• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

Senetlerin Teminat Amaçlı Verildiğine İlişkin İspat Yükü

SENETLERİN TEMİNAT AMAÇLI VERİLDİĞİNE İLİŞKİN İSPAT YÜKÜ, AÇIKÇA ATIF YAPAN BİR SÖZLEŞMESİ İLE SAĞLANMALIDIR.

 

12. Hukuk Dairesi         2016/30490 E.  ,  2016/24761 K.

  •  


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından üç adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların, yasal sürede icra mahkemesine yaptıkları başvuruda, takibe dayanak bonoların alacaklı banka ile imzalanan kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, aynı alacak için ayrıca ipotek verilmiş olması nedeniyle İİK'nun 45. maddesine aykırı olarak, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmadan kambiyo takibi yapılmasının usulsüz olduğunu ve sair şikayetlerini ileri sürerek takibin iptalini istedikleri, mahkemece, kredi sözleşmesinin teminatı olarak hem ipotek verildiği, hem de takip konusu bonoların düzenlendiği kabul edilerek öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadan doğrudan bonoların takibe konulmasının usulsüz olduğu gerekçesiyle istemin kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Borçluların icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, 6100 sayılı HMK anlamında dava niteliği taşımaz ve aynı Kanunun 18. maddesinin 3. fıkrası gereğince; aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Bu durumda, şikayetçiler geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olsalar dahi, HMK'nun 150/1. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonuçta aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez. Açıklanan nedenlerle, alacaklının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK'nun 45. maddesinin birinci fıkrasına göre; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse, alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise; poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167. madde hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. İİK'nun 45/3. maddesi ile atıf yapılan aynı Kanunun 167/1. maddesi gereğince de; alacağı, çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte bulunabilir.
Bu durumda, İİK'nun yukarıda yazılı hükümleri gereğince, alacaklı, alacağı ipotekle temin edilmiş olsa dahi, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmaksızın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilecek olduğundan mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi yerinde değildir.
Öte yandan, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının; hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekmektedir (HGK'nun 06.03.2013 tarih ve 2012/12-768 E., 2013/312 K. ve 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları).
Somut olayda, takip dayanağı senetlerde, senetlerin teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi, borçlular, senedin takip alacaklısı bankaya teminat olarak verildiği iddialarını, senede açıkça atıf yapan bir sözleşmeyle de ispatlayamamışlardır. Takip alacaklısı bankanın, senedin kredi borcunun geri ödenmesi amacıyla verildiği yönündeki beyanı ise, esasen senedin ödeme aracı olarak alındığına yönelik bir savunma olup, teminat senedi olduğunun kabulü anlamına gelmez.
O halde mahkemece, borçluların sair şikayetleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com