KİRA İLİŞKİSİNİN VARLIĞININ DAVA AŞAMASINDA İSPATLANMASI İLE HAKSIZ İŞGALDEN SÖZ EDİLEMEZ.
1. Hukuk Dairesi 2014/16670 E. , 2016/4758 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tazminat ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 24 parsel sayılı taşınmazın davalılar tarafından yapılaşmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, yapının yıkılmasına ve dava tarihinden önceki iki yıllık dönem için ecrimisile karar verilmesini istemiştir
Davalılar, taşınmazın ...'a davacı tarafından kiralandığını, davalı ...’e husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ile davalı ... arasında kira sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu arsa nitelikli 24 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, ancak davalı ... tarafından kullanıldığı sabittir.
Bilindiği üzere, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları taşınmazı kullanan kişi ya da kişiler aleyhine açılır. Nitekim, eldeki dava da bu iddia ile açılmıştır. Bu durumda, kira ilişkisinin varlığının kanıtlanması halinde haksız işgalden söz edilemeyeceği açıktır.
Özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak da vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
Ne var ki kira ilişkisi, bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir. Bu nedenle, kiracılık iddiasının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve devamı maddeleri uyarınca kanıtlanması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, davalı ... kiracılık savunmasında bulunmuş, ancak tanık olarak dinlenen davacının kardeşi Abdulkerim, taşınmazın davalılar tarafından kullanıldığının davacı tarafından bilinmediğini belirtmiş, dosyaya yansıyan diğer delillerle de, davacı ile davalılar arasında taşınmazın kiralanmasına ilişkin bir anlaşmanın varlığı kanıtlanamamıştır.
Hâl böyle olunca, taraflar arasında bir kira ilişkisi bulunmadığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.