• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TEHLİKEYE SOKMA SUÇU

                   GENEL GÜVENLİĞİ KASTEN TEHLİKEYE SOKMA SUÇU

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının, "Genel Tehlike Yaratan Suçlar" başlıklı birinci bölümünün 170. Maddesinde düzenlenmiş bir suç tipidir. 

 

Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması

 

Madde 170- (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

 

a) Yangın çıkaran,

 

b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,

 

c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,

 

kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

 

TCK MADDE 170 GEREKÇESİ

 

Madde metninde, genel güvenliği kasten tehlikeye sokan fiiller, suç olarak tanımlanmıştır.

 

Maddenin birinci fıkrasında, bu suçu oluşturan seçimlik hareketler, yangın çıkarmak; bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak; silâhla ateş etmek veya izinsiz patlayıcı madde kullanmak, olarak belirlenmiştir. Ancak, bu fiiller dolayısıyla cezaya hükmedebilmek için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekir. Böylece, söz konusu suç, bir somut tehlike suçu olarak tanımlanmıştır.

 

Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir soyut tehlike suçu tanımına yer verilmiştir. Bu hükümde, yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fiiller dolayısıyla cezaya hükmedebilmek için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmemektedir.

 

Bu fiillerin işlenmesiyle bir zarar neticesinin meydana gelmesi hâlinde, meydana gelen zarara ve bu zararın meydana gelmesi açısından failin kast veya taksirine göre başka suçlar oluşacaktır. Örneğin, toplumda genel güvenliği tehlikeye sokan bir etki meydana getiren fiiller sonucunda bir veya birkaç kişi ölmüş veya yaralanmış ya da kişiler malvarlığı itibarıyla zarar görmüş olabilir. Bu gibi durumlarda, farklı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.

 

KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunda korunan hukuksal değer, toplumun huzur, güven ve emniyet içinde yaşama hakkıdır. Zira fail, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçuna yönelik, kanunda öngörülen seçimlik hareketleri gerçekleştirmek yoluyla, toplumun malvarlığı, yaşama hakkı, sağlığı gibi kanun koyucu tarafından korunması zorunlu olan haklarını ihlal etmektedir. 

 

SUÇUN MADDİ UNSURLARI

 

Fail

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunda fail herhangi bir kimse olabilmektedir. Fail, ayırt edici herhangi bir özelliğe sahip değildir. Bu sebepten, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu, özgü suçlardan değildir. Fail, kanunda belirtilmiş olan seçimlik hareketler yoluyla toplumun genel güvenliğini tehlikeye atan bir kimse olarak tanımlanmıştır. 

 

Mağdur

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun mağduru belli veya belirli kimseler değildir. Bu suçun mağduru toplumdur. Zira fail, gerçekleştirmiş olduğu hareketleri ile, belli veya belirli kimselerin sağlığıi hayatı, vücut bütünlüğü, malvarlığı hakkı gibi haklarına yönelmeyi hedeflemez. Bu sebepten bu suçun mağduru toplumdur. 

 

Fiil

 

Failin, kasten genel güvenliği tehlikeye sokma suçunu işlemiş sayılabilmesi için kanunda gerçekleştirilmesi gereken seçimlik hareketler tahdidi olarak sayılmıştır. Kanun maddesinin 1. Fıkrasına göre;

 

(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

 

a) Yangın çıkaran,

 

b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,

 

c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,

 

kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

 

Kanun maddesinin 1. Fıkrası somut tehlike suçu niteliğindedir. Seçimlik hareketler, yangın çıkarma, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olma, silahla ateş etme, patlayıcı madde kullanma olarak sayılmıştır. Ancak söz konusu seçimlik hareketleri gerçekleştiren failin, bu hareketleri kişilerin hayatını, sağılığını veya malvarlığını tehlikeye sokacak biçimde gerçekleştirmiş olması veya söz konusu tehlike gerçekleşmemiş olsa dahi; kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda bu hareketleri gerçekleştirmiş olma şartı aranmaktadır. 

 

Kanun maddesinin 2. Fıkrasında ise;

 

(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

 

Seçimlik hareketler, yangın,  bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak şeklinde sayılmıştır. 2. Fıkra soyut tehlike suçudur. 

 

SUÇUN MANEVİ UNSURU

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun manevi unsuru, suçun adından da anlaşılacağı üzere kasttır. Bu suç taksirle işlenemez. Doğrudan kast veya olası kast ile işlenmesi mümkündür. 

 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

 

Teşebbüs

 

Teşebbüs, failin suça elverişli icra hareketlerine başlayıp da, elinde olmayan sebeplerle söz konusu hareketleri tamamlayamaması halinde gündeme gelir. Failin teşebbüsten dolayı cezalandırılabilmesi için işlemiş olduğu suçun manevi unsurunun kast olması gerekmektedir. Taksirle işlenen suçlara teşebbüs mümkün değildir. Teşebbüs aşamasında kalan suçlardan dolayı faile tam ceza verilmez. Fail, teşebbüsten sorumlu olur. Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçuna teşebbüs mümkündür. 

 

İştirak

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçuna iştirak mümkündür. İştirak, tam bir fikir ve eylem birliği içinde birden fazla kişinin, bir suçu işlemek amacıyla bir araya gelmesi halidir. Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunu işlemek için bir araya gelen şerikleri hepsi fail olarak isimlendirilir. Zira fail, herhangi bir özellik göstermediğinde ve söz konusu suç, özgü suçlardan sayılmadığından, şeriklerin de belli kişilerden olması yani özellikli bir durum göstermesi şartı aranmamaktadır. 

 

İçtima

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun madde gerekçesi incelendiğinde görülecektir ki; failin işlemiş olduğu bahse konu suç sebebiyle oluşan netice, kasten adam öldürme, kasten adam yaralama gibi suçların oluşmasına da sebep olmuşsa; fikri neviden içtima hükümleri uygulama alanı bulur.

 

GÖREVLİ MAHKEME

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme, asliye ceza mahkemeleridir. 

 

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re'sen yapılmaktadır. Bahse konu suç, takibi şikayete bağlı suçlardan değildir. Savcılığa, kolluğa veya jandarmaya gelen ihbar veya şikayetler, savcılık tarafından re'sen değerlendirilir. Dikkat edilmesi gereken husus; bu suçla ilgili şikayetler, ihbar niteliğinde kabul edilir. Söz konusu şikayetler için, şikayetten vazgeçme kurumu işletilemez. 

 

UZLAŞMA

 

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu, uzlaşma kapsamında yer alan suçlardan değildir. 

 

YARGITAY KARARLARI

 

YARGITAY 8. Ceza  Dairesi 

2017/23901 E. 

2018/198 K. 

Tarih: 11.01.2018

 

Bozma öncesi kurulan hükümde toplam cezanın 6000 TL adli para cezası olduğu, bu haliyle bozma sonrası kurulan hükümde sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının ihlal edilmemiş olduğu anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

 

Sanık hakkında hüküm kurulurken, uygulanan kanun maddesi olarak 170. maddesinin ının (a) ve (c) bentlerinin gösterilmesi gerekirken (c) bendi yerine (b) bendi ile hüküm kurulmuş ise de, bu husus sonuç cezaya etki etmediğinden yerinde düzeltilmesi olanaklı maddi yazım hatası kabul edilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

 

Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafinin, sanığın savunma hakkının kısıtlandığına ve lehe hükümlerin uygulanmamasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün ONANMASINA, 11.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

YARGITAY 4. Ceza Dairesi 

2016/6040 E.   

2018/290 K. 

Tarih: 09.01.2018

 

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

 

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

 

Ancak;

 

1-Sanığın, arazi anlaşmazlığı nedeniyle tüfeği mağdurlara doğrultması ve ayrıca havaya doğru ateş etmesi eylemlerinden ötürü TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükmü uyarınca en ağır cezayı gerektiren silahla tehdit suçundan hükümlülük kararı verilmesi gerekirken, ayrıca TCK’nın 170/1-c maddesindeki genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması,

 

2-Yaşı küçüklüğü nedeniyle dosyası tefrik edilen …‘ın soruşturma dosyası ve açılmışsa dava dosyasının örneği getirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,

 

3-Tehdit suçu yönünden, dosya kapsamına göre taraflar arasında önceye dayalı arazi anlaşmazlığı olduğunun anlaşılması ve sanığın savunmasında, mağdurların kendi evine doğru ateş etmeleri nedeniyle karşılık olarak ateş ettiğini belirtmesi karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak TCK’nın 29. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,

 

4-Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 günü, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

 

Bozmayı gerektirmiş ve sanık (Yado oğlu) …‘un temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com