İŞKENCE SUÇU VE CEZASI
Giriş
İnsan onuru, modern hukuk sistemlerinin temelini oluşturan en yüksek değerdir. Bu değere yönelik en ağır ihlallerden biri ise işkence suçudur. İşkence, bir kişinin insanlık dışı, aşağılayıcı, acı verici muameleye sistematik ve kasıtlı şekilde maruz bırakılmasıdır. İşkence yasağı, yalnızca ulusal hukukla değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları belgeleriyle de mutlak bir yasak olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’de işkence suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 94. ve 95. maddeleri kapsamında düzenlenmiş olup, kamu görevlileri tarafından veya kamu görevlisinin bilgisi ve gözetimi dahilinde gerçekleştirilen kötü muameleler bu suç tipinin konusu olmaktadır.
1. İşkence Suçunun Tanımı ve Hukuki Dayanağı
İşkence, TCK m.94’e göre;
“Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel ya da ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak şekilde uygulanan sistematik eylemler” olarak tanımlanabilir.
Bu suçun temel amacı, mağduru cezalandırmak, bilgi almak, korkutmak ya da itirafa zorlamak gibi gayelerle, sistematik bir eziyet uygulamaktır.
Yasal Dayanaklar:
-
TCK m.94: İşkence suçu
-
TCK m.95: Neticesi sebebiyle ağırlaşan işkence suçu
-
Anayasa m.17: Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz.
-
BM İşkenceye Karşı Sözleşme (1984) – Türkiye tarafından onaylanmıştır.
2. Suçun Unsurları
a. Fail
İşkence suçu, genellikle kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Ancak TCK, kamu görevlisinin yardımıyla veya bilgisi dahilinde işlenen fiillerde de failin cezalandırılmasını öngörmektedir.
Örneğin bir polis memurunun sorgu sırasında şüpheliye sistematik şiddet uygulaması veya gardiyanın mahkuma kötü muamele etmesi işkence suçunu oluşturur.
b. Mağdur
Suçun mağduru herkes olabilir. Ancak genellikle mağdur, kamu görevlisinin yetki alanı içinde bulunan, çoğu zaman özgürlüğü kısıtlanmış kişilerdir (gözaltındaki şüpheli, tutuklu, hükümlü vb.).
c. Hareket Unsuru
Fiil, mağdura yönelik;
-
Sistematik acı çektirme,
-
Fiziksel veya psikolojik zarar verme,
-
Onur kırıcı davranışlarda bulunma gibi şekillerde gerçekleşebilir.
Tek seferlik bir fiil işkence sayılmayabilir. Süreklilik, sistematiklik ve kasıt unsuru önemlidir.
d. Manevi Unsur (Kast)
İşkence suçu yalnızca doğrudan kastla işlenebilir. Failin mağdura acı çektirme amacı taşıması gerekir.
3. Cezai Yaptırımlar (TCK m.94–95)
a. TCK m.94 – Temel Ceza
-
İşkence suçunun basit halinde fail hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülür.
b. TCK m.95 – Netice Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence
Aşağıdaki durumlarda ceza artırılır:
-
Mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması: 5 yıldan 15 yıla kadar
-
Mağdurun duyularını yitirmesi, konuşma yetisinin bozulması, gebe kadına işkence: 8 yıldan 16 yıla kadar
-
Ölüm meydana gelirse: En az 12 yıl hapis cezası
c. İşkence ve Eziyet Arasındaki Fark
-
Eziyet (TCK m.96): Daha hafif, süreklilik arz etmeyen kötü muameledir.
-
İşkence: Sistematik ve ağırdır; kamu görevlisinin failliği aranır.
4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
a. Delil Yetersizliği ve Korku Ortamı
Mağdurlar çoğu zaman kamu görevlilerinden korktukları için şikayette bulunmazlar. Ayrıca işkencenin gizli ortamlarda yapılması, delil elde etmeyi güçleştirir.
b. Kovuşturma Engelleri
İşkence fiilleri çoğu zaman ast–üst ilişkisi içinde yapıldığından, faillerin korunması ve cezasızlık sorunu ortaya çıkar. Ayrıca bazı durumlarda soruşturmalarda tarafsızlık ilkesine riayet edilmediği görülmektedir.
c. Zamanaşımı Sorunu
İşkence suçları zamanla açığa çıkabildiğinden, zamanaşımı süresi mağdurlar için adalete erişimi zorlaştırabilir. Ancak son yıllarda Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla bu yönde olumlu gelişmeler yaşanmaktadır.
5. Uluslararası Hukuk Bağlamında İşkence
a. Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme (1984)
-
Türkiye 1988 yılında sözleşmeyi imzalamış, 1998’de Ek Protokolü kabul etmiştir.
-
Sözleşme, devletleri işkenceyi önlemek, failleri cezalandırmak ve mağdurları korumakla yükümlü kılar.
b. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) – m.3
“Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz.”
AİHM, Türkiye aleyhine açılmış birçok davada işkence yasağının ihlal edildiğine hükmetmiştir (örneğin Akkoç/Türkiye, Batı ve diğerleri/Türkiye kararları).
6. Örnek Olaylar ve Yargıtay Uygulaması
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/308 E. – 2020/113 K.
Sanığın, gözaltındaki kişiye sistematik şekilde fiziksel şiddet uygulaması "işkence" olarak değerlendirilmiştir. -
Anayasa Mahkemesi, B.E. Kararı (2016)
Mahkeme, gözaltındaki bir çocuğa yapılan kötü muamele nedeniyle “işkence yasağının ihlali”ne karar vermiştir.
7. İşkencenin Önlenmesine Yönelik Öneriler
-
Kolluk güçlerine insan hakları ve etik eğitimi verilmesi
-
Gözaltı işlemlerinin kamera ile kayda alınması
-
Bağımsız gözaltı izleme mekanizmalarının oluşturulması
-
Mağdurlar için etkin başvuru yolları ve koruma programları geliştirilmesi
-
Zamanaşımı sürelerinin yeniden düzenlenmesi
Sonuç
İşkence suçu, hem ceza hukuku hem de insan hakları hukuku açısından mutlak olarak yasaklanmış ağır bir suç tipidir. TCK’nın 94 ve 95. maddeleri bu suçu detaylı şekilde düzenlese de, uygulamada halen cezasızlık, delil yetersizliği, kolluk koruması gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Etkin bir ceza adalet sistemi için, işkence suçu ile mücadelede yalnızca cezai yaptırımlar değil, aynı zamanda önleyici politikalar, şeffaf denetim mekanizmaları ve toplumsal bilinçlendirme gibi araçlar da devreye sokulmalıdır. Aksi takdirde, işkence yasağı yalnızca kanunlarda kalan bir ilke olmaktan öteye gidemez.

