NİŞANLANMANIN YOKLUĞU VE GEÇERSİZLİĞİ
Nişanlanma, bir hukuksal işlem niteliğinde olduğundan kurucu unsurları eksik olan nişanlanma yok hükmündedir.
Nişanlanmanın kurucu unsurları;
*Karşılıklı evlenme vaadi
*Bu vaatte bulunanların ayrı cinsiyette olmaları
Nişanlanmanın kurucu unsurları tamam olmakla birlikte geçerlilik koşullarında eksiklik varsa o nişanlanma geçersizdir.
Ehliyetsizlik: Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin yapacakları nişanlanma geçersizdir.
Emredici hukuk kurallarına ve ahlaka aykırılık, imkansızlık: evlenmeleri yasayla yasaklanan hısımların, akıl hastalarının ve evli kimselerin yapacakları nişanlanma; vaadin emredici hukuk kurallarına ve ahlaka aykırı olması nedeniyle geçersizdir.
Buna karşılık nişanlanacaklar arasında geçici evlenme engelleri varsa bunlar arasında yapılan nişanlanmalar geçerli olur.
ÇİFTE NİŞANLANMA GEÇERLİ MİDİR?
Yeniden nişanlanan kişi, ilk nişanlılık ilişkisini ortadan kaldırmak istiyorsa yani ilk nişandan dönme iradesi varsa nişanlanma geçerli olur. Ancak ikinci kez nişanlanan kimse ilk nişanı ortadan kaldırmak istemiyorsa ahlaka aykırılık nedeniyle geçersiz olur.
Muvazaa: Taraflar nişanlanmanın kendi aralarında hüküm ifade etmeyeceğini kararlaştırırlar ve yalnızca üçüncü kişilere karşı göstermelik olarak nişanlanırlarsa bu durumda nişanlanma muvazaa nedeniyle geçersiz olur.
Nişanlılardan biri, diğer tarafın önemli niteliğinde yanılmışsa ya da nişanlanmayı karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin aldatması veya korkutması sonucu yapmışsa iradesi sakatlanan nişanlı, yanıldığını ve aldatıldığını öğrenmesinden veya korkutmanın etkisinden kurtulmasından sonra nişanı bozabilir. Bu durumu DERHAL karşı tarafa bildirmelidir.
Borçlar hukukundaki irade bozukluğu durumlarından uygulanan 1 yıllık süre nişanlanmada geçerli değildir. İradesi sakatlanan nişanlı derhal karşı tarafa nişanı bozduğunu bildirmişse nişan haklı nedenle bozulmuş olur. Eğer derhal böyle bir bildirimde bulunmaz ise nişanlanma geçerli kabul edilir.
Nişanı bozan taraf, haklı neden oluşturan aldatma veya korkutma nedeniyle tazminat isteminde bulunabilir.
Nişanlanmanın Yokluğu ve Geçersizliği: Aşkın ve Sosyal Sözleşmenin İncelenmesi
İnsanlık tarihi boyunca, aşk ve evlilik gibi kavramlar, hem bireylerin hem de toplumların en temel yapı taşlarından biri olmuştur. Bu iki kavram, genellikle bir arada düşünülse de, bazı kültürel ve toplumsal normlara göre, birbirinden farklı süreçleri ifade eder. Nişanlanma, evlilik yolunda atılan önemli bir adımdır ve birçok kültürde, evlilik öncesi bir sözleşme olarak kabul edilir. Ancak bazen nişanlanmanın yokluğu ya da geçersizliği durumu söz konusu olabilir. Bu durum, çeşitli toplumsal, psikolojik ve yasal açılardan incelenmesi gereken önemli bir olgudur.
Nişanlanmanın Anlamı ve Toplumsal Rolü
Nişanlanma, iki kişinin birbirine olan bağlılıklarını toplum önünde ilan etmeleri ve evliliğe giden yolda bir tür taahhütte bulunmaları olarak tanımlanabilir. Geleneksel anlamda nişan, evlilikle sonuçlanacak bir ilişkinin başlangıcını simgeler. Nişanlanma, sosyal bir onay alma ve çevre tarafından "resmiyet kazanan" bir ilişkinin göstergesi olma işlevi görür. Bu, bireyler için güvence, aidiyet ve beklentilerin netleşmesi anlamına gelir. Aynı zamanda, nişanlılık dönemi, iki kişi arasında duygusal bağların daha da pekiştiği ve birbirlerinin yaşamlarına daha derinlemesine dahil oldukları bir zaman dilimidir.
Nişanlanmanın Yokluğu: Sosyal ve Psikolojik Etkiler
Nişanlanmanın yokluğu, toplumsal normlar ve bireysel beklentilerle çelişebilir. Toplumların çoğu, nişanlanmayı bir ilişkinin ciddiyetinin ve evliliğe doğru atılmış bir adımın simgesi olarak görür. Bu nedenle nişanlanmanın yokluğu, ilişkilerin resmi bir onaya kavuşmaması ve dolayısıyla toplum tarafından tam anlamıyla kabul edilmemesi anlamına gelebilir. Bu durum, bireylerde belirsizlik, güvensizlik ve sosyal dışlanma gibi psikolojik zorluklar yaratabilir.
Özellikle toplumun geleneksel normlarının güçlü olduğu yerlerde, nişanlanma yokluğu, bir ilişkinin değerini ve geleceğini sorgulayan bir işaret olarak algılanabilir. İnsanlar, "resmi" bir taahhüt olmadan evlenmeye karar verirlerse, bu durum bazen çevrelerinde olumsuz bir yargıya yol açabilir. Bu da, ilişkiye dair güvenin zedelenmesine ve bireylerin psikolojik olarak rahatsız olmalarına neden olabilir.
Geçersiz Nişan: Hukuki ve Ahlaki Boyutlar
Nişanlanmanın geçersizliği, farklı şekillerde ele alınabilir. Hukuki açıdan, nişanlılık bir sözleşme değildir; yani, nişanlanmak, evlilik gibi yasal bir bağ oluşturmaz. Ancak bazı durumlarda, nişanlanmanın geçersiz sayılması, kişisel hakların ihlali veya bir tarafın iradesi dışında gerçekleşen bir durumun sonucudur. Nişanlılık, bazen zorla, tehdit yoluyla ya da bireylerin özgür iradeleri dışında oluşturulmuş bir ilişki olabilir. Bu tür durumlar, nişanlılığın geçersizliği anlamına gelir.
Ayrıca, kültürel ve dini inançlarda nişanlanma, bir tür kutsal bağ olarak kabul edilir. Bu bağın geçersiz sayılması, sadece hukuki değil, aynı zamanda dini ve ahlaki açıdan da ciddi sonuçlar doğurabilir. Bir kişi, nişanlılık sözleşmesinden geri adım atarsa veya nişanlılık sürecinde sadakatsizlik, haksızlık gibi durumlarla karşılaşılırsa, bu hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir geçersizlik anlamına gelir. Böylece, nişanlılık sürecindeki güven ve bağlılık, aniden yıkılabilir.
Nişanlanma ve Bireysel Tercihler: Modern Zamanlarda Değişen Anlamlar
Günümüzde, nişanlanma olgusu geleneksel anlamında eskisi kadar yaygın ve belirgin bir rol oynamayabilir. Özellikle Batı toplumlarında, birçok çift evlenmeden önce "nişanlılık" gibi bir süreçten geçmeden de uzun süreli ilişkiler sürdürebilir. Bu durum, ilişkilerin toplumsal onay almak zorunda olmadığı bir dönemi işaret eder. Bireyler, kendi aralarındaki bağa ve ilişki dinamiklerine odaklanarak, nişanlanma gibi toplumsal bir kurumu gereksiz ve geçersiz bulabilirler.
Öte yandan, nişanlanmanın anlamı farklı kültürler ve bireyler için değişebilir. Bazı toplumlarda nişanlanma, yalnızca toplumsal kabul açısından değil, aynı zamanda bireylerin birbirlerine olan sorumluluklarını ifade eden önemli bir adım olarak görülür. Nişanlanma yokluğu veya geçersizliği, bireylerin sosyal bağlamda birbirlerine karşı taşıdıkları sorumlulukların yerine getirilmediği anlamına gelebilir.
Sonuç: Nişanlanmanın Geçersizliği ve Yokluğu Üzerine Düşünceler
Nişanlanmanın yokluğu veya geçersizliği, toplumsal ve bireysel düzeyde çeşitli etkiler yaratabilir. Nişanlılık, toplumun belirli beklentilerini karşılamakla birlikte, bireylerin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayan bir süreçtir. Ancak, her birey ve toplum için nişanlanmanın geçerliliği farklı anlamlar taşıyabilir. Nişanlanmanın yokluğu, bazı bireyler için bir özgürlük ve bağlılık eksikliği olarak görülürken, bazıları için bu bir tercihin ve modern toplumun getirdiği yeni bir bakış açısının sonucudur.
Her durumda, nişanlanma veya nişanlanmama konusu, bireylerin içsel dünyalarını ve toplumsal ilişkilerini doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu olgunun anlaşılması, toplumların evlilik ve ilişki anlayışlarının daha derinlemesine incelenmesine olanak sağlar.
Nişanlanmanın yokluğu ve geçersizliği ile ilgili Yargıtay kararları, genellikle bir ilişkinin nişanlılık düzeyinde olup olmadığının belirlenmesi, tarafların nişanlılık sürecindeki iradelerinin geçerliliği gibi hukuki meselelerle ilgilidir. Yargıtay’ın bu tür kararları, nişanlılık sözleşmesinin hukuki geçerliliği, taraflar arasındaki bağın geçersizliği veya nişanlanmanın yokluğuna dair davaların çözülmesinde önemli rol oynamaktadır.
Nişanlanma, Türk Hukuku’na göre, bir evlilik akdine zemin hazırlayan bir bağlılık göstergesidir, ancak evlilik dışı bir sözleşme olmadığı için, yasal olarak "geçersiz" sayılması durumunda bir dava konusu olabilir. Yargıtay kararları genellikle şu başlıklarda şekillenir:
1. Nişanlanmanın Yokluğu ve İrade Beyanı:
Eğer taraflardan biri nişanlanma kararı almadığını veya nişanlılık ilişkisini reddettiğini belirtirse, Yargıtay bu tür davalarda, nişanlanmanın yokluğunu ve geçerliliğini değerlendirebilir. Bu tür davalar genellikle “haksız nişanlılık” veya “nişanın iptali” gibi başlıklarla görülür.
Örnek Karar:
Yargıtay, bir kararında nişanlanmanın yokluğu üzerine şöyle bir değerlendirme yapmıştır:
"Taraflar arasında yapılan nişanlanmanın geçerli olması için, her iki tarafın da rızasına dayalı olarak irade beyanında bulunmaları gerekmektedir. Bir tarafın iradesinin eksik veya geçersiz olması durumunda, nişanlanma işlemi de geçersiz sayılacaktır."
2. Nişanlılık İptali ve Maddi Manevi Tazminat:
Bir taraf nişanlanmanın geçersiz olduğunu iddia eder veya nişanlılık döneminde yaşanan olumsuzluklardan dolayı nişanın iptalini isterse, Yargıtay bu iptali değerlendirerek tazminat taleplerine de karar verebilir. Burada, nişanlılık süresince yaşanan manevi zararın giderilmesi talep edilebilir.
Örnek Karar:
"Nişanlılık iptali, sadece karşılıklı rıza ile gerçekleşen bir olay değildir. Taraflardan birinin kusurlu davranışları neticesinde nişanlanmanın yokluğu durumu ortaya çıkarsa, diğer tarafın manevi tazminat hakkı doğabilir."
3. Nişanlılıkta Dolandırıcılık ve Yanıltıcı Davranışlar:
Nişanlanmanın geçersizliğine dair bir diğer durum, nişanlılık sırasında bir tarafın diğerini yanıltıcı davranışlarda bulunması veya nişanlılık sürecinin kötüye kullanılması durumunda ortaya çıkar. Bu tür davalarda, Yargıtay, nişanlılık ilişkisini yok sayabilir ve buna bağlı olarak cezai ve hukuki sorumluluklara karar verebilir.
Örnek Karar:
"Taraflardan biri, nişanlılık ilişkisini kötü niyetle veya yanıltıcı şekilde kullanmışsa, nişanlanma geçersiz sayılır ve bunun sonucunda zarar gören tarafın tazminat talebi yerinde görülür."
4. Nişanlanmanın Haksız Sona Ermesi:
Nişanlanmanın sona ermesi, bir tarafın ani bir şekilde ilişkiyi sonlandırması durumunda gündeme gelir. Eğer nişanlılık sürecinde bir taraf söz konusu taahhüde uymuyorsa veya haksız bir şekilde ilişkiyi bitiriyorsa, Yargıtay, nişanlılık iptali ve tazminat taleplerini değerlendirebilir.
Örnek Karar:
"Taraflardan birinin, nişanlılık ilişkisini haklı bir sebep olmaksızın sona erdirmesi durumunda, diğer tarafın zararını tazmin etmesi gerekmektedir."
5. Nişanlanmanın Hukuki Zorunlulukları:
Nişanlanmanın yokluğu durumunda, Türk Medeni Kanunu'nda nişanlılık bağlayıcı bir sözleşme olmadığı için, yalnızca tarafların birbirlerine karşı sadakat yükümlülükleri ve bazı haklar söz konusu olabilir. Ancak nişanlanmanın yokluğu, çeşitli hukuki sorunlar yaratabilir ve taraflar arasındaki sorumluluklar konusunda Yargıtay kararları devreye girebilir.
Sonuç
Yargıtay kararları, nişanlanma gibi toplumsal bağlamda önemli olan hukuki süreçlerin geçerliliğini ve taraflar arasındaki hakları belirlemek için önemli bir yol göstericidir. Nişanlanmanın yokluğu ve geçersizliği durumunda, Yargıtay’ın kararları, tarafların iradelerinin ve niyetlerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesini sağlar.