• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI BEYAN DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

NİĞDE 2. AİLE MAHKEMESİNE

 

 

DOSYA NO : 2022/***E.

 

DAVACI :

VEKİLİ :

 

DAVALI :

VEKİLİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                                

 

KONU : Bir takım beyanlarımızdan ibarettir.

                                              

 

AÇIKLAMALAR:

 

Yukarıda esas numarası yazılı Sayın Mahkemenizde görülen dosyaya henüz vekalet sunmuş bulunmaktayız. Bu haksız ve mesnetsiz davada müvekkil, davacı kadın tarafından ''nasıl olsa anlaşmalı olacak bitireceğiz, nasıl olsa anlaşmalı olarak boşanacağız, avukat tutmana dahi gerek yok'' diyerek oyalanmıştır. Müvekkilimiz de davacı ile anlaşmalı olarak boşanacağına inanarak işbu davayı takip dahi etmemiştir. Ancak bu aşamadan sonra davacının kötüniyeti açıkça anlaşıldığından tarafımızca gereken yapılacaktır. Tarafımızca pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılacaktır. Açılacak olan boşanma davasıyla işbu dava birleştirildiği takdirde delillerimiz ise bilahare ibraz edilecektir.

 

Öncelikle işbu davanın reddini talep ederiz. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere Usul hukukuna göre, reddedilen bir davadan sonra aynı konuda ikinci dava açılamaz. Aksi halde, açılan ikinci dava, kesin hüküm varlığı nedeniyle usulden reddedilir. Boşanma davalarında da aynı kural geçerlidir. Daha önce boşanma davasına konu edilmiş aynı olaylara dayanarak ikinci boşanma davası açılamaz. Ancak ilk davanın reddinden sonra veya ilk dava sürerken ikinci boşanma davasının açılması bazı durumlarda mümkündür.

 

İkinci boşanma davasının açılabilmesine olanak veren diğer durum ise yeni olayların ortaya çıkmasıdır. Daha önce dava konusu edilmemiş boşanma sebeplerine dayanarak ikinci bir boşanma davası ikame edilebilir. Bunun için ilk davanın sonuçlanmış olması da şart değildir.

 

Karşı boşanma davası, ilk davada davalı olan eşin ikame edeceği boşanma davasıdır. Kural olarak karşı davanın, usul kanununda belirtilen cevap süresi içerisinde açılması gerekir. Davalı eş, bu sürenin geçmesinden sonra, ayrı bir boşanma davası açabilir. Bu durumda da eşler arasındaki tüm boşanma davaları birleştirilerek karara bağlanır. Boşanma davalarının birleştirilmesi usuli bir zorunluluk olduğundan, karşı boşanma davası süresinden sonra açılmış olsa bile mahkemece dikkate alınır. Bu uygulama, karşı boşanma davalarında süre sınırlamasını ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle, yargılamanın her aşamasında karşı boşanma davası açılabileceği söylenebilir. Bu yüzden tarafımızca ayrı boşanma davası açılacaktır.

 

Davacı kadın, işbu boşanma davasından önce 24.08.2009 tarihinde Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi 2009/*** E. Sayılı dosyada boşanma davası açmıştır. Davacı, bu dosyanın duruşmalarına katılmadığı için HMK 304 gereği yenilememe gereğince dosya rafa kaldırılmıştır. Davacı, tarihinde ise 16.12.2021 tarihinde Niğde 1.Aile Mahkemesi 2021/****E. Sayılı dosyada evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açmıştır. Daha önce boşanma davasına konu edilen olaylara dayanılarak yeniden boşanma davası açılamaz. Davacı, yargıyı gereksiz yere meşgul etmiştir. Davacı, müvekkili maddi olarak sömürebilmek amacıyla sürekli surette boşanma davası açmaktadır. Boşanma davası açmayı kendisine adet edinen davacının açmış olduğu işbu davanın reddi gerekmektedir. Şayet Mahkemeniz aksi kanaatte ise tarafımızca açılacak olan boşanma davası ile işbu dosyanın birleştirilmesini talep ederiz.

 

Davacı, müvekkile boşanma davası açtığı halde ''Boşanalım ama imam nikahlı olarak birlikte yaşayalım'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Hatta ve hatta bu beyanlarını mesajlarda da dile getirmiştir. İlgili mesajlar Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacaktır. Davacı daha öncede hakız menfaat elde etmek amaçlı boşanma davaları açmış, yargı sistemimizi kendi çıkarları için kullanmış ve bu davalardan da aynı şekilde feragat etmiştir. Davacı, şu an ise müvekkile ev, araba ve para karşılığı imam nikahlı olarak yaşamaya devam edeceklerini müvekkile beyan etmiştir. Kısaca davacı, boşanma davası açıp müvekkilden maddi taleplerde bulunmakta, maddi talepleri yerine getirilince ise davadan feragat etmektedir.

 

 

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU

 

 

MADDE 128- (1) Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava

dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.

 

 

 

HMK md.128 hükümlerince davacının dava dilekçesindeki tüm hususlar hukuka aykırı ve mesnetsiz olmakla hiçbir iddiayı kabul etmiyoruz. Bu hususla birlikte tanıklar ve deliller açısından beyanlarımızın yukarıda açıklanan sebeple Sayın Mahkemenizce kabul görmesi hakka ve adalete uygun olanıdır. Şöyle ki;

 

 

1- DELİLLER BAKIMINDAN;

 

 

Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere; taraflar delil sunma süresini kaçırmış olsa dahi sonradan delil bildiren taraf davayı uzatma amacı taşımadığı takdirde delillerini bildirebilecektir. Davanın görüldüğü sırada müvekkil davacı tarafından kandırılmış olup davanın esası tamamen aldatmacaya dayanmaktadır.

 

 

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU 

 

MADDE 145- Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler.

Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin

sonradan gösterilmesine izin verebilir.

 

 

MADDE GEREKÇESİ

 

 

Maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni delil sunulmasının yasak olduğu kural olarak benimsenmiştir. Fakat iki istisna kabul edilmiştir. Yeni delil sunulması talebi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya delilin süresinde sunulmaması ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanıyorsa, hâkim gerekçesini de belirtmek şartıyla, yeni delil sunulmasına izin verebilir. Bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesi, hukukî dinlenme hakkının tabiî bir sonucudur.

 

 

 Somut olayımız incelendiğinde davayı uzatma amacımızın olmadığı açıkça görülecektir. HMK hükmü ve madde gerekçesi ışığında delillerimiz Sayın Mahkemece kabul görmelidir. Ayrıca, taraflar hala evli hayatı sürmekte ve her gün mesaj yoluyla konuşmaktadırlar. İşbu sebeple sunacağımız deliller, delil sunma süresinden sonra meydana gelmiş olup yeni delildir. Aynı zamanda işbu davaya sunacağımız deliller davanın esası açısından ehemmiyet teşkil etmekte ve davacı tarafından iddia edilen olguların çürütülmesi adına büyük önem taşımaktadır. Şöyle ki;

 

 

Sunacağımız delillerde de görüleceği üzere davanın esası davacı tarafından tamamen kurgulanmakta ve Sayın Mahkemeyi yanıltmak amaçlıdır. Davacı, işbu dava açıldıktan sonra müvekkil ile sanki boşanma davası açmamış gibi hala konuşmakta, sürekli olarak müvekkile küfür etmekte, müvekkile ''orospu çocuğu, adam mısın lan sen'' şeklinde hakaret içerikli beyanlarda bulunmaktadır. Yine davacı müvekkile ev, araba ve para karşılığı imam nikahlı olarak yaşamaya devam etme şartını sunmaktadır. 

 

Bu yanıltma ve kandırma öyle bir hale gelmiştir ki davacının müvekkili aldattığına ilişkin ciddi şüpheler olmasına rağmen davacı, müvekkile kusur isnat etmeye çalışmaktadır. Ayrıca davacı ne tesadüftür ki davayı zina sebebiyle değil evliliğin temelden sarsılması olarak açmıştır. Aldatıldığını iddia eden bir kişinin davasını zinadan değil de evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle açmış olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Aynı zamanda davacı, müvekkilin kendisini aldattığını söylediği Gamze ***** isimli kişi ile birlikte arkadaş gibi sürekli konuşmaktadır. Aldatılan bir kadının aldatıldığı kadınla arkadaş gibi olması, hatta ve hatta sürekli bir samimiyet içerisinde olması HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR. Bu husus yine tanık beyanlarıyla ispatlanacak olup ayrıca Sayın Mahkemenizden davacının HTS kayıtlarını talep ederiz.

 

Davacı özetle; başka kişilerle konuşmakta ve kusuru müvekkile isnat etmeye çalışmaktadır. Öyle ki davacı işbu dava sebebiyle araştırma yapan polis memuruyla dahi duygusal ilişki kurmuştur. Daha sonrasında ise müvekkile ''sanane, istediğimle konuşurum'' şeklinde cevap vermiştir. Davacı aynı zamanda evin mahremini dışarıya anlatmakta, ve müvekkilin bir gayrimeşru çocuğu olduğunu ve başkasıyla imam nikahlı olarak yaşadığını dahi iddia etmektedir. İddia eden iddiasını ispatla mükelleftir karinesi gereğince gayrimeşru çocuk var ise bu hususun ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak ne tesadüftür ki davacı, bu konuya ilişkin herhangi bir somut delil sunamamıştır. Kafasında kurguladığı olayları müvekkilin tanıdıklarına anlatan davacı aleyhinde iftira suçundan ve başkaca suçlardan suç duyurusunda bulunma hakkımızı da saklı tutuyoruz.

 

Yine sunacağımız delillerde görüneceği üzere, davacı müvekkili çocuklarını görmesi için kendi evine davet etmekte ve müvekkil ile yakınlık kurmaya çalışmaktadır. Müvekkil çocuklarını görmek için gittiği davacının evinde bazen birkaç gün kaldığı dahi olmuştur. Öyle ki müvekkil ve davacı işbu dava sürecinde aynı yatakta dahi yatmıştır.  Eşinden bu kadar rahatsız olan ve aldatıldığını iddia eden bir eşiyle beraber olması HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIDIR. Bu hususların hepsi müvekkilin kandırıldığının ve davanın mesnetsiz olduğunun kanıtıdır. Üstelik müvekkilimiz çocukları gördükten sonra gitmek istediğinde davacı kadın, müvekkilimize trip atarak ''Niye gidiyorsun, kal burada'' diyerek ısrarcı tavırlarda bulunmuştur.

 

Ayrıca sunacağımız delillerde görüleceği üzere davacı, müvekkilin çocuklara hiçbir maddi ve manevi katkısı olmadığını iddia etmesine karşın davacı kendi çocuklarına ''siktirin gidin babanızın yanına. Tek başıma yaşayacağım'' şeklinde beyanları bulunmuştur. Müvekkil çocukların yemek paralarını dahi vermekte ve babalık görevlerini tam anlamıyla yerine getirmektedir. Müvekkilin, davacının elektrik veya su faturasını hatta ve hatta kirasını dahi ödeme zorunluluğu bulunmamasına karşın çocukları için cebindeki son kuruşu dahi davacıya vermiştir. 

 

Davacı ise müşterek çocuklara iyi davranmamış çocukları evden kovmuştur. Öyle ki davacı 9 yaşındaki müşterek çocuğa 50 TL harcadığı için ağır hakaretlerde dahi bulunmuştur. Sırf bu sebeplerle müşterek çocuklardan en büyüğü Selim DİLMEN, davacı evden kovduğu için müvekkille birlikte yaşamaktadır.

 

 

Hukuki dinlenilme hakkı hem görülmekte olan bir davada ileri sürülen tüm iddia ve savunmaların dinlenilmesi hem de dava sonunda verilen karara karşı kanun yolunun açılması anlamındadır. Yukarıdaki açıklamalarımız ve kanunun ruhuna bakıldığında somut olayımızla bu hakkın birebir şekilde örtüştüğü görülecektir. İşbu sebeplerle sunacağımız delillerin Sayın Mahkemenizce kabul görmesini talep ederiz.

 

 

TANIKLAR BAKIMINDAN;

 

Tanık listemiz yukarıda açıkladığımız sebeplerden ötürü Sayın Mahkemenize bildirilmemiştir. Ancak gerekse kanun hükümlerince gerekse uygulamada tanık listesi mahkemeye süresi içerisinde sunulmamış olsa dahi duruşma günü ve duruşma salonunda hazır olan tanıklar Sayın Mahkemece dinlenilmektedir. Davanın esası açısından çok büyük önem arz eden tanıklarımız dava günü ve duruşma salonunda hazır halde bulunacaklardır. İşbu sebep dolayısıyla tanıklarımızın Sayın Mahkemece dinlenilmesini talep ederiz.

 

 

 

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU

 

 

MADDE 243- (1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca 

hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve

 dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır 

bulundurursa tanıklar dinlenir.

 

 

 

 

 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2692 E. 2020/153 K.

 

Dosya kapsamından, davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış olduğu, mahkemece tanık isim ve adreslerinin bildirilmesi için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı tarafça kesin sürenin sona ermesinden sonra tanık listesinin mahkemeye sunulduğu, karar duruşmasında davacı vekilinin tanıkların duruşma salonu dışında hazır olduklarını beyan ettiği, mahkemece tanık isim ve adreslerinin kesin süre içinde bildirilmediği gerekçesiyle davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddi ile yargılamaya devam edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece, duruşma sırasında davacı tanıkları hazır bulunduğuna göre emredici hüküm olan HMK 243/1. maddesi uyarınca davacı tanıklarının dinlenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.''

 

 

 

 

Ayrıca tanıklarımız yine davanın esası hakkında çok önemli beyanlar edecek olup Sayın Mahkemece kesinlikle dinlenmesi gerekmektedir. Müşterek çocuklardan Selim ***** dahi davacının iddialarının hepsinin mesnetsiz ve oyalama amaçlı olduğuna tanıklık edecektir. Şöyle ki;

 

 

Davacı her ne kadar müvekkilin çocuklara karşı maddi ve manevi destek sağlamadığını söylemiş olsa da aslında davacı bu duygu ve yükümlülüklerden yoksundur. Davacı kazandığı bütün parayı biriktirmekte, sürekli olarak müvekkilden para istemektedir. Davacı çocuklarına karşı aşırı cimri bir tutum sergilemektedir. Öyle ki davacı müşterek çocukların burs ücretlerine dahi el koymakta, Sayın Mahkemeniz tarafından müşterek çocuklar adına tahsis edilen nafakayı dahi kendi lüks ihtiyaçları için harcamaktadır. Bu hususlar tanık beyanlarıyla ve mesaj kayıtlarıyla kanıtlanacaktır.

 

Ayrıca yine tanık beyanlarıyla anlaşılacağı üzere müvekkil çocukların kurs paralarını dahi kendi cebinden karşılamaktadır. Davacı, çocuklara hiçbir harcama yapmamıştır.

 

Yukarıda açıkladığımız sebeplerle işbu haksız ve menfaat çıkarı üzerine kurulu dava adına bu beyan dilekçesini hazırlama zorunluluğu tarafımıza hasıl olmuştur.

 

HUKUKİ SEBEPLER : TMK, HMK ve ilgili sair mevzuat.

 

 

HUKUKİ DELİLLER :

Nüfus kaydı

Tanıklar

Davacıya ait arama ve mesaj kayıtları

Müvekkilin hesap kartlarının hesap hareketleri

HTS kayıtları

Faturalar

Dekontlar

Mali durum araştırması

Mesaj kayıtları

Ekran görüntüleri

Bilirkişi incelemesi

Keşif

Yemin

Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller

 

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca arz ve izah edilen nedenlerle,

 

1-İşbu davanın reddini, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise işbu davanın tarafımızca açılacak olan boşanma davası ile birleştirilmesini,

 

2- Davacının kusur oranının belirlenmesinde ve diğer bütün aleyhe hususlarda bu beyanların göz önünde bulundurulmasını,

 

3- Davacının nafaka ve tazminat taleplerinin REDDİNE karar verilmesini,

 

4- Sayın Mahkemenizce delillerimizin ve tanıklarımızın KABUL görmesini,

 

vekâleten saygıyla arz ve talep ederiz. 22.05.2023

 

 

 

DAVALI VEKİLİ             

 Av. GİZEM GÜL UZUN        

 

 

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com