• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI BOŞANMA DAVA DİLEKÇESİ-2

                      GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

                          SAHABİYE MAH. TEOMAN SOK. AVUKATLAR

                             İŞ HANI BİNA NO:9 KAT:5 DAİRE NO:501

                                            KOCASİNAN/KAYSERİ

 

 

 

 

                                      ADANA AİLE MAHKEMESİNE

 

DAVACI                                            :

 

VEKİLİ                                              : Av. Gizem Gül UZUN

                                                                         

DAVALI                                             :

 

KONU                                                 : TMK M.166 gereği evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle çekişmeli boşanma davası talepli dilekçemizden ibarettir.

 

AÇIKLAMALAR                              :

 

Müvekkil ile davalı 01/02/2003 tarihinde görücü usulü olarak evlenmişlerdir. Tarafımızca işbu boşanma davasının açıldığı tarihe kadar olan süreçte taraflar halihazırda 23 yıllık evlidirler. Tarafların  26.10.2005 doğumlu Ümran ***** ve  2.12.2007 doğumlu Enescan ********** isimli iki müşterek çocuğu bulunmaktadır.

 

DAVALI, AİLE BİRLİĞİNDEN KAYNAKLANAN EKONOMİK YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMEKTEDİR. BU SEBEPLE MÜVEKKİL, UZUN YILLAR BOYUNCA EVLERE TEMİZLİĞE GİTMEK ZORUNDA KALMIŞTIR. SONRASINDA İSE MÜVEKKİL, BUTİK İŞLETMİŞTİR.

 

 Müvekkil, evlilik birliği süreci boyunca davalı tarafın evlilikten kaynaklanan ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle çalışmak durumunda kalmıştır. Öyle ki müvekkil yıllarca evlere temizliğe gitmiş, ev ekonomisini aldığı cüzi miktardaki temizlik ücreti ile döndürmeye çalışmıştır. Müvekkilin bir süredir kendisine ait giyim ürünleri sipariş ederek sattığı bir giyim butiği bulunmaktadır. Davalı, ******** restoran isimli iş yerinde garson olarak çalışmakta olup müvekkilin tam olarak bilgi sahibi olmasa da asgari ücretin üzerinde ücret aldığını tahmin ettiği bir işi bulunmaktadır. Zira, müvekkilin davalıya yönelttiği davalının  aldığı ücret ve sahip olduğu birikim hakkındaki sorularına davalı; "ne yapacaksın sanane" şeklinde karşılık vermektedir. Davalı, evlilik birliği süreci içinde ekonomik yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Şöyle ki;

 

DAVALI, EVLİLİK SÜRESİNCE SADECE ELEKTRİK, SU FATURASI GİBİ CÜZİ MİKTARDAKİ GİDERLERE KATILMIŞTIR. EV EŞYALARI, ÇOCUKLARIN EĞİTİM MASRAFLARI, GİYİM, SERVİS ÜCRETİ GİBİ DİĞER TÜM GİDERLERE MÜVEKKİL KATLANMIŞTIR. TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARINDAN ENESCAN *******, DAVALIDAN MADDİ DESTEK GÖREMEDİĞİNDEN LİSE EĞİTİMİNİ AÇIKTAN SÜRDÜRMEK VE ERKEN YAŞTA İŞ HAYATINA ADIM ATMAK ZORUNDA KALMIŞTIR.

 

Davalı evlilik süreci boyunca arada bir olarak sadece elektrik, su faturası gibi cüzi miktarda sayılabilecek harcamalarda bulunmuştur. Müvekkil, davalıya çocukların ihtiyaçlarından bahsettiğinde davalı; "ne gerek var" demekle yetinmiştir. Davalı, müvekkilin ve müşterek çocukların ihtiyaçlarını görmezden gelmiştir. Bu sebeple halı, perde, çocuklara ait odanın eşyalarının alınması, yiyecek alışverişi, çocukların kıyafet alışverişi, tablet gibi elektronik eşyaların ve çocukların eğitim masrafları gibi birçok gider müvekkil tarafından karşılanmıştır. Müvekkilin davalıya yönelttiği davalının  aldığı ücret ve sahip olduğu birikim hakkındaki sorularına davalı; "ne yapacaksın sanane" şeklinde karşılık vermiştir. Müvekkil tek başına aile birliğinin ekonomik giderlerine katlanmış, ekonomik gücü oranında karşılamaya çalışmıştır. Ancak tek başına yeterli olamamıştır. Öyle ki tarafların müşterek çocuklarından Enescan ******, babasından yeterli maddi desteği göremediğinden ve  annesine destek olmak amacıyla eğitim hayatını açıktan okuyarak sürdürmek ve çalışma hayatına yönelmek zorunda kalmıştır. Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere davalının aile birliğinden kaynaklanan ekonomik yükümlülüğünü ihlali o denli ağır bir boyuta ulaşmıştır ki, müşterek çocuk eğitim hayatından vazgeçmek zorunda kalmıştır.

 

Müvekkil, davalıya "neden ne kadar kazandığını söylemiyorsun, neden bana ve çocuklara harcama yapmıyorsun" diye sorduğunda ise davalı müvekkile; "sen çalışıyorsun, sen harca" demekle yetinmiştir. 

 

A. Haklar ve yükümlülükler

I. Genel olarak

Madde 185- Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.

Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve

gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.

Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar

 

II. Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma

Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.

Birliği eşler beraberce yönetirler.

Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. 

 

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1251 E.  ,  2021/3012 K.

 

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin kadının temel ihtiyaçlarını gidermediği, ev giderlerini karşılamayarak kadına ekonomik şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 

 

4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılma ve elbirliği ile çocukların bakımı, eğitim ve gözetimine katılma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak davalı, yükümlülüğünü ağır şekilde ihmal etmiştir. Müvekkile ve müşterek çocuklara ekonomik şiddet uygulamıştır. Yargıtay'ın da ekonomik şiddet uygulayan ve ekonomik yükümlülüğünü ihlal eden eşi kusurlu bulan ve bu sebeple eşlerin boşanmasına hükmedilmesi gerektiğine ilişkin birçok kararı bulunmaktadır. Yargıtaya göre eşlerin müşterek eve bakmaması, ev ile ilgilenmemesi, evin ihtiyaçlarını karşılamaması ekonomik şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilmektedir.

 

MÜVEKKİL, KIZININ SERVİS ÜCRETİNİ DAHİ KENDİSİ KARŞILAMIŞTIR. DAVALI, BİR BABA OLARAK ÇOCUKLARIN HİÇBİR GİDERİNE KATKIDA BULUNMAMIŞTIR. 

 

Müvekkil çocuklarına hem anne hem baba olmuştur. Müvekkil çocuklarının daha iyi okullarda okumasını istemiş, bu sebeple yeni eğitim öğretim yılının başlayacağı kayıt zamanı sıralarında iyi okul araştırmasına girişmiştir. Fakat kızının ilgili okula gidebilmesi için servisle ulaşım sağlaması gerektiğinde davalı müvekkile; "ne gerek var, buradaki okula yazdırsaydın" demiştir. Müvekkil, kızının servis ücretini bizatihi kendisi karşılamıştır. 

 

Davalı, müşterek çocukların ayakkabı gibi zorunlu giyim ihtiyaçlarını dahi sürekli söylemeyi adet edindiği, "ne gerek var" cümlesiyle karşılamayı reddetmiştir. 

 

DAVALI BAĞIMLILIK DÜZEYİNDE SIK ŞEKİLDE ALKOL KULLANMIŞTIR. DAVALI, KAZANCINI ALKOLE VERMEKTE, EĞLENCE MEKANLARINDA HARCAMIŞTIR. DAVALI, PAVYON TARZI, KADINLARLA EĞLENİLEN MEKANLARI SEÇMİŞTİR.

 

Davalı almış olduğu ücreti alkol ve eğlence mekanlarında harcamıştır. Davalı, bağımlılık düzeyinde çok sık şekilde alkol almıştır. Davalı, işten çıktığında arkadaşları ile gece vakti eğlence mekanlarında gezmiştir. Öyle ki bu sırada bazen müvekkili de aramakta, arkadaşlarının yanında müvekkil ile sarhoş ve hoş olmayan şekilde konuşmuştur. Davalı, müvekkili arayıp; "sen evdesin ama bak ben neredeyim, eğleniyorum" şeklinde cümleler kurmuştur.  Müvekkil, davalıya "arkadaşların yanındayken beni arama, benimle böyle konuşma" diye sık sık tepki göstermek durumunda kalmıştır. Davalı, eğlence mekanlarından müvekkili ararken, müvekkil sık sık kadın sesleri duymuş, bu kadınların kim olduğunu davalıya sormuş ancak davalı, kadınların sesinin yan masadan geldiğini söylemiştir. Davalı eğlenmek için, kadınların masaya oturarak müşterilerin eğlenmesini sağlayacak şekilde, pavyon tarzı yerleri seçmektedir. Davalının güven sarsıcı davranışlarının da olduğu aşikardır.

 

DAVALI, TABİRİ CAİZSE ZİLZURNA SARHOŞ OLARAK EVİN YOLUNU BULAMAYACAK KADAR ÇOK ALKOL ALMIŞ VE EVİNİ TAKSİCİYE TARİF ETMEKTE DAHİ ZORLANMIŞTIR.

 

Davalı, gece geç saatlerde alkollü şekilde taksiyle evin yakınlarına gelmiştir. Tarafların müşterek çocuklarından oğulları Enescan ******* haftanın iki günü gece birde iş yerinden çıkmaktadır. İşvereni, tarafların müşterek çocuğunu eve bırakmıştır. Müşterek çocuk, yine iş yerinden çıkarak eve geldiği gece saatlerinde evin yakınlarında dörtlülerini yakmış vaziyette duran bir taksi fark etmiştir. Taksinin yanına gittiğinde içinde babasının sarhoş bir vaziyette bulunduğunu, taksicinin babasına dönerek; "şu ev mi" diye sorduğunu, babasının da, "orası olması lazım" diyerek yanıt verdiğini görmüştür. Müşterek çocuk taksiciye "tamam dayı, o benim babam" demiş ve davalının koluna girerek eve çıkarmıştır.

 

DAVALI, GECE GEÇ SAATLERDE EVE GELMEKTE VE MÜVEKKİL İLE ÇOCUKLARININ UYUMASINA MÜSADE ETMEYİP, KALKMALARINI İSTEMEKTEDİR.

 

Yukarıda izah ettiğimiz üzere davalı, bağımlılık düzeyinde olacak şekilde her gün alkol almıştır. Kazancını alkol ve eğlence mekanları için harcamıştır. Bu sebeple sık sık gece üç, dört gibi eve gelmekte; müvekkile ve müşterek çocuklara; "ben eve geliyorum, beni neden karşılamıyorsunuz, neden yatıyorsunuz, kalkın." şeklinde cümleler kurarak bağırmıştır. Müvekkil ve çocukları artık korkudan uyuyamaz hale gelmiş, ertesi gün gidilecek işleri ve okulları olsa dahi davalıyı beklemek zorunda kalmışlardır. 

 

Davalı alkollü şekilde, tabiri caizse zilzurna sarhoş olarak eve geldiğinde müvekkilin ve müşterek çocukların uyumuş olduğunu görse bile onları uyandırmak için başlarında gidip gelmiştir. Alkolün verdiği etkiyle, davalı çoğunlukla müvekkile çatar, "sen benimle ilgilenmiyorsun, sen kadın değilsin." şeklindeki cümleleri ile müvekkili çocukları önünde sık sık aşağılamıştır.

 

DAVALI, ÇOCUKLARININ ÖNÜNDE SÜREKLİ OLARAK MÜVEKKİLİ AŞAĞILAMIŞTIR. MÜVEKKİL İSE DAVALIYI ALTTAN ALMIŞTIR. DAVALI ALKOLLÜ ŞEKİLDE EVE GELDİĞİNDE MÜVEKKİLİN ÜZERİNE YÜRÜMÜŞ, YASTIĞI MÜVEKKİLE FIRLATMIŞTIR. DAVALI, BU DURUMA TEPKİ GÖSTEREN OĞLUNU İSE DARP ETMİŞTİR.

 

İşbu boşanma davasını açtığımız tarihten yaklaşık iki ay önce davalı yine gece iki buçuk, üç sıralarında sarhoş bir şekilde eve gelmiş, müvekkili ve çocuklarını bağırarak uyandırmaya çalışmıştır. Müvekkil ve çocuklar, gecenin bir yarısı korkudan sıçrayarak uykularından uyanmışlardır. Davalı, yine müvekkile karşı; "benimle ilgilenmiyorsun, sen kadın değilsin, şu haline bak, üstündeki pijamaya bak." şeklindeki bilindik cümlelerini tekrarlamış; müvekkil de her zaman ki gibi "tamam Hıdır, yat Hıdır" diyerek alttan almaya çalışmıştır. Ancak davalı, bunun üzerine daha da öfkelenmiş ve etraftaki yastıklardan bir tanesi alarak yakın mesafeden hızlıca müvekkile fırlatmıştır. Yastık, müvekkilin burnuna gelmiş ve müvekkil hem olayın verdiği şaşkınlık ve tükenmişlikle hem de acıyla çığlık atmıştır. Bunun üzere tarafların oğlu Enescan *********, bir erkek evlat olarak annesine düşkünlüğüyle babasına tepki göstermiş ve onu annesinin üzerine yürürken ittirmiştir. Bunun üzerine davalı, tepkisini oğluna yöneltmiş ve oğlunu tekme tokat dövmüştür. Kavganın sesleri üzerine oturdukları aile apartmanın en alt katında ikamet eden davalının erkek kardeşi, davalı ile yeğenini ayırmaya gelmiştir. Tarafların oğlu, ağlayarak yakınlarda bulunan anneannesi, dedesi ve dayısının yaşadığı eve gitmiştir. Gece vakti müvekkil, başına bir şey gelmesin diye sokaklarda oğluna yetişmek zorunda kalmıştır. Fakat davalı, bu durumdan bile müvekkili sorumlu tutmuş ve müvekkili, oğullarını kendisine karşı doldurduğundan bahisle suçlamıştır. 

 

Davalı, sık sık alkollü şekilde müvekkilin üzerine yürümüş ve  müvekkile el kaldırmıştır. Müvekkil ve müşterek çocuklar ne yazık ki davalı tarafından sürekli darp edilmişlerdir.

 

MÜVEKKİL, DAVALININ ALKOLÜ BIRAKMASI, TEDAVİ OLMASI YÖNÜNDE SIK SIK ONU TEŞVİK ETMİŞTİR. BU UĞURDA TEDAVİ MASRAFLARINI BİLE ÜSTLENEBİLECEĞİNİ BELİRTMESİNE RAĞMEN DAVALIYI BİR TÜRLÜ İKNA EDEMEMİŞTİR. DAVALI, ALKOL ŞİŞELERİNİ BANYO, KANEPE ALTI GİBİ YERLERDE SAKLAMIŞTIR. 

 

Müvekkil, davalıya alkolü bırakması, tedavi olması, gerekirse tedavi masraflarını kendisinin üstlenebileceği yönünde tekliflerde bulunmuştur. Müvekkil, 23 yıldır evliliğini bu koşullarda sürdürmeye çalışacak kadar iyi niyetli ve fedakar bir eştir. Müvekkil, çocuklarının yine de baba gölgesinden mahrum kalmaması ve bir gün eşinin düzeleceğine dair umut içinde bulunması sebebiyle evliliğini sürdürmek için tek taraflı olarak çaba sarf etmiştir. Davalı, dönem dönem artık alkol kullanmayacağını söylese de alkol şişelerini evin banyo, kanepe altı gibi çeşitli yerlerine saklayarak alkol kullanımına devam etmiştir. Müvekkil, ergenlik çağında olan ve erkek olduğundan dolayı kendisinden ziyade babasını rol model olarak benimsemesi muhtemel olan oğlunun da bir gün alkol alışkanlığı kazanma ihtimalinden korkmuştur. Bu sebepten müvekkil, davalıyı evde alkol içmemesi, alkol şişelerini evde bulundurmaması gerektiğine yönelik sık sık uyarmış; ancak sonuç alamamıştır. 

 

Davalının son yıllarda alkol kullanımı daha da artmış ve artık davalı, alkol şişelerini saklama gereği dahi duymamaya başlamıştır. Davalının alkol kullanım sıklığı arttıkça da şiddet ve hakaretlerinin dozu iyice artmıştır. Artık müvekkil, kendisini ve çocuklarını koruyabilmek adına, davalı ile yataklarını ayırmak ve çocuklarıyla birlikte odanın kapısını kilitleyerek uyumak zorunda kalmıştır. Sayın Mahkemenizden davalının alkol bağımlılığına yönelik olarak tıbbi rapor düzenlenmesine ilişkin karar verilmesini talep ederiz.

 

YARGITAYIN, ALKOL KULLANAN VE BİRLİK GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEYEN, EŞİNE ŞİDDET UYGULAYAN VE HAKARET EDEN KOCANIN KUSURUNUN AĞIRLIĞI VE BU SEBEPTEN BOŞANMAYA HÜKMEDİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN BİRÇOK  KARARI BULUNMAKTADIR.

 

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2019/2-524

K. 2022/1272

T. 11.10.2022

 

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı erkeğin, sürekli alkol kullanmak suretiyle tartışma çıkardığı, eşine birçok kez fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret edip, aşağıladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı-karşı davalı kadının da, eşini aşağıladığı ve ona sürekli hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen bu kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat (TMK m. 174/2) talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir,…” gerekçesiyle karar, 2. bentte gösterilen sebeplerle bozulmuş, diğer yönlerden ise onanmıştır.

...

...

...

...

Hâl böyle olunca sürekli alkol kullanmak suretiyle tartışma çıkaran, böyle anlarda evdeki eşyaları kırıp döken, eşine hakaret edip aşağılayan, birlik görevlerini yerine getirmeyen erkek karşısında, eşine hakaret edip aşağılayan kadının kusur derecelerinin yoğunluğu kıyaslandığında, olayların oluş şekilleri, yer, zaman ve mekânları dikkate alındığında eşlerin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarından söz etme imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla Özel Daire ve Mahkemenin kabulünde olan tüm kusurlu davranışlar ve gerçekleşen olaylara göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.

 

MÜVEKKİL, DAVALIDAN HEM KORKMUŞ HEM DE ARTIK ALKOL KOKUSUNA TAHAMMÜL EDEMEMEMİŞTİR. BUNDAN DOLAYI MÜVEKKİL, DAVALIDAN AYRI ŞEKİLDE ÇOCUKLARI İLE BİRLİKTE  KAPISINI KİTLEYEREK AYRI ODADA YATMIŞTIR.

 

Davalı, müvekkilin yatağı ayırmasına kızmış, "neden benimle aynı yatakta yatmıyorsun" diyerek sitem etmiştir. Ancak davalının alkol kullanan biri olarak fark etmediği bir husus vardır ki, alkol kötü kokmaktadır. Müvekkil, alkol alışkanlığına sahip olmadığından davalının kokusundan tiksinmiş ve rahatsız olmuştur. Davalı, alkollüyken sık sık müvekkilin yatak odasına gelmesi ve kendisiyle cinsel birliktelik yaşaması konusunda müvekkili zorlamıştır. Müvekkil ise davalının bağırıp çağırmasından, kırıp dökmesinden, eşyalara zarar vermesinden ve kendisi ile çocuklara şiddet uygulamasından korktuğundan, birçok kez ağlayarak davalı ile cinsel birliktelik yaşamıştır. 

 

DAVALI, MÜVEKKİLİ DEFALARCA ORTAK KONUTU TERKE ZORLAMIŞTIR. DAVALI, MÜVEKKİLE, "AL ÇOCUKLARINI BABANIN EVİNE GİT, KAPI ORADA" DİYEREK KAPIYI GÖSTERMİŞTİR.

 

Davalı, alkollü iken çıkan tartışmada sık olarak müvekkili; "al çocuklarını git, kapı orada" diyerek evden kovmuştur. Müvekkil ise aile apartmanında oturduklarından ve üstte kayın validesi olduğundan dolayı; "gece vakti biz evden nereye çıkacağız, sen yukarı annenlere git, bu gece orada kal." diyerek davalıyı sakinleştirmeye çalışmıştır. Müvekkil, durumu kayın validesine anlattığında ise kayınvalidesi; "sen çalışıyorsun, oğlumla ilgilenmiyorsun. O da o yüzden içiyor." diyerek oğlunun kusurunu kapatmaya çalışmakla yetinmiştir. Müvekkil, tüm bu olanlar sebebiyle çaresiz durumda kalmıştır. Müvekkil çalışıp aile ekonomisine katkı mı sağlasın yoksa sarhoş olan kocasını mı idare etsin, adeta şaşırmış durumdadır. 

 

DAVALI, MÜVEKKİLİN GİYİMİNE KARIŞMIŞ, ONU "SEN KADIN MISIN, BU NE BİÇİM PİJAMA" DİYEREK AŞAĞILAMIŞTIR.  

 

Sayın Mahkemenizin de kanaatinde olacağı üzere evlilik birliğindeki erkek ve kadınlar birbirlerinin eşleridirler, birbirlerinin anne ve babaları değildir. Hiçbir eş, evlilikte ebeveyn rolünü üstlenmek zorunda değildir. Müvekkil, annelik vazifesini yalnızca iki çocuğuna karşı yerine getirmekle mükelleftir. Müvekkilin davalıya karşı sadece eş olma vazifesi bulunmaktadır. Ancak müvekkil buna rağmen evlilikleri boyunca davalıyı adeta bir çocuk gibi alttan almış, hatalarını hoş görmüştür. Müvekkil davalı tarafından sık sık aşağılanmış, giydiği pijama sebebiyle bile davalıdan "bu ne biçim pijama, bundan başka giyecek bir kıyafetin yok mu, sen kadın mısın" şeklinde küçük düşürücü sözler işitmiştir. Ancak müvekkilin pijamasına laf eden davalı, bir kerecik bile olsa eşine güzel bir gecelik hediye alıp gelmeyi akıl edememiştir. 

 

DAVALI, MÜŞTEREK ÇOCUKLARA DA İLGİSİZ DAVRANMIŞTIR. ONLARLA KİŞİSEL BİR BAĞ KURMAK, İLETİŞİM KURMAK GİBİ BİR DAVRANIŞ SERGİLEMEMİŞTİR. ÇOCUKLAR BABA SEVGİSİ VE DESTEĞİNDEN YOKSUNDUR. BU SEBEPTEN ÇOCUKLAR BABA ÖZLEMİ İÇİNDE BULUNMAKTA, AKRANLARININ BABALARIYLA OLAN İLİŞKİLERİ İLE KENDİ BABALARINI KIYASLAMAKTADIRLAR. BU DURUM ÇOCUKLARDA ÜZÜNTÜYE SEBEP OLMAKTADIR. TARAFLARIN BOŞANMASI ÇOCUKLAR TARAFINDAN DA DESTEKLENMEKTEDİR.

 

Davalı, alkol almadığı zamanlarda dahi ne müvekkille ne de çocukları ile ilgilenmemiştir. Müvekkil, özellikle erkek çocuğu olması sebebiyle oğlunun babasıyla ilişki kurmasını umut etmiştir. Ancak davalı, eve geç saatlerde gelmekte, dışarıda arkadaşları ile çocuklarıyla olduğundan çok daha fazla vakit geçirmektedir. Müşterek çocuklar da davalının ilgisiz tavırlarının fakrındalar ve müvekkille yaptıkları sohbetlerde; "arkadaşlarımızın babaları onları okula bırakmaya geliyor. Arkadaşlarımız babalarıyla sohbet ediyor, şakalaşabiliyorlar. Keşke bizim de babamız böyle olsaydı." diyerek müvekkile baba özlemlerinden bahsetmişlerdir. Müvekkil, hayattayken sanki ölmüş gibi çocuklarına kendi yokluğunu yaşatan davalıya karşı artık sevgi duygusunu yitirmiştir. Müvekkil, 23 yıl boyunca kendi duygularını hiçe sayarak davalıyla evliliğini yürütse de çocuklarının üzüntüsü ve oğlunun; "sen artık babamdan boşanıp bizimle ayrı bir hayat kurmazsan, ben bu evi kendi başıma terk ederim." sözlerinin etkisiyle artık evlilik birliğinin devamına olan inancını kaybetmiştir. Zira bu evlilik birliğinin sürmesi, müvekkilin canından çok sevdiği çocuklarının psikolojisi ve ders başarılarına zarar verir hale gelmiştir. 

 

Davalının şiddeti yıllardır süregelmektedir. Tarafların müşterek çocukları Enescan ********, ilkokul üçüncü sınıfta iken müvekkil oğluna tablet almıştır. Davalı, haftasonu sabah sekiz gibi eve geldiğinde oğullarının tablet ile oynadığını görmüş, bu duruma anlamsızca sinirlenmiş ve tableti duvara fırlatarak kırmıştır. Tarafların müşterek çocuğu çok korkmuştur. Okula gidip çarpım tablosundan sözlü olduğunda birleri dahi okuyamamış, adeta tutukluk geçirmiştir. Bunun üzerine müvekkilin oğlunun öğretmeni müvekkili aramış ve evde bir problem olup olmadığını sormuştur. Müvekkilin çocuğunun yaşadığı üzüntünün yanında, tableti taksitlerle alan müvekkil, henüz ilk taksitini ödemiş, kalan taksitleri ise artık var olmayan bir tablet sebebiyle ödemek zorunda kalmıştır. 

 

DAVALI, MESAİ SAATLERİ DAHA UYGUN OLAN BİR İŞ SEÇEBİLECEĞİ HALDE AİLESİYLE OLMAYI TERCİH ETMEDİĞİNDEN YOĞUN İŞ TEMPOSUNA SAHİP İŞ YERİNDE ÇALIŞMAYI SÜRDÜRMÜŞTÜR.

 

Davalı, yoğun iş temposuna sahip bir restoranda çalışmaktadır. Davalının gece geç saatlere kadar çalıştığı yetmezmiş gibi iş çıkışında da arkadaşları ile eğlence mekanlarında eğlenmeye gitmektedir. Müvekkil, bir eş olarak davalıya, ailece daha fazla vakit geçirebilmek amacıyla, daha az yoğunlukta bir iş yeri seçmesi, Adana'da birçok kebapçı ve yemek dükkanı bulunduğunu söylemesine rağmen davalı; "benim iş yerim burası, ben başka yerde çalışamam" diyerek konuyu kestirip atmış ve ailesiyle vakit geçirmek konusunda herhangi bir çaba içinde olmamıştır.

 

MÜVEKKİL, BİRÇOK KEZ DAVALININ TEHDİTLERİNE MARUZ KALMIŞ VE KORKUTMANIN ETKİSİ İLE BU EVLİLİĞİ SÜRDÜRMEK DURUMUNDA KALMIŞTIR.

 

Evlilik birliği süreci içinde müvekkil, hem anne hem de baba olmuş, davalının rollerini de kendi üzerine almıştır. Müvekkil, davalıya boşanmayı teklif etmiş, medeni şekilde bitirelim demiştir. Ancak davalı, müvekkile, "eğer benden boşanırsan senin nefesini keserim" diyerek tehditler savurmuştur. Bunun üzerine müvekkil, 01/10/2023 tarihinde kendisinin ve çocuklarının bu evlilik sebebiyle daha fazla zarar görmemesi adına aile konutunu terk etmek durumunda kalmıştır. Müvekkil ivedilikle çocukları ile birlikte yaşayabileceği bir ev kiralamıştır. 

 

Davalı aleyhinde kasten yaralama, tehdit, şantaj, çocuğa karşı kötü muamele suçlarından suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tutarız.

 

HUKUKİ NEDENLER                      : 4721 sayılı TMK, 6100 sayılı HMK ve yasal sair tüm mevzuat

 

HUKUKİ DELİLLER                        : 

 

Sosyal ve ekonomik durum araştırması

Alkol bağımlılığına ilişkin tıbbi rapor

Müvekkil ile davalı arasındaki SMS, whatsapp yazışmaları 

Ses kaydı ve görüntü kayıtları

Tanık beyanları (tanıklarımızın isim, soy isim ve adresleri daha sonra Sayın Mahkemenize bildirilecektir.)

(tanıklarımız, davalının alkol bağımlılığı, şiddet davranışları, birlik yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve müşterek çocuklara yönelik ilgisizliği ile ilgili hususlarda bilgi sahibidirler.)

Fatura ve dekontlar

Bilirkişi

Uzman görüşü

Keşif, yemin ve yasal sair her türlü delil

Davalının delil sunmasına karşı, karşı delil sunma hakkımızı saklı tutarız.

 

SONUÇ VE İSTEM                           :

 

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re'sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle,

 

Öncelikle tarafımızca açılan davanın kabul edilerek tarafların TMK m.166 uyarınca "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" nedeniyle boşanmasına karar verilmesini,

 

Taraflara ait 26.10.2005 doğumlu Ümran ******* ve  2.12.2007 doğumlu Enescan ******* isimli iki müşterek çocuğunun yargılama sırasında geçici ve yargılama sonunda kalıcı velayetlerinin müvekkile verilmesine karar verilmesini,

 

Müşterek çocukların her ikisinin de davalı ile yalnızca kişisel ilişki tesisine karar verilmesine karar verilmesini,

 

Müvekkil lehine 2.000.000,00 TL maddi ve 2.000.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 4.000.000,00 TL tutarında tazminata hükmedilmesini,

 

Müşterek çocukların her biri için ayrı ayrı olacak şekilde aylık 3.000,00 TL tutarında tedbir nafakasına, boşanmanın gerçekleşmesi halinde müşterek çocukların her biri için bağlanan tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini,

 

Yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini,

 

Saygılarımla vekaleten Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederim. 16.10.2023

 

                                   

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                        DAVACI VEKİLİ

                                                                                           Av. Gizem Gül UZUN

 

 

 

 

 

                              

                                                                                        

 

  

 

 

 

 

 

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com