TEFECİLİK SUÇU VE CEZASI
Tefecilik Suçu ve Cezası Üzerine Makale
Giriş
Tefecilik, tarihsel olarak her dönemde toplumların karşılaştığı ve ciddi ekonomik sorunlara yol açabilen bir suçtur. Bir kişinin, başkalarına aşırı yüksek faiz oranlarıyla borç vererek haksız kazanç sağlaması, yalnızca borçlu kişinin değil, aynı zamanda toplumun da ekonomik dengesini bozan bir davranış biçimidir. Türk Ceza Kanunu, tefeciliği hem ekonomik hem de toplumsal açıdan zararlı bir suç olarak tanımlamış ve buna ilişkin cezai yaptırımlar belirlemiştir. Bu makale, tefecilik suçunun tanımını, unsurlarını, cezalarını ve toplumsal etkilerini ele almayı amaçlamaktadır.
1. Tefecilik Suçunun Tanımı
Türk Ceza Kanunu'na göre tefecilik, bir kişinin, başka bir kişiye aşırı yüksek faizle borç vererek, borçlu kişiyi ekonomik açıdan zor durumda bırakması ve haksız kazanç sağlaması anlamına gelir. Tefecilik suçu, genellikle faizin yasal sınırları aşacak şekilde belirlenmesiyle ve bu durumdan fayda sağlanmasıyla meydana gelir. Bu tür bir faaliyetin, bireysel borçlular üzerinde tahrip edici etkileri olabilir ve ekonomik adaletsizliğe yol açar.
Türk Ceza Kanunu’nun 241. maddesi, tefeciliği açıkça suç olarak tanımlar ve ceza tehdidiyle düzenler. Bu suç, yalnızca bireysel borçluları değil, aynı zamanda toplumda genel bir güvensizlik yaratabilecek boyutlara ulaşabilir. Tefecilik, ekonomik istikrarsızlık yaratmasının yanı sıra, insanları borç batağına sürükleyerek, toplumsal huzuru bozabilir.
2. Tefecilik Suçunun Unsurları
Tefecilik suçunun oluşabilmesi için birkaç temel unsurun bir araya gelmesi gereklidir:
Faiz oranının yüksekliği: Tefecilik suçu, borç verilmesi sırasında faiz oranlarının aşırı yüksek olmasıyla gerçekleşir. Faiz oranları, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu'nda belirlenen yasal sınırların çok üstünde olabilir. Bu, borçlunun borcunu ödeyebilmesi için büyük bir zorluk yaratır.
Zor durumdaki kişilere borç verme: Tefeciler genellikle maddi olarak zor durumda olan insanları hedef alır. Bu kişiler, başka hiçbir finansal kaynağa başvuru yapamadıkları için, tefecilerin yüksek faiz tekliflerini kabul etmek zorunda kalırlar. Borçlu kişi, bu yüksek faiz oranları nedeniyle borcunu geri ödemekte büyük güçlük çeker.
Kasıtlı olarak haksız kazanç sağlama: Tefecilik suçunun temel unsuru, borç veren kişinin, borçlu kişiyi ekonomik olarak sömürme amacı güderek haksız kazanç sağlamasıdır. Faiz oranının yüksek olması, borçluyu aşırı bir şekilde borçlandırır ve bu da tefecinin menfaatine olur.
Toplumsal zarar: Tefecilik, yalnızca bireysel zararlar doğurmaz. Aynı zamanda toplumsal denetimin zayıflamasına, ekonomik dengesizliklerin artmasına ve halkın güveninin sarsılmasına yol açabilir.
3. Tefecilik Suçunun Cezası
Türk Ceza Kanunu, tefecilik suçunu ciddi bir suç olarak kabul eder ve bununla ilgili cezai yaptırımlar öngörür. 241. maddede, tefeciliğin cezai yaptırımları belirlenmiştir. Tefecilik suçunun cezalandırılması, toplumsal düzenin korunması açısından önemlidir, çünkü bu suç, ekonomik adaletsizlik ve sömürüye yol açar.
Ceza: Tefecilik suçu işleyen kişi, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir. Ayrıca, faizin belirli bir oranın üzerinde olması halinde, ceza daha da ağırlaştırılabilir. Suçlu kişi, aynı zamanda adli para cezası ile de cezalandırılabilir.
Ağırlaştırıcı Haller: Eğer tefecilik, özellikle çocuklar, yaşlılar gibi korunması gereken kişiler üzerine yapılmışsa, ceza daha ağır olacaktır. Ayrıca, tefecilik faaliyeti, birden fazla kişi ile düzenli bir şekilde gerçekleştiriliyorsa (örneğin, bir şebeke aracılığıyla), ceza daha da artırılabilir.
Ceza ve Ekonomik Yaptırımlar: Tefecilik suçunun ekonomik büyüklüğü, toplumsal etkisi düşünüldüğünde, sadece hapis cezası değil, aynı zamanda ekonomik yaptırımlar da uygulanabilir. Tefeciliğin yaygınlaşması, ekonomideki istikrarsızlığı artırabilir, bu nedenle bu tür suçların önlenmesi büyük önem taşır.
4. Tefecilik Suçunun Toplumsal Etkileri
Tefecilik, yalnızca borçlu kişiler üzerinde değil, aynı zamanda tüm toplum üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Aşırı faiz yükü, borçlu kişilerin ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine, sosyal olarak dışlanmalarına ve psikolojik baskılar altında yaşamalarına neden olabilir. Bu durum, kişisel ve toplumsal huzursuzluğa yol açar.
Ayrıca, tefecilik suçu, finansal düzenin bozulmasına ve illegal ekonomik faaliyetlerin artmasına zemin hazırlar. Tefecilik, yasal kredi ve finansal sistemlere duyulan güveni zedeler. İnsanlar, bankalar ve finansal kurumlar yerine, yasa dışı yollara başvurduklarında, bu da ekonominin düzenini bozar.
5. Sonuç
Tefecilik, sadece bireysel zararlara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal yapıyı ve ekonomiyi tehdit eden bir suçtur. Türk Ceza Kanunu, bu suçu ciddi bir şekilde cezalandırarak, haksız kazanç sağlama amacını güden bu tür eylemleri engellemeyi hedefler. Bu bağlamda, tefeciliğin önlenmesi için toplumsal bilinçlenme ve hukuki yaptırımların etkin bir şekilde uygulanması büyük önem taşır.
Tefecilik suçunun cezalandırılması, ekonomik düzenin korunması, bireysel hakların savunulması ve toplumsal huzurun sağlanması adına önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bu suçla mücadele, sadece cezalarla değil, aynı zamanda toplumsal eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla da güçlendirilmelidir.
Tefecilik Suçunda Zincirleme Suç
TCK’nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, birden fazla kişiye, birden çok kez kazanç karşılığı ödünç para verilmesi halinde ise zincirleme tek tefecilik suçunun oluşacağı nazara alındığında; dosya kapsamına göre sanık hakkında tefecilik suçundan … 4. Asliye Ceza Mahkemesine açılan davada 29.12.2010 gün ve 2010/90 Esas, 2010/1180 Sayılı Karar ile mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmakla, anılan dosyanın sonucunun araştırılarak derdest olması halinde her iki dosyanın birleştirilmesi, aksi halde onaylı suretinin temin edilip eklenmesi, davaya konu eylemler arasında irtibat bulunup bulunmadığı, mükerrer yargılama ya da zincirleme suç hükümleri açısından dava tarihleri itibariyle hukuki kesinti olup olmadığının tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5786)
Tefecilik suçunun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu gözetilmelidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2015/17184).
5237 Sayılı Kanun’un 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 Sayılı Kanun’un 6. maddesiyle anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu sebeple suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin mümkün olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/3800).
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla kişiye kazanç elde etmek amacıyla ödünç para vermek suretiyle zincirleme şekilde tefecilik suçunu işleyen sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2020/1501)
Katılan … ve müşteki …‘nin sanık …‘ten, müştekiler … ve …‘nın ise sanık …‘dan faiz karşılığı borç para aldıklarına dair aşamalardaki benzer beyanlarına, sanıklardan faiz karşılığı borç para aldıklarını belirten tanık anlatımlarına, alacaklı oldukları icra dosyaları ve kolluk araştırma tutanağı ile adli emanetteki senetler ve tüm dosya kapsamına göre, sanıkların kazanç elde etmek amacıyla ödünç para vermek suretiyle atılı tefecilik suçunu işlediklerinin sübut bulduğu, keza tefecilik suçunda suç tarihinin, kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih, zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği gün olduğu ve UYAP sisteminden yapılan sorgulamada sanık …‘in tefecilik suçundan … 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/38 E. 2013/48 K. sayılı dosyasında 2010 yılı ve öncesinde tefecilik yaptığı iddiasıyla yargılandığının anlaşılması karşısında, tefecilik suçunun zincirleme biçimde işlenebileceği nazara alınarak, söz konusu dosyanın akıbetinin araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesinden sonra eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanmasından sonra sanık …‘in hukuki durumunun tayin ve takdiri ile haklarında mahkumiyet hükümleri kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2018/290).
Çek Kırdırma Suretiyle Tefecilik Suçu
Çek kırdırma suretiyle tefecilik suçunu işlediği iddiasıyla cezalandırılması talep edilen sanığın, atılı suçlamaları kabul etmeyerek işyerinde yapılan aramada ele geçen çeklerin sattığı mallar karşılığında aldığı müşteri çekleri olduğunu ileri sürdüğü, ele geçen çeklerin hamillerinden B. E. ile A. Ö.’in aşamalarda aynı yönde anlatımda bulundukları ancak sanık tarafından ibraz edilen fatura içeriğinde tanık B. E.’e satılan madde PVC levha olarak gösterildiği halde tanığın, sanıktan koli bandı aldığını beyan ettiği ayrıca tanık A. Ö.’in sanıktan satın aldığını söylediği sac levhanın sanığın ticari faaliyet alanı ile ilgisiz olduğu nazara alınarak; sanığın, işyerinde yapılan aramada ele geçen diğer çeklerin yetkili hamillerinin araştırılıp dinlenmeleri, tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yapılması ve vergi inceleme raporu alınması, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 5.Ceza Dairesi - Karar: 2015/7673).
Faiz Karşılığı Ödünç Para Verme ve Senet Alma
TCK’nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması, bu bağlamda katılanın sanıktan 15.000 TL borç alıp karşılığında 30.000 TL bedelli senet verdiğini iddia etmesi, sanığın da 29.09.2011 tarihli mahkeme huzurunda verdiği beyanında 4.000 TL ve 5.000 TL olmak üzere iki kez borç para verdiğini karşılığında da senet aldığını savunması ve bu senetlerin Avukat A. Anıl’da olduğunu ifade etmesi karşısında, adı geçen avukatın tanık olarak beyanına başvurularak suça konu senetlerin aslının istenmesi ile maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın faiz karşılığı borç para verip vermediğinin kesin olarak belirlenebilmesi amacıyla kolluk marifetiyle araştırma yaptırılması, alacaklı olduğu icra takip dosyalarının tesbitiyle varsa takip borçlularının tanık sıfatıyla dinlenilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/6425)