, çocuğun sorulan sorular karşısında agresif hareketler sergilediği, yanında yaşadığı ebeveynin etkisi altında kalmış olabileceği gözlemlenmiştir.....
....tarafımızca sorulan sorulara "öyle söylersem beni anneme vereceksiniz biliyorum, çocuk annesinde mi kalacak babasında mı kalacak onun için soruyorsunuz., pedagogsunuz siz."
SİR raporuna ait kesitte sunulduğu üzere müşterek çocuğun şikayet olunanın etkisi altında kalmış olabileceğine yönelik beyanlar mahkeme tarafından bilirkişi olarak tevdi edilen pedagog, psikolog gibi çocuk psikolojisine yönelik dallarına sahip bilirkişilerce rapora sunulmuştur. Müşterek çocuğun "pedagog" kelimesini yaşı ve bilgisi itibariyle telaffuz edemeyeceği Sayın Mahkemenizin de takdirindedir.
Keza yine aynı raporun devamında şu ifadelere yer verilmektedir;
"taraflarla yapılan görüşmede davacının, evlilik ve ayrılık sürecinde davalının müşterek çocuğa şiddet uyguladığına, müşterek çocuğun boğazını sıkıp nefessiz bıraktığına ve yaşanan bu olay sonucunda müşterek çocuğun boğazında morluklar oluştuğuna dair iddialarının olduğu, davacının, davalı ile yapmış olduğu telefon görüşmelerini ve mesajlarını kayıt altına aldığını, davacının çocuğa şiddet uyguladığına dair konuşmaların olduğunu beyan ettiği fakat davacının çocuğun boğazını sıkmasından dolayı çocuğun boğazının morarmış olmasını beyan etmesine rağmen herhangi bir fotoğraf, darp raporu veya suç duyurusu ile yaşanan olayı kanıtlayamadığı, aynı zamanda evlilik sürecinde davalının çocuğa şiddet uyguladığını iddia etmesine rağmen evliliğini sürdürme noktasında çabaladığını beyan etmesi ve evlilik sürecinde şiddet olayına yönelik herhangi bir önlem almaması, davacının, davalı annenin müşterek çocuğa şiddet uyguladığına dair iddialarına yönelik şüphe oluşturmaktadır.
Söz konusu raporlardan da anlaşılacağı üzere şikayet olunanın müvekkil hakkında derdest olan boşanma davası sırasında öne sürdüğü şiddet iddiaları yerinde değildir. Şikayet olunan müvekkile yönelik haksız ve mesnetsiz olarak, çocuğa yönelik şiddet iddialarını gündeme getirerek müvekkilin çocukla kişisel ilişki kurmasını engellemektedir.
Öyle ki şikayet olunan müşterek çocuğu, "annem beni dövdü, boğazımı sıktı, beni yere fırlattı, ben nefessiz kaldım." gibi sürekli tekrarlanan tipte cümlelerle manipule etmiştir. Müşterek çocuk, şikayet olunanın korkutmasının etkisinde bu cümleleri sarf etmektedir.
Yukarıda arz ve izah olunan sebepler neticesinde Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede kendisine değinilen söz konusu flash bellek çözüm tutanağında müşterek çocuğun, "o benim iki eliyle boğazıma bastırdı, hem de çok bastırdı, beni çok dövüyor, çok vuruyor, dövdü, tuvalette dövdü."
gibi müvekkilin kendisine şiddet uyguladığına ilişkin yer alan ifadeler planlı olarak, öncesinden müşterek çocuk prova edilerek müştekice alınmıştır.
Yine iddianamede kendisine değinilen söz konusu flash bellek çözüm tutanağında müvekkilin müştekiye yönelik olarak kullanmış olduğu "ya tamam birkaç seferse birkaç sefer Ahmet tamam. Tamam bizim hepimizin annesi vurdu, dövdü zamanında sakin ol, ya tamam birkaç seferse birkaç sefer Ahmet tamam."
Gibi müvekkilin üzerine atılı suçu işlediğine yönelik ikrar içeren ifadeler, müştekinin korkutması altında söylenmiştir. Sayın Mahkemenizce de ilgili ifadeler dikkatle tetkik edilecek olursa, müvekkilin sık sık müştekiyi sakinleştirmeye yönelik olarak, tamam, sakin ol gibi ifadeler kullandığı görülecektir.
Ayrıca müştekinin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu şikayet dilekçesinde belirttiği;
"Ahmet *********** sürekli yalan söyleyerek iftiralar atan Fikriye **********'ı ancak ses kayıtlarını ve mesaj kayıtlarının görüntüsünü sunarak ispat etmeye çalışmıştır. (Tüm bu ses kayıtları ve görüntüler müşteki Fikriye **********'dan izin alınarak ve onun haberi doğrultusunda alınmıştır."
Şeklindeki beyan tarafımızca kesinlikle kabul edilmemektedir. Zira müvekkil, kendisine ait ses ve görüntü kayıtlarının müşteki tarafından alındığını Kayseri 6. Aile Mahkemesinde görülen 2022/*** E. Sayılı dava sırasında müştekinin dosyaya müvekkilin GSM numarasından kendi GSM numarasına atıldığını iddia ettiği mesajları delil olarak ilgili mahkemeye sunduğunda fark etmiştir. Aynı şekilde müvekkilin müşterek çocuğa yönelik olarak şiddet davranışlarını gerçekleştirdiğinden bahisle müşteki tarafından korkutma yoluyla müvekkilden alınan ses kaydından müvekkil Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının söz konusu iddianamesinde flash bellek tutanağına yer vermesi sonrası haberdar olmuştur. İlgili ses kaydı kesinlikle müvekkilin bilgisi ve rızası olmadan müşteki tarafından müvekkili üzerinde baskı ve korkutma etkili davranışlar sayesinde alınmıştır. Müvekkilin attığı mesajlara ilişkin görüntü kaydı ise müvekkilin müşterek çocuğu görmek amacıyla müştekinin ailesine ait konuta ziyarette bulunduğu sırada kendi rızası ve haberi dışında müvekkilin telefonundan müştekinin telefonuna ilgili mesajların atılması ve ekran görüntüsünün alınması yoluyla dosyaya sunulmuştur.
T. C. Anayasasının 38. Maddesinde kanuna aykırı olarak elde edilen delillerin hukuki niteliğine değinilmiştir.
C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 38 –
Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
5271 sayılı CMK'nın m.206 ve m.217 hükümleri uyarınca kanuna aykırı olarak elde edilmiş delillerin hukuki niteliğine değinilmiştir.
Delilleri takdir yetkisi
Madde 217 –
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
Delillerin ortaya konulması ve reddi
Madde 206 – (1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına
başlanır. (Ek cümleler: 25/5/2005 - 5353/29 md.) Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz
olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına
engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.
(2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:
a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse.
Yargıtay
8. Ceza Dairesi
E: 2016/2055 K: 2017/504 K.T.: 19.01.2017
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 20. ve 22. maddelerinde, kişilerin özel yaşamlarının ve haberleşmenin gizliliği ilkeleri güvence altına alınmış, 38/6. maddesinde, kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiş, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 119/2. maddesinde arama karar veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerlerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresinin açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 206/2-a ve 217/2. maddelerinde de yasa ve hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağı açıklanmıştır.
YARGITAY
20. CEZA DAİRESİ
E. 2015/28
K. 2015/2428
T. 24.6.2015
...
Gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610-2014/512, 2013/841-2014/513 ve 2014/166-514 Sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
İLGİLİ ANAYASA VE KANUN MADDELERİ VE YARGITAY KARARLARI GEREĞİNCE MÜŞTEKİNİN SAYIN SAVCILIĞA VE SAYIN MAHKEMENİZE SUNMUŞ OLDUĞU GÖRÜNTÜ VE SES KAYITLARININ HUKUKİ DELİL NİTELİĞİ TAŞIMADIĞI SABİTTİR. HUKUKA AYKIRI ELDE EDİLMİŞ İBR DELİLE DAYANILARAK MÜVEKKİLİN ALEYHİNE HÜKÜM TESİS EDİLMESİ HAKKANİYET VE İNSAN HAKLARI İLE BAĞDAŞMAMAKTADIR. İLGİLİ DURUMUN SAYIN MAHKEMENİZCE ÖNCELİKLİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNİ TALEP EDERİZ.
Müşteki, TCK m.232 uyarınca "kötü muamele" suçunu işlediği iddiasıyla Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına 22/03/2023 tarihinde şikayet dilekçesi sunmuş ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca 2023/5694 sayılı iddianame hazırlanarak "alt soya ve yaşının küçük olması sebebiyle kendisini savunamayacak derecede olan mağdura karşı basit yaralama suçundan kovuşturma yapılmak üzere Sayın Mahkemenize sunulmasına sebep olmuştur. Müştekinin ilgili fiili aşağıda belirtmiş olduğumuz TCK m.267 uyarınca iftira suçuna vücut vermektedir. İlgili suç bakımından şikayette bulunma hakkımızı saklı tutarız.
İftira
Madde 267- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…)[93] hükmolunur.(91)
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)[94]
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
Yukarıda açıklanan ve izah olunan sebepler neticesinde müştekinin amacı boşanma davasında kendi lehine delil oluşturmaktır. Müştekinin ilgili şikayeti neticesinde soruşturma yapılmasını sağlamış ve Sayın Mahkemenizce yapılması gerekli görülen kovuşturma dosyasını, taraflar arasında süren 2022/815 E. Sayılı boşanma davası ve tarafımızca Kayseri 7. Aile Mahkemesine yaptığımız şikayet başvurusunda kendi lehine olarak anılan yargılamalarda mahkeme nezdinde olumlu intiba bırakmak amacıyla ilgili yargı mercilerini haksız şekilde harekete geçirmiştir.
Kısaca, işbu yargılama müştekinin iftiraları ve yalanlarından ibarettir. Müvekkilin çocuğuyla boşanma aşamasında dahi mutlu olduğuna ilişkin birçok fotoğraf ve video CD şeklinde Sayın Mahkemenize delil olarak sunulmuştur.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda arz ve izah olunan sebepler ve Sayın Mahkemenizce re'sen gözetilecek hususlar çerçevesinde müvekkilin üzerine atılı suçu işlemediğinin sabit olması sebebiyle BERAATİNE,
Sayın Mahkemenizin aksi kanaatte olduğu varsayımından hareket edilecek olursa, müvekkile yönelik lehe olan hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini,
Saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 21.09.2023
SANIK MÜDAFİİ
Av. Gizem Gül UZUN