• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

KİRALANAN TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER

                          KİRALANAN TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİ

 

KİRA İLİŞKİSİ NEDİR?

 

Kira ilişkisi, sözleşme serbestliği kapsamında bireylerin en çok başvurduğu sözleşme türlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukukumuzda kira sözleşmesi türlerine;

 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu

 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu

 

Kanunlarında değinilmiştir. 6361 sayılı kanunda finansal kiralama sözleşmesine yönelik özel düzenlemeler bulunmaktadır.

6098 sayılı TBK'da ise üç tür kira sözleşmesine yer verilmiştir:

Adi kira sözleşmesi

Hasılat (ürün) kirası sözleşmesi

Konut ve çatılı iş yeri kirası sözleşmesi

 

Kira sözleşmesinin tanımına TBK m.299' da yer verilmiştir. Buna göre;

 

"TBK m.299

Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir."

 

Anılan maddeden de anlaşılacağı üzere, bir kira ilişkisinde kiraya veren ve kiracı olmak üzere iki taraf bulunmaktadır. Kiraya veren kiralanandaki kullanma ve yaralanma hakkını kiracıya bırakmakla; kiracı da bedel ödemekle yükümlüdür.

 

TBK kapsamındaki kira sözleşmelerine kısaca değinilecek olursa;

 

Adi Kira Sözleşmesi

 

Adi kira sözleşmesinde kiralanan sahibi, kiracıya sadece kiralanan üzerindeki "kullanma" hakkını devreder. Kiracı kiralananı sadece kullanma hakkını elde eder. Bu sözleşme yazılı veya sözlü şekilde akdedilebilir. Belli bir geçerlilik şartı öngörülmemiştir ancak ispat bakımından sözleşmeyi yazılı şekilde akdetmek taraflara kolaylık sağlayacaktır. Otomobil kiralanması adi yazılı kira sözleşmesine örnek teşkil edebilir.

 

Hasılat (Ürün) Kirası Sözleşmesi

 

TBK m.357 uyarınca;

 

" Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.

Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran  sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel adete göre belirlenir."

 

Anılan madde hükmüne göre kiralayan, ürün veren bir şeyi veya hakkı kullanması, ürünleri toplaması için bedel karşılığında kiracıya bırakır. Kiracı da bedel öder. Örnek verilecek olursa ürün yetişen tarla veya bahçe gibi taşınmazlarda kiracı taşınmazı kullanır ve taşınmazda çıkan ürünleri kullanarak veya satarak semere elde eder.

 

Konut ve Çatılı İş Yeri Kirası Sözleşmesi

 

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerine ilişkin hükümler TBK m. 339- m.356 arasında yer almaktadır. Konut ve çatılı işyerini kiraya veren, bu yerin kullanılmasını ve ondan yararlanılmasını kiracıya devreder; kiracı da  buna karşılık kararlaştırılan bedeli öder. Genel hüküm niteliğindeki m.299' a göre yapılan bu tanım tüm kira sözleşmeleri için geçerlidir.

 

 

Konut Nedir?

 

TDK'daki ifadesiyle konut: İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman, vb. Yer, mesken, ikametgah

 

Yargıtay 2. Ceza Dairesi ise konutu : "Devamlı ve geçici olarak, kişilerin yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerler" olarak tanımlamıştır.

 

Her iki tanıma göre de konutta insanların barındığını; aile ve özel yaşamlarını burada sürdürdüklerini, konut vasıtasıyla barınma ihtiyaçlarını karşıladıklarını söylemek mümkündür. Konut ayrıca hukuk düzenince insanların bulundukları adreslerin bilinmesini de sağlama işlevi görür.

 

Çatılı İş Yeri Nedir?

 

Çatılı iş yeri ticari, sınai faaliyet veya tarım faaliyeti gibi bir meslek veya sanatın icra edilmesine olanak sağlayan, üstü kapalı olacak şekilde dizayn edilmiş yapılardır. Örnek verilecek olursa AVM ler, fabrikalar, dükkanlar, üstü kapalı otoparklar, üstü kapalı olmasa da birden fazla kattan oluşan otoparklar çatılı iş yeridir. Ancak çay bahçeleri, akaryakıt istasyonları çatılı iş yeri kavramına dahil değildir. Bu tür yapıların kiralanmasında konut ve çatılı iş yeri kirası sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanmaz.

 

Çatısız işyerlerine uygulanacak hükümlerle ilgili Yargıtay kararı mevcuttur;

 

 

“….6098 sayılı TBK.nun 339. ve devamı maddeleri konut ve çatılı işyeri kiralarında uygulanabilecek hükümler olup konut ve çatılı işyeri kirası kapsamında kalmayan kiralananlar için Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde tanımı yapılan genel hükümler (adi kira hükümleri) uygulanacağından…”(Yargıtay 6. HD., 2014/2404 K)

 

İlgili içtihat metnine göre çatısız nitelikteki, çay bahçesi, üstü açık otopark vb. Gibi işyerlerine adi kira hükümleri yani TBK m. 299 vd. uygulanacaktır.

 

KİRA İLİŞKİSİNİN SONA ERMESİ

 

Kira ilişkisinin sona ermesi, kiraya veren ve kiracı arasındaki kira ilişkisinin ileriye dönük olacak şekilde sona erdirilmesidir. Kiracı artık kiralanan üzerindeki kullanma ve yararlanma hakkını kaybedecek; kiraya veren ise artık kiracıdan kira bedeli isteyemeyecektir.

 

Kira ilişkisinin sona ermesi üç yolla mümkün olabilmektedir;

Bildirim yolu ile sona erme

Tahliye davası ile sona erme

Kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin ilamsız icra takibi ile sona erme

 

BİLDİRİM YOLU İLE SONA ERME

 

Kira ilişkisinin bildirim yolu ile sona ermesinde dikkat edilmesi gereken nokta, kira ilişkisinin bir süreye bağlı olarak kurulup kurulmadığıdır. 

 

 

 

"B. Kira süresi

MADDE 300- Kira sözleşmesi, belirli ve belirli olmayan bir süre için yapılabilir.

Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira

sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılır"

 

Madde metninden de anlaşılacağı üzere, kira sözleşmeleri belirli süreli ve belirsiz süreli olmak üzere iki şekilde akdedilebilir.

 

Belirli süreli kira sözleşmelerinin bildirim yolu ile sona ermesi

 

"I. Bildirim yoluyla

1. Genel olarak

MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin

süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla

bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi

sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her

uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep

göstermeksizin sözleşmeye son verebilir."

 

 

 

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinin bildirim yolu ile sona ermesi

 

MADDE 347/2

"Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın

başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi

sona erdirebilirler.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya

kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir."

 

TAHLİYE DAVASI İLE SONA ERME

 

Tahliye davası, kiraya verenin kiracısını,kanunda yazan sebeplere dayanarak kiralanandan çıkarmak üzere mahkemede açtığı davadır. Bu davayı görmeye yetkili mahkemeyi belirlemek için yetki hususunu değerlendirmek gerekir. Kira hakkı mutlak hak değildir; yani herkese karşı ileri sürülemez. Kira hakkı nispi bir haktır, sadece sözleşmenin diğer tarafına karşı ileri sürülebilir. Açıkladığımız sebeplerden ötürü tahliye davaları taşınmazdaki ayni hakka dayanmadığından yetki de kesin değildir.

 

 Görevli mahkeme;

 HMK m.4/a gereği sulh hukuk mahkemeleridir.

 

 Yetkili mahkemeler;

Taşınmazın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi

Kira sözleşmesinin yapıldığı yerdeki sulh hukuk mahkemesi

Kira sözleşmesinin ifa edileceği yerdeki sulh hukuk mahkemesi (sözleşmede ifa yeri belirtilmişse o yerdeki sulh hukuk mahkemesinde; belirtilmemişse borç para borcu olduğundan ve para borcu götürülecek borç türü olduğundan alacaklının yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde)

 

Tahliye davası yoluyla kiracıyı tahliye etmek için kanunda yazan bazı şartların bulunması gerekir. Bu şartlar kiraya verenden ve kiracıdan kaynaklı olmak üzere ikiye ayrılır.

 

Kiraya verenden kaynaklı sebeple tahliye davası

 

1. Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle

a. Gereksinim, yeniden inşa ve imar

MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;

1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü

olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,

2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da

değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise,

belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya

ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere

uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

 

b. Yeni malikin gereksinimi

MADDE 351- Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya

kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi

sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu

kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla

sona erdirebilir.

Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme

hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da

kullanabilir.

 

Kiracıdan kaynaklı sebeple tahliye davası

 

"MADDE 352- Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı,

kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya

veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava

açmak suretiyle sona erdirebilir.

Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha

uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira

bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa

kiraya veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının

bitiminden başlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.

Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde

oturmaya elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin

kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde

sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir."

 

TAHLİYE DAVASI NE ZAMAN AÇILIR?

 

Kira sözleşmesi süreli ise sürenin bitmesinden itibaren bir ay içinde yetkili sulh hukuk mahkemesinde açılır.

Kira sözleşmesi süreli değil; yani belirsiz süreli ise yapılacak fesih ve bildirim tarihine göre öncelikle sözleşmenin ne zaman sona erdirileceği kiracıya bildirilmeli; akabinde bu tarihten itibaren yine bir ay içinde yetkili sulh hukuk mahkemesinde dava açılmalıdır.

 

KİRALANAN TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİNE İLİŞKİN İLAMSIZ İCRA YOLUYLA SONA ERME

 

İlamsız icra yoluyla tahliye ile kiraya veren mahkemelerde tahliye davası açmadan kiracının kiralanandan tahliyesini sağlayabilmektedir. Kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin icra takibi, mahkemelerdeki davalara nazaran çok daha kısa sürmektedir. Bu yüzden daha pratik olduğu söylenebilir.  

 

İlamsız icra yoluyla tahliyeye iki sebepten başvurulabilir:

Kira bedelinin ödenmemesi sebebi ile (m.269 vd.)

Kira süresinin bitmesi sebebi ile ( m.272 vd.)

 

Kira bedelinin ödenmemesi sebebi ile tahliyeye ilişkin ilamsız icra takibi

 

Kiracı, kira bedelini ödemediğinde kiraya veren, sadece kira bedelini tahsil etmek amacıyla genel haciz yoluna başvurabilir. Burada kiraya verenin amacı sadece kira bedelini tahsil etmektir. Kiracıyı tahliye etme amacı yoktur. Genel haciz yolu ile kiraya veren, kira bedelini tahsil eder ve kiracı evde oturmaya devam eder. Yani bu yolla kira ilişkisi sona ermez.

 

Ancak kiraya veren, kiracının kira bedelini ödememesinden kaynaklı olarak hem kira bedelini tahsil etmeyi; hem de kiracıyı tahliye etmeyi isteyebilir. Böyle durumda İİK m.269 vd hükümlerine başvurulmalıdır. İlgili hükümler gereği kiraya veren hem takibin kesinleşmesi, haciz, satış gibi genel hacze ilişkin kurumları kira bedelini tahsil etmek amacıyla icra dairesi kanalınca işletecek; hem de kiracının evden çıkarılması için tahliye prosedürünü devreye sokacaktır. Kira bedelinin ödenmemesi sebebi ile takipte yazılı bir kira sözleşmesinin varlığı gerekli değildir. Çünkü kira bedelinin ödendiğine yönelik ispat yükü kiraya verende değil; kiracıdadır. Ancak yazılı bir kira sözleşmesi varsa kiraya verenin yine de takip talebine eklemesi kendisine kolaylık sağlar.

 

Kiraya verenin kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle tahliyeye ilişkin takipte dikkat etmesi lazım gelen  ilk husus takip talebidir. Kiraya veren takip talebinde alacaklı olarak kendisini, borçlu olarak ise kiracıyı göstermelidir. Eğer kiralananda birden fazla kiracı varsa, tahliye talebiyle takip yaptığı için kiracıların hepsini göstermelidir. Çünkü tahliye talepli takipte kiracılar arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunur.

 

Kiraya veren takip talebinde kira bedelinin ödenmesini ve kiracının/ kiracıların tahliyesini istemelidir. Sadece kira bedelinin ödenmesi talebi içeren takipler ile kiracıların tahliyesi sağlanamayacaktır.

 

Kiraya verenin takip talebini icra dairesine vermesiyle birlikte icra dairesi, ÖRNEK NO:13 isimli ödeme emrini düzenler. Bu ödeme emri, kira sözleşmesinin türüne göre farklı ödeme süreleri içerir. Bu süreler;  

Adi kira sözleşmeleri için 10 gün,

Konut ve çatılı işyeri kirası sözleşmeleri için 30 gün,

Ürün kirası sözleşmeleri için 60 gündür.

 

Ödeme emrine itiraz süresi içinse süre hepsinde ortaktır ve 7 gündür. Borçlu kiracı, ödeme emri kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren ya sözleşme türüne göre belirtilen sürelerde ödeme yapma yolunu tercih etmelidir; ya da itirazı varsa yine ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde icra dairesine itiraz etmelidir. Borçlu kiracı ödeme emrine iki husus bakımından itirazda bulunabilir;

Kira sözleşmesine, 

Kira sözleşmesi dışındaki sebeplere itiraz edebilir.

 

Kiracı kira sözleşmesinin varlığına veya sözleşmedeki imzaya itiraz ediyorsa bunu ayrıca ve açıkça bildirmelidir. Aksi halde kira sözleşmesinin varlığını kabul etmiş sayılacaktır.

 

Borçlu kiracı, ödeme emrine itiraz etmezse takip kesinleşir. Kira sözleşmesinin türüne göre ödeme emrinde yazan süre boyunca (10 gün, 30 gün, 60 gün) beklenir. Bu süreler boyunca kiracı ödeme yapmazsa, sürelerin sonunda kiraya veren haciz talep edebilir. Bu sürelerin bitiminden itibaren 6 ay içinde icra mahkemesine başvurmalı ve icra mahkemesinden tahliye talep etmelidir.

 

Kiracı 7 gün içinde ödeme emrine itiraz ederse takip durur. Takibin devamını sağlayabilmek için kiraya verenin bu itirazı kaldırması gerekir. Kiracı, kira sözleşmesi dışındaki bir sebebe itiraz etmişse, kiraya verenin elinde kira sözleşmesine gerek olmadan 6 ay içinde icra mahkemesine başvurması yeterli olabilecektir. Ancak kiracı kira sözleşmesine itiraz etmişse burada kiraya verenin elinde kira sözleşmesi bulunup bulunmamasına ve bulunuyorsa niteliğine göre itirazı kaldırmak üzere başvuracağı yer değişecektir. Eğer kiraya verenin elinde bir kira sözleşmesi bulunmuyorsa veya adi yazılı bir kira sözleşmesi varsa kiraya veren sulh hukuk mahkemesine kira bedelinin ödenmesi ve tahliye talepli dava açabilir. Ancak kiraya verenin elinde resmi yazılı bir kira sözleşmesi yani noterlikçe düzenlenmiş veya onaylanmış bir kira sözleşmesi varsa 6 ay içinde icra mahkemesine itirazın kaldırılması ve tahliye talebi ile başvurabilir.

 

Kira süresinin bitmesi sebebi ile tahliyeye ilişkin ilamsız icra takibi

 

Kira süresinin bitmesi sebebi ile ilamsız takip yoluna ilişkin maddelere m.272 vd.nda rastlanır.

 

Alacaklı kiraya verenin elinde yazılı bir kira sözleşmesi veya tahliye taahhüdünün bulunması gerekmektedir. Ancak kira sözleşmesi konut ve çatılı işyeri kirası sözleşmesi türünde ise yazılı kira sözleşmesinin varlığı yeterli değildir.  Elinde yazılı bir tahliye taahhütnamesi mutlaka bulunmak zorundadır.

 

Kiraya veren, elindeki yazılı tahliye taahhütnamesini varsa yazılı kira sözleşmesi ile birlikte kira süresinin sona erdiği tarihten bir ay içinde icra dairesine ibraz ederek takibi başlatmalıdır. Bunun üzerine icra dairesi, yukarıda bahsettiğimiz kira bedelinin ödenmemesi sebebi ile ilamsız takipten farklı olarak ödeme emri değil; tahliye emri gönderir. Tahliye emrinde  15 gün içinde tahliye et veya 7 gün içinde itiraz et yazar. Dikkat edilecek olursa tahliye emrinde ödeme ile ilgili bir hususa değinilmemiştir. Çünkü tahliye emri, kiracı tüm kira bedellerini ödemiş olsa bile sırf kira sözleşmesinin süresi dolduğundan bahisle kendisine başvurulan bir tahliye yoludur.

 

Kiracının buradaki itirazları kira bedelinin ödendiğine yönelik değil; kira sözleşmesine veya tahliye taahhütnamesine yöneliktir. Borçlu kiracı ya kira sözleşmesinin uzatıldığını veya yenilendiğini ileri sürer; ya da tahliye taahhütnamesinin geçersizliğini ileri sürerek itiraz eder. Borçlu kiracı itiraz etmez veya itiraz eder de itirazı kaldırılırsa tahliye edilir. Kiraya verenin kiracının yapmış olduğu itirazı kaldırmak için yani kira sözleşmesinin yenilenmediği veya uzatılmadığına ilişkin iddiasını, kiracının itirazından itibaren 6 ay içinde icra mahkemesine itirazın kaldırılması ve tahliye talebi ile başvurmak zorundadır.

 

                                 TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ 

 

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ NEDİR?

 

Tahliye taahhütnamesi, kiracının, kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren kiralananı boşaltmayı yani tahliye etmeyi yazılı olarak üstlendiği, tek tarafa borç yükleyen türdeki irade beyanıdır.

 

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ GEÇERLİLİK ŞARTLARI

 

Tahliye taahhüdü yazılı yapılmalıdır.

Tahliye taahhüdü şarta bağlı olmamalıdır.

Tahliye taahhüdünde mutlaka kiracının imzası yer almalıdır. Birden fazla kiracı olması durumunda hepsinin imzası taahhütnamede yer almalıdır.

Taahhütnamede tahliye edileceği öngörülen konutun veya işyerinin bilgisi açıkça bulunmalıdır.

Tahliye taahhütnamesinde iki tarih yazar. Biri düzenleme tarihidir ki bu kira sözleşmesinin düzenlendiği tarihi gösterir. Diğeri tahliye tarihidir. Taşınmazın ne zaman tahliye edileceğine ilişkin tarihtir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur; tahliye tarihi mutlaka düzenleme tarihinden sonra olmalıdır. Düzenleme tarihinden önce veya düzenleme tarihiyle aynı tarihte ise o tahliye taahhütnamesi geçersizdir. Yargıtay'ın , böyle tahliye taahhütnamelerinin baskı altında imzalandığını kabul ettiği kararları mevcuttur:

 

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/975 E., 2021/1108 K. sayılı kararı

 

"Kiracı tahliye taahhütnamesine itiraz ederken taahhütnamedeki imzaya veya düzenleme tarihine itiraz ediyorsa ve taahhütname noterde yapılmamışsa sulh hukuk mahkemesinde tahliye davası açmalıdır kiraya veren. Eğer tahliye taahhütnamesinin imza ve düzenleme dışındaki başka unsurlarına itiraz edilmişse, kiraya veren bu itirazları kaldırmak için icra mahkemesine başvurmalıdır.6. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/256 E., 2014/963 K. sayılı kararı ile; gerek davacı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmuş 14.03.2013 tarihli tahliye taahhütnamesinin, gerekse davalı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan tarihsiz tahliye taahhütnamesinin basılı (matbu), bilgisayar çıktısı olarak düzenlenmiş olmaları ve imzaları taraflarca inkâr edilmeyen (asılları da bulunan) bu iki belgenin mevcut olması, diğer taraftan gerek davacı tanığı ...'in yeminli beyanı, gerekse davacı asilin duruşma sırasındaki isticvabında bizzat söylediği “tahliye taahhütnamesini sözleşmeyi yaparken aldığı, bu taahhütnameyi almadan sözleşme yapmadığı” yönündeki ifadesi karşısında, 14.03.2013 tarihli “tahliye taahhütnamesi” başlıklı belgenin, sözleşmenin yapıldığı 05.03.2010 tarihinde içeriği boş ve zemini basılı olarak düzenlendiği ve taraflarca altının imzalandığı, bu belgenin daha sonra davacı tarafça içeriğinin el yazısı ile doldurulduğu yönünde bir kanaat oluştuğu, bunun üzerine; davacı vekiline, dilekçesinde “her türlü yasal delil” ifadesi geçtiği için, karşı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacı vekilinin yemin teklif etmeyeceklerini belirttiği, bu durumda; “taraflar arasında düzenlenen tahliye taahhütnamesinin sözleşme yapıldığı sırada kiralayan tarafından kiracıdan alındığı” yönündeki karine ve bu konuda oluşan kanaat çerçevesinde, davacı tarafın “taahhütnamenin sonraki bir tarihte kiracı tarafından verildiği” yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı, davaya konu tahliye taahhütnamesinin sözleşme başlangıcında alındığı ve bu yönüyle kiralayanın sözleşme yapmama baskısı altında alınan bir taahhütname niteliğinde olup hukuken geçersiz olduğu, dolayısıyla davada tahliye koşullarının oluşmadığı," 

 

 

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/1175 E., 2020/2309 K. sayılı kararı

 

"Somut olayda; taraflar arasında 01.02.2005 tarihli ve 01.05.2012 tarihli kira sözleşmeleri bulunduğu, davalı tarafından sözleşmelerdeki imzanın inkar edilmediği, 01/05/2012 başlangıç tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin, taraflar arasında 01/02/2005 tarihinde yapılmış olan kira sözleşmesinin kira süresinin uzatılması, yeni dönem kira bedelinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla yapıldığının belirtildiği, 5. maddesinde “Kira süresi 01.05.2012 tarihinden başlayarak 3+2 yıl olarak kararlaştırılmış olup bu sürenin sonunda kiracı mecuru boşaltarak kiraya verene kayıtsız şartsız teslim edecektir.” şeklinde taahhüdün yer aldığı,davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür.

 

Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez."

 

 

Taahhütname kiralanan kiracıya teslim edildikten sonra alınmalıdır.

Taahhüt kiracı veya yetkili temsilci tarafından verilmelidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com