• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

AİLE MAHKEMESİNE BEYAN DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

                                         İZMİR 20. AİLE MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO                                       : 2023/*** E.

 

DAVACI                                            :

 

 

VEKİLİ                                             : Av. Gizem Gül UZUN

                                                               

 

DAVALI                                            :

 

 

VEKİLİ                                             :

 

 

KONU                                                : Sayın Mahkemeniz tarafından verilen 31/10/2023 tarihli ara karar neticesinde maddi ve manevi tazminata ilişkin taleplerimizi açıklamaya yönelik dilekçemizdir. 

 

AÇIKLAMALAR                             :

 

 Müvekkil tarafından Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2023/***E.- 710K. Dosyasında karşı dava şeklinde açmış olduğu ve yukarıda dosya numarası belirtili olan Sayın Mahkemenizde 04/09/2023 tarihinde birleştirilmesine karar verilen dosya kapsamında müvekkil, 200.000,00TL maddi ve 200.000,00TL tutarlı manevi tazminat talebinde bulunmuştur. 

 

Sayın Mahkemeniz tarafından verilen 31/10/2023 tarihli ara kararda müvekkilin bulunmuş olduğu maddi ve manevi tazminat talep sonucunun açıklanması istendiğinden; tarafımızca 1 HAFTALIK KESİN SÜRE dahilinde işbu dilekçeyi Sayın Mahkemenize sunma zorunluluğumuz hasıl olmuştur. 

 

Taraflar evlilik birliği içerisinde aşılamaz düzeyde problemler yaşamışlardır. Neticede işbu boşanma davasının açılması zorunluluğu doğmuştur. Evlilik birliği süreci boyunca birleşen dosya davalısı Burcu ******'in birçok kusurlu davranışı olmuştur. Şöyle ki;

 

Davalı bipolar duygu durum bozukluğu hastasıdır. Bipolar bozukluk, iki uçlu duygu durum bozukluğu olarak da isimlendirilmektedir. Zira bu hastalıktan muzdarip olan kişiler bir yandan , hastalığın bir ucu olan ve mutluluk, öfori, sinirlilik gibi taşkın duygular içeren mani dönemlerini geçirmekte; bir yandan ise mutsuzluk, üzüntü, yorgunluk gibi çökkün duygular içeren depresif dönemleri geçirmektedirler. İşbu sebepten Türkçe ismiyle bipolar hastalığına, "iki uçlu duygu durum bozukluğu" da denmektedir. 

 

Davalı, bipolar rahatsızlığına sahiptir. Davalının annesi Fatma *****'da aynı hastalıktan muzdariptir. Eş deyişle davalının hastalığı genetik kaynaklıdır. Müvekkil, davalıyla tanıştıktan üç ay gibi kısa bir süre sonra evlenmiştir. Davalı, müvekkile kendisini sağlıklı, temiz ve titiz birisi olarak tanıtmıştır. Tarafların nişanlılık süreçlerinde ne davalı, ne de davalının ailesi ve yakınları davalının sahip olduğu hastalıktan müvekkile bahsetmemiştir. Müvekkil, davalının niteliklerinde yanılarak işbu evliliğe evet demiştir. 

 

Müvekkil, davalının hastalığından ne yazık ki evlendikten sonra haberdar olmuştur. Zira evliliğin başında her şey normal seyrinde ilerlerken, tarafların en büyük müşterek çocukları olan Servet ***********'in doğumuyla birlikte davalının ruh halinde birtakım değişimler meydana gelmeye başlamıştır. Müvekkil, ilk etapta yeni doğum yapan kadınların lohusalık döneminin etkisiyle zaman zaman üzgün; zaman zamansa sinirli olabileceğini düşünmüş; davalının ruh halinin ilerleyen zamanlarda düzeleceğini ummuştur. Ancak davalının ruh hali hiçbir zaman düzelmediği gibi; davalıdaki ruhsal problemler giderek artmış ve bu problemler davranışlarına da yansır hale gelmiştir. 

 

Davalı, ruh sağlığının yerinde olmayışı sebebiyle müvekkile ve müşterek çocuklara sık sık şiddet uygulamış; müvekkilin göğsünü yumruklamış; müşterek çocukların en büyüğü olan Servet *********'in kafasında kumanda kırmış; çocukların kollarını burkmuştur. Davalı, sakarlık olarak kabul edilemeyecek ölçüde sık şekilde tabak, bardak gibi malzemeleri kırmış; sık sık mutfak masrafı çıkarmıştır. Müvekkil işin ekonomik boyutunu önemsememiş; yemeklerin içinden cam parçaları çıktığında ise tam anlamıyla dehşete düşmüştür. Müvekkil, davalının davranışlarına davalının hastalığı sebebiyle hoşgörü göstermiş; davalıyı tedaviye ikna etmeye çalışmıştır. Zira müvekkil, davalı iyileştikten sonra söz konusu davranışlarının düzeleceğini ummuştur. Fakat müvekkil, davalının annesi Fatma ********'nın kızına olan "Sen deli misin ki bu ilaçları içiyorsun?" şeklindeki söylemleri ile ne yazık ki baş edememiştir. 

 

Davalı, doktorun kendisine yazmış olduğu ilaç kapsüllerinin içeriğini boşaltarak, müvekkili kandırmak amaçlı, kapsüllerin içerisine kabartma tozu, karbonat, un, pudra şekeri gibi mutfak malzemeleriyle doldurmuştur. Keza davalının annesi de, hocalara gidip muskalar yaptırarak davalıyı tedavi etmeye çalışmıştır. Tüm bunlar karşısında müvekkil kendini çaresiz ve tükenmiş hissetmiş; artık söz konusu evliliği yürütmeye yönelik inancını tamamen yitirmiştir. 

 

Davalı sık sık müvekkile hakaret etmiştir. Müvekkile telefonda; "Orospu çocuğu" demiştir. Müvekkil, hiçbir zaman davalıyı hastalığından ötürü yargılamamış; davalıyı kıracak ve incitecek herhangi bir söz sarf etmemiştir. Ancak davalı müvekkile; "İnan var ya Allah seni ıslah etsin. Beni sinirden ne hale getirdin. Bir de bana ömür boyu hastalık damgası da koydun. Ama ben ne yapacağım biliyor musun heyete gireceğim, raporumu da alıp o götüne sokacağım. Belki basuruna iyi gelir, ne dersin şıp diye tedavi. Belki bana dua edersin." diyerek müvekkile hem hakaret etmiş, hem de müvekkilin sahip olduğu hastalıktan ötürü müvekkili aşağılamıştır. 

 

Davalı, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini ağır derecede ihlal etmiştir. Şöyle ki; davalı, sık sık tabak, bardak gibi mutfak eşyalarını kırmış; ev eşyalarına zarar vermiştir. 10 yıllık garanti süresine sahip LCD televizyon dahi bir yılda iki kez davalı tarafından bozulmuştur. Müvekkil, evde eksilen ve bozulan eşyaların yenisini almak için fazladan gidere katlanmıştır. Ayrıca davalı, müvekkilin kendisine ev ve çocukların ihtiyaçlarını karşılaması vermiş olduğu kredi kartından yakınlarına hediyeler almıştır. Müvekkil, davalının kendisini iyi hissetmesi için söz konusu harcamalarına ses çıkarmamıştır. Ancak müvekkil, ekonomik anlamda evi çeviremez hale gelmiştir.  Öyle ki müvekkil; Kayseri Belediyesinde yaklaşık 30.000,00TL maaşla çalışan bir devlet memuru olmasına rağmen ailesinden ekonomik destek almak zorunda kalmıştır. 

 

Müvekkil, yine de davalıya karşı hoşgörülü davranmış; onun bir dediğini eksik etmemiştir. Müvekkil, davalının iyileşebilmesi için organik ürünler satan yerlerden, özel seçilmiş organik besinler almıştır. Muz, peynir, fındık, yoğurt, bal, yumurta gibi birçok gıda malzemesi organik olarak müvekkil tarafından alınmıştır. Müvekkilin organik besinler için pahalı harcamalar yapmasının sebebi, hem gelişim çağındaki çocuklarının iyi beslenmesini sağlamak; hem de doktor tavsiyesi üzerine davalının iyileşebilmesi için sağlıklı beslenmesine önem vermiştir. Müvekkil, davalının iyileşebilmesi için organik besinlere yüksek ücretler ödemiştir. 

 

Davalı sık sık çocuklarını da yanına alarak sık sık evi terk etmiştir. Öyle ki davalının evi terk etmesi 8-10 kezdir. Davalının Adıyaman Menzil Tarikat şeyhini ziyaret etmek, ona hizmet vermek gibi bir hayali vardır. Davalı bu uğurda çocuklarını dahi okuldan almak istemiş; müşterek çocukların tarikatın fikir ve hedefleri doğrultusunda eğitim almalarını istemiştir. Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere davalının akla ve mantığa uymayan, sıradışı fikirleri mevcuttur. Ne yazık ki davalı, söz konusu fikirlerine müşterek çocukları da alet etmeye çalışmıştır. 

 

Davalı, taraflar arasındaki evlilikte yaşanan her durumu gerek annesi Fatma *****'ya gerekse de karlı komşusu Nardane *****'e anlatmıştır. Öyle ki davalı, kendisinin, müvekkilin ve müvekkilin babasının bulunduğu, taraflara ait ev ortamında, tarafların evliliklerinin akıbeti hakkında yapılan ve aleni nitelik taşımayan konuşmanın izinsiz şekilde ses kaydını almış; ses kaydını karşı komşusu Nardane ********'e atmıştır. Davalı hakkında tarafımızca Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Bundan başka davalı, evliliğindeki özel yaşamını, annesi Fatma SARI'ya da anlatmıştır. Davalının annesi müvekkile, "Andolsun ben aşiretin kızıyım. Aşiretin oğlunu boşadım (kendi kocası). Sizi de boşayacağım." demiştir. Davalının, aile birliğini kendi kök ailesinden ayırt edememesi müvekkili manevi açıdan çok yıpratmıştır. 

 

Yukarıda arz ve izah edilen tüm sebeplerden ötürü, davalının kusurlu davranışları neticesinde müvekkil gerek maddi; gerekse de manevi anlamda çok yıpranmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 174. Maddesi uyarınca;

 

1. Maddî ve manevî tazminat

Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz

veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

 

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu

olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

 

Somut olayda Sayın Mahkemenizin de takdir edeceği üzere kusuru olan taraf davalıdır. Davalının kusurlu davranışları sebebiyle söz konusu evlilik bitme noktasına gelmiştir. Müvekkil, davalının kusurlu davranışları sebebiyle maddi ve ekonomik anlamda zarara uğramıştır. Müvekkilin haklı maddi menfaatleri zedelenmiştir. Zira müvekkil, davalının zarar vermiş olduğu ev eşyalarına haddinden fazla ücret ödemiş, davalının beslenmesi için organik ürünler satın almış, davalının, çeşitli yakınlarına hediyeler alması sebebiyle kredi kartı ekstrelerini yüksek şekilde ödemek durumunda kalmıştır. İşbu sebeple müvekkilin maddi menfaatleri zedelenmiştir. Bu yüzden müvekkil lehine 200.000,00TL tutarında maddi tazminat talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Sayın Mahkemenizce müvekkil lehine maddi tazminata hükmedilmesi durumunda, müvekkilin zedelenmiş olan maddi menfaatleri bir nebze olsun hakkaniyet gereği dengelenme imkanı bulacaktır. 

 

Davalının kusurlu davranışları, müvekkile yönelik ilgisiz ve hakaret dolu yaklaşımları, tedavi olmayarak ve doktor tarafından yazılan ilaçları kullanmayarak müvekkilde korku ve ümitsizliğe sebep olması, davalının kök ailesini ve komşularını evlilik birliğine karıştırması, ev düzeni ve müşterek çocuklarla ilgilenmeyişi gibi sebeplerden ötürü müvekkil manevi anlamda fazlasıyla yıpranmıştır. Zira müvekkil, davalının kusurlu davranışları sebebiyle birçok kez korku duymuş; üzülmüş, hastalıkta sağlıkta söz vererek mutlu bir evlilik hayatına adım atmayı düşünürken, davalının kusurlu davranışları sebebiyle adeta cehennemi yaşamıştır. Evlenince mutlu olmayı düşünen müvekkil, hayal kırıklığına uğramıştır. İşbu sebepten Sayın Mahkemenizden, müvekkilin uğramış olduğu manevi zararların bir nebzede olsa giderilebilmesi amacıyla müvekkil lehine 200.000,00TL tutarında manevi tazminat talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. 

 

SONUÇ VE İSTEM                          :

 

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re'sen gözetilecek nedenlerle,

 

Müvekkilin zedelenen menfaatleri sebebiyle müvekkil lehine, 200.000,00TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini,

 

Müvekkilin uğramış olduğu manevi zarar sebebiyle müvekkil lehine, 200.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini,

Sayın Mahkemenizden saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. 02/11/2023

 

 

                                                                                                 BİRLEŞEN DOSYA DAVACISI VEKİLİ

                                                                                                                  Av. Gizem Gül UZUN

                                               

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com