• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

Çekişmeli Boşanma Davasına Cevap Dilekçesi Örneği

GİZEM UZUN HUKUK VE DANIŞMANLIK BÜROSU

SAHABİYE MAH.TEOMAN SOK.AVUKATLAR

İŞ HANI BİNA NO:9 KAT:5 DAİRE NO:501

KOCASİNAN/KAYSERİ

 

AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA 

******* ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO  : 2023/*** E.

 

DAVACI : F**** E****** S****

 

DAVALI : Y**** S****

 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül Uzun

 

KONU : Dava dilekçesine karşı cevap dilekçemizin ibrazı hk.

 

AÇIKLAMALAR :

 

 

Tarafımızca İstanbul 9.Aile Mahkemesi 2023/*** E. Sayılı dosya ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından kaynaklı boşanma davası **.**.20** tarihinde açılmıştır. Sayın Mahkemeniz dosyasında görülen dava ise açmış olduğumuz boşanma davasından tam bir gün önce yani **.**.20** tarihinde açılmıştır. Öncelikle davacı kadının açmış olduğu haksız davanın reddini, karşı davamızın kabulünü talep etmekle birlikte; Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise dosyaların birleştirilmesini talep ederiz.

 

1-DAVACI, MÜVEKKİLİMİZİN HER SÖYLEDİĞİNİ ÇARPITARAK SAYIN MAHKEMENİZE YANLIŞ BİR ŞEKİLDE LANSE EDEREK YARGILAMA İÇERİSİNDE HAKSIZ MENFAAT ELDE ETMEYE ÇALIŞMAKTADIR.

 

Davacı, davalının kendisinin ve ailesinin karakterinin çözümlenmemesi için evliliği aceleye getirdiğini iddia etmişse de bu iddia asılsız ve mesnetsizdir. Şöyle ki;

 

Müvekkilimiz ile davacının sözü gerçekleşmeden önce müvekkilimiz, davacıyı görücü usulü olarak istemeye gitmiştir. İsteme töreninde davacı, müvekkilimize ''Benim sevgilim var. Onu unutmadan evlenemem.'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkilimiz de bu durumu anlayış çerçevesinde karşılamış ve saygı göstermiştir. Ardından da durumu kabul etmiştir. İsteme töreninde davacının ailesi ilk başta evliliğe olumlu yaklaşmamıştır. Bu konuşmaların üzerine aradan bir hafta geçtikten sonra davacının ailesi tarafların nişanlanmasına ani bir şekilde rıza göstermiştir. Kanaatimizce davacının ve davacının ailesinin fikrinin aniden değişmesinin sebebi müvekkilimizin maddi durumunun davacının diğer talibine göre iyi olduğunun düşünülmesidir. Zira davacı ve davacının ailesi maddiyata düşkün kişilik yapısına sahiptir. Davacının da ailesi rıza gösterince ve müvekkilimiz de evlilik yaşı geldiği için yuva kurmak isteyince taraflar **.**.20** tarihinde nişanlanmışlardır. Tarafların nikah akdi ise **.**.20** tarihinde gerçekleşmiştir.

 

Davacı, müvekkilimizin ve müvekkilimizin ailesinin evliliği aceleye getirdiğini iddia etmişse de bu iddia yalan beyandan ibarettir. Evliliği aceleye getiren taraf davacı ve davacının ailesi olmuştur. Davacının o dönem sevgilisi olduğu halde sırf müvekkilimizin maddi durumu davacının sevgilisine binaen daha iyi olduğu için aniden fikir değişikliği olmuştur. Hatta ve hatta davacının ailesi, davacıya ''Neden varlıklı adama sevgilim var dedin, senin aklın yok mu'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu konuşma daha sonrasında davacı tarafından evlilik birliği içerisinde ikrar edilmiştir.

 

Nişandan önceki gün müvekkilim, müvekkilimin yeğeni, davacı taraf ve davacı tarafın arkadaşı yemeğe çıkmıştır. Müvekkilin yeğeni o gün amcasına ''Amca, ben de büyük gözlü kızlardan hoşlanıyorum.'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkilimiz de müstakbel eş adayını mutlu etmek amacıyla kendisinin de gözlerinin büyük olmasından dolayı kendisinden etkilendiğini beyan etmiştir. Bu paylaşım davacı tarafça yanlış anlaşılmıştır. Müvekkilim hiçbir şekilde davacıya karşı yeğeni ile davacı taraf arasında bir ilişki olduğuna dair ithamda bulunmamıştır. Keza müvekkilim kendi öz yeğeniyle müstakbel eşi arasında bir ilişki olduğunu düşünseydi bu evlilik yoluna asla adım atmazdı.

 

Düğüne gelecek davetliler belirlenirken müvekkil, davacı tarafa ''Düğüne orta okul ve liseden kız arkadaşlarım da gelebilir mi?'' diye sormuştur ancak buradaki 'kız arkadaşlar' kelimesi hiçbir şekilde eski sevgili anlamına gelmemektedir, müvekkilim çocukluk arkadaşlıklarından bahsetmiştir. Müvekkilin bu sorusu üzerine davacı taraf müvekkilime ''Sana öyle şeyler yaparım ki ruhun duymaz.'' diyerek alenen müvekkili tehdit etmiştir. Müvekkilim daha nişan arefesinde bu şekilde ağır bir tehdide maruz kalınca şok olmuş ve nişan atmayı düşünmüştür. Bu konuşmalar geçtiği sırada taraflar mutfakta bulunmuştur. Müvekkilim bu olumsuz yaklaşım karşısında yüzüğünü çıkarmak istemiştir. Davacı taraf ise mutfak kapısını kitlemiş ve müvekkilimden defalarca özür dilemiştir. Müvekkilim bu yaşanan olaydan sonra evliliği istemediğini kendi ailesine ve davacının ailesine söylemiştir. Davacının babası ''Olmaz. Ancak kefenle ayrılık olur. İkinizi de vururum.'' diyerek ağır tehditler savurmuştur. Bu tehditlerin üzerine müvekkilim evlilik sürecine devam etmiştir.

 

2-MÜVEKKİL, MADDİ DURUMU KÖTÜLEŞTİĞİ DURUMDA BİLE EVİNİN İHTİYAÇLARINI EKSİK ETMEMİŞTİR. MÜVEKKİL EVLİLİĞİN GEREKLİLİKLERİNİ HER DURUMDA YERİNE GETİRMİŞTİR.

 

Müvekkil, 20** yılında güvenlik kursu eğitimini tamamlayarak güvenlik sektöründe işe başlamıştır. Müvekkil iki gün gündüz mesaisi, iki gün gece mesaisi ve iki gün izinli olacak şekilde çalışma düzenine girmiştir. Müvekkilin gece mesaisi olduğu günlerde gündüz vakti uyuyup dinlenmesi gerekmiştir. Davacı eş ise bu günlerde çocukla ilgilenmeyip müvekkilin çocukla ilgilenmesini istemiştir. Müvekkil ise uykusuz kalma pahasına çocuğuyla ilgilenmiştir. Müvekkilin ablası bu yaşananlara şahittir ve Sayın Mahkemeniz huzurunda tanıklık edecektir. Müvekkilin gündüz dinlenmesi gereken vakitte çocuğuyla ilgilendiği için gece mesailerinde uykusuz kalmış ve iş yerinde vücut direnci düştüğü için uyuyakalmıştır. Davacı, bir anne olarak çocuğuyla ilgilenmeyi dahi kendisine yük olarak görmüştür. Davacı, evlilik birliğinden doğan bütün sorumluluğu müvekkilin üzerine yüklemiştir. Davacı, ev hanımı olduğu ve çocukla ilgilenmeye rahat bir şekilde vakit ayırabileceği halde müvekkilin dinlenmesi gereken saatte dahi tüm sorumluluğu müvekkilin üzerine yüklemiştir. Bir süre sonra müvekkil, iş yerine uykusuz gelip de iş yerinde uyuyakalmasından ötürü müvekkilin iş akdi sonlandırılmıştır. Kısaca, müvekkil davacının keyfine düşkün ve sorumsuz kişilik yapısından ötürü iş yerinden kovulmuştur.

 

Müvekkil işinden kovulmasına rağmen abisiyle ortak oldukları dükkanlarından aldığı gelirle oturdukları evin kirasını ödemiştir ayrıca evin hiçbir ihtiyacını eksik etmemiştir. Müvekkil kovulduktan sonra iş aramaya devam etmiştir. Bu süreç boyunca da davacı eş tarafından müvekkilin çalışması için sürekli surette müvekkile baskı yapılmıştır. Davacı kadının bu süreçte evin hiçbir giderine katkısı olmamıştır. Müvekkil, müvekkilin annesi ve davacı eş, müvekkilin işsiz kaldığı bu dönemde birlikte yaşamışlardır. Müvekkilin annesinin emekli maaşı da evin ihtiyaçları için kullanılmıştır. Davacı ve davacının ailesi elini cebine dahi atmamıştır. Oysaki müvekkilin işine son verilmesinin sebebi bizzat davacının kendisidir. Bundan dolayı davacı tarafın, müvekkilin ev ihtiyaçlarını karşılamadığı yönündeki iddiaları yalan beyandan ibarettir. İlgili dekontlar Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacak ve müvekkilin evin tüm ihtiyaçlarını giderdiği hususu tanık beyanları ile de ispat edilecektir.

 

3-DAVACI KADIN, MÜVEKKİLİ BAŞKALARIYLA KIYASLAYARAK ONUN KENDİSİNİ YETERSİZ HİSSETMESİNE NEDEN OLMUŞTUR.

 

Müvekkilin arkadaşı Y*** ve Y***'in eşi, tarafların evine gidip gelmiştir. Yine müvekkilimiz ile davacı da arkadaşı Y*** ve eşinin evine gidip gelmiştir. Kısaca taraflar birbirlerinin evine gidip gelmiş ve arkadaşlık etmişlerdir. Davacı eş, Y*** beyin eşinin sürekli olarak dedikodusunu yapmıştır. Davacı kadın, müvekkilin arkadaşı Y***'in eşi ile adeta yarış içerisine girmiştir. Ayrıca davacı eş, müvekkilimi sürekli olarak Y*** ile karşılaştırmış, müvekkilin kendi arkadaşının üzerinden müvekkili aşağılamış, müvekkili hor görmüş ve müvekkilin erkeklik gururunu ayaklar altına almıştır. Davacı, müvekkile ''Y*** çalışkan, sen tembelin tekisin, sen adam mısın, sen erkek misin, erkek olan evine ekmek getirir, sen evine ekmek getirmekten acizsin'' şeklinde aşağılayıcı beyanlarda bulunmuştur. Müvekkilim zorlu ekonomik şartlarda dahi evini geçindirmeye çalışmıştır. Buna rağmen bu çaba, davacı tarafından görülmek şöyle dursun müvekkilim davacı tarafından aşağılanarak her türlü hakarete maruz kalmıştır. 

 

Davacı ve müvekkilin müşterek konutuna müvekkilin arkadaşı Y*** ve Y***'in eşi misafirliğe gelmek istemiştir. Davacı da kendi isteğiyle hazırlık yapmak istemiştir. Müvekkil, mutfağa geldiğinde davacının yemeği oldukça az pişirdiğini görmüş ve davacıya ''Yemekleri daha çok yapsaydın keşke. Bu yemekler yetmeyebilir.'' demiştir. Müvekkilimiz, Türk aile toplum yapısına uygun olarak misafirperver bir kişilik yapısına sahip olduğundan sadece ve sadece arkadaşının ve eşinin hoşnutluğunu düşünmüştür. Dolayısıyla müvekkilin, davacı kadını kendi dostu Y***'den kıskandığı iddiası asılsız ve mesnetsizdir. Davacı kadın, Sayın Mahkemeniz huzurunda her olayı çarpıtarak anlatmıştır.

 

Başka bir gün ise müvekkil ve davacı, davacının amcasının kızını ziyarete gitmek için müvekkilin arkadaşı Y***'den araba ödünç almışlardır. Davacı eş o esnada müvekkile ''Bu araç modelini çok seviyorum.'' demiştir. Buna cevaben müvekkilimiz de ''Bu modeli Y***'e ben seçmiştim.'' demiştir. Tarafların aralarındaki diyalog yalnızca bu şekilde ilerlemiştir. Dolayısıyla müvekkilin davacı kadını, zina ettiği hususuyla itham ettiği iddiası asılsız ve mesnetsizdir.

 

Davacı tarafın iddiasının aksine müvekkilim eşini aşağılamamış ve eşine karşı kötü imalarda bulunmamıştır. Yine müvekkilimiz davacı, kadına fiziksel şiddet uygulamak şöyle dursun elini dahi kaldırmamıştır. Keza davacının bu iddiası soyut beyandan ibarettir. Fiziksel şiddete ilişkin fotoğraf, mesaj kaydı veyahut darp raporu ne tesadüftür ki dosyaya sunulamamıştır.

 

4-DAVACI KADIN, ASLINDA KENDİSİNDE OLAN ÖZELLİKLERİ MÜVEKKİLDE VARMIŞ GİBİ GÖSTEREREK YARGILAMA İÇERİSİNDE HAKSIZ MENFAAT SAĞLAMAYA ÇALIŞMAKTADIR.

 

Davacı, müvekkilimizin kıskanç olduğunu iddia etmişse de davacı bizzat kendisinde olan özelliği müvekkilimizde varmış gibi göstermeye çalışmıştır. Davacı, müvekkilimizi kendi dayısının kızından dahi kıskanmıştır. Davacının dayısının kızı Sıla isimli şahıs ne zaman tarafların evine gelse davacı kadın kavga çıkarmıştır. Müvekkilimize sürekli olarak ''Onun yanında sakın durma'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

 

Müvekkilimiz ne zaman gömlek giyse davacı kadın tartışma çıkmasına sebebiyet vermiş ve müvekkilimize ''Göğsünü kapatacaksın, düğmelerin ilikli olacak, yakanı kapatacaksın'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı, müvekkilimizin bileklik ya da kolye takmasına dahi karışmıştır, müvekkilimizin saçına jole sürmesi dahi problem olmuştur. 

 

Davacı, kendisi istediği gibi giyindiği halde bir kadın olarak müvekkilin giydiği kıyafetin rengine dahi karışmıştır. Müvekkilimizin giydiği kıyafetleri dahi kıskanan davacının, sırf yargılama içerisinde haksız menfaat sağlamak amacıyla müvekkilimize haksız yere kusur izafe etmek amacıyla kıskanç kişilik yapısına sahip olduğunu iddia etmesi asılsız ve mesnetsizdir. Müvekkilimiz davacıyı, yerli yersiz kıskanmamıştır. Sadece gerçekten kıskanılması gereken bir durum olduğu zaman bir eş olarak sahiplendiği için kıskanmıştır. Ancak müvekkilimizin kıskançlığı, davacının kıskançlığı gibi makul olmayan bir düzeyde olmamıştır. Müvekkilimizin kıskançlık boyutu makul düzeyde iken davacının kıskançlık boyutu hastalık boyutunda olmuştur.

 

 

5-DAVACI KADIN, MÜŞTEREK ÇOCUKLARI OLAN A***'İ BABASINDAN KAÇIRMIŞTIR. BU SÜREÇTE BABA VE KIZIN GÖRÜŞMELERİNE ENGEL OLMUŞTUR. MÜŞTEREK ÇOCUK A***'İN, DAVACIYLA KALMASINA ÇOCUĞUN ÜSTÜN MENFAATİNE UYGUN DEĞİLDİR. DAVACI, MÜVEKKİL İLE KIZININ BABA-KIZ İLİŞKİSİNE HER DAİM ZEDELEMİŞTİR.

 

**/**/20** tarihinde davacı, müşterek çocuk olan A***'i de alarak kendi halasına kaçmış ve oradan da babasının yanına *******'a kaçmıştır. Müvekkilim, eşini defalarca kez aramış ve kızını görmek istediğini dile getirmiştir. Davacı eş, müşterek çocuğu babasından alıkoymuştur ve onların görüşmesini engellemek için elinden geleni yapmıştır. Bu olaylar sırasında müvekkilim oldukça yapıcı davranmış ve yuvasını kurtarmak uğruna eşiyle iletişime geçmek maksadıyla eşine WhatsApp üzerinden yapıcı mesajlar göndermiştir. Müvekkilim elinde çiçekle ******'a eşinin yanına barışmak için gitmiştir. Davacı, hem suçlu hem güçlü olduğu halde müvekkil ile muhatap dahi olmamıştır. Müvekkilim, kızını uzun uğraşlar sonucu görebilmiştir. Müvekkilimiz kızını gördüğünde kızının konuşurken sürekli olarak saçını kaşıdığını gözlemlemiştir. Sonrasında ise müvekkil, müşterek çocuğun köyde bitlendiğini fark etmiştir. Müşterek çocuk A***, babasına ''Baba evimize gidelim. Burayı sevmedim. Beni altı günde bir kaynar suyla yıkıyorlar. Ev çok soğuk üşüyorum. Anneannem ve dayım bana vuruyor, annem onlara hiç kızmıyor.'' demiştir. Çocuğun beyanını da göz önünde bulundurduğumuzda müşterek çocuk A***'in köy ortamında annesiyle kalacak olması çocuğun üstün menfaatine uygun değildir. Bu ortam çocuğun ruh sağlığını ve fiziksel sağlığını zedeleyecektir. Keza müşterek çocuk, köye gitmek istemediğini, babasıyla kalmak istediğini, köy ortamında bitlendiğini, köy ortamında kaynar suyla yıkandığını ve yine annesinin akrabaları tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını açıkça beyan etmiştir. Video kayıtları mevcuttur, Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacaktır.

 

Müvekkilimin ablası ve yeğeni, müşterek çocuk A*** ile görüntülü konuşurken çocuğun gözünün ve kaşının altında morluklar olduğunu, çocuğun alnında yara bulunduğunu görmüşlerdir. (gerekli ekran kayıtları mevcut). Konuşma esnasında müşterek çocuk A***, halasına ''Annem beni ilk zamanlar çok dövüyordu, şimdi az dövüyor.'' şeklinde söylemde bulunmuştur. A***'in durumundan endişelenen halası davacı anneye ''A***'i hiç iyi görmedim. Gerekli mercilere başvuracağım. Gidip baksınlar A***'in durumuna.'' şeklinde mesaj göndermiştir. Müşterek çocuğun, davacı tarafın yanında güvende olmadığı aşikardır. Müşterek çocuk hem davacı hem davacının ailesi tarafından ne yazık ki fiziksel şiddete maruz kalmıştır. Suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tutmakla birlikte müşterek çocuk A***'in üstün menfaati için velayet hakkının müvekkil babaya verilmesini talep ederiz.

 

6-DAVACI KADIN, MÜŞTEREK ÇOCUK A***'E HER DAİM KÖTÜ DAVRANMIŞTIR. DAVACININ EYLEMLERİ VE SÖZLERİ VE DAVACININ KALDIĞI ORTAM MÜŞTEREK ÇOCUK A***'İN  PSİKOLOJİSİNİ KÖTÜ ETKİLEMİŞTİR.

 

Davacı, bir anne olarak müşterek çocuk A***'in bakım ve gözetimini ağır surette ihmal etmiştir. Çocuğun kreşe gitmesi gereken zamanlarda uyanmayarak çocuğa okula götürmemiştir. ''Kreş zaten ne olacak.'' şeklinde söylemlerde bulunarak adeta çocuğunun eğitimini göz ardı etmiştir. Davacı, müşterek çocuk A***'in beslenme çantasına 'altına kaçırır' bahanesiyle su dahi koymamıştır. Davacı, müşterek çocuk A***'in ev ödevlerine yardımcı olmak yerine tüm vaktini telefonla uğraşarak geçirmiş ve bilinçsiz anne figürünü aşikar şekilde sergilemiştir. Bu süreçte A***'in ödevlerine müvekkilimiz yardımcı olmuştur. Davacı, böbrek hastasıdır. Hastalığın Allah'tan geldiği tarafımızca bilinerek ve bu duruma saygı gösterilerek birtakım beyanlarda bulunmak isteriz. Davacı, böbrek hastalığına sahip olduğundan çocuğun bakımını yerine getirmemiştir. Ancak asıl husus davacının bu hastalıktan çocuğun yanında sürekli olarak bahsetmesidir. Davacı, müşterek çocuk A***'in yanında sürekli olarak ''Ben ölüp gideceğim.'' şeklinde beyanda bulunmuş ve müşterek çocuk A***'i annesinin ölüm korkusuyla baş başa bırakmıştır.

 

 

 

 

HUKUKİ SEBEPLER                      : TMK md. 166

 

DELİLLER                                     : Tanık, Bilirkişi, Yemin, İlgili her türlü delil

 

 

SONUÇ VE İSTEK                        : Yukarıda izah edilen sebeplerden dolayı ******** Asliye Mahkemesinde açılmış olan davanın reddine;

 

- Tarafımızca İstanbul 9.Aile Mahkemesi 2023/*** E. Sayılı dosya ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından kaynaklı açmış olduğumuz boşanma davasının kabulüne, 

 

- Müşterek çocuk A*** Sever'in velayetinin müvekkilimiz Y*** S**** üzerine bırakılmasına,

 

-Müvekkilimizin uğradığı zararların tazmini için 1.000.000,00 TL maddi, 1.000.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak müvekkile ödenmesine,

 

karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. **.**.20**

 

 

                                                                                                 DAVALI VEKİLİ

                                                                                          AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com