• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

İş Akdinin Rekabet Yasağına İhlal Dolayısıyla Sonlandırılması

İŞ AKDİNİN BİTMESİ İLE REKABET YASAĞINA AYKIRILIK HALİNDE DAVA TİCARET MAHKEMESİNDE İNCELENİR.

 

9. Hukuk Dairesi         2015/33389 E.  ,  2019/2979 K.

  •  


"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davalının müvekkil şirkette ... Operatörü olarak çalıştığını, pozisyonu nedeniyle, davacının müşteri çevresi, üretim sırları ve yaptığı işler hakkında bilgi edinmesi ve bu bilgilerin kullanılması halinde davacı yönünden hayati önem taşıyan zararlar söz konusu olacağından taraflar arasında “Rekabet Yasağı ve Sır Saklama Yükümlülüğüne İlişkin Sözleşme”nin aktedildiğini, sözleşmenin cezai yaptırımlar ve tazminatlar başlığı altında, davalının iş sözleşmesinin feshinden sonra gizlilik, şirket sırları, telif sözleşmeleri hükümlerini tamamen ve kısmen ihlal gibi, sözleşmede yer alan haksız rekabet başlığı dışındaki yükümlülükleri ihlal ettiği takdirde işten ayrılırken aldığı son brüt aylığın 100 katı tutarında cezai şart talep hakkı doğacağı kuralı konduğunu, ayrıca personelin sözleşme ve iş akdinde düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyip işverene karşı haksız rekabete girişmesi halinde davacının 200.000 Amerikan Doları cezai şart talep hakkı bulunduğunu, davalının hizmet sözleşmesini haklı bir sebep yokken 05.02.2014 tarihinde istifa suretiyle sona erdirdiğini ve davacı ile aynı iş kolunda çalışan rakip firma olan ... İlaç San. ve Tic. A.Ş.’nde çalışmaya başladığını, davalının çalıştığı pozisyon ve yaptığı görev itibariyle Borçlar Kanunu'nun 444. maddesinde belirtilen bir konumu bulunduğunu, davalının iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshetmek suretiyle taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenen haksız rekabet yasağı hükmüne aykırı davranarak sözleşmenin sona ermesinin hemen akabinde davacı işverenin faaliyet alanına giren başka bir şirkette çalışmaya başlamasının açıkça sözleşmenin ihlali olduğunu, davalının hizmet ilişkisi devam ederken endüstri mühendisliği görevi nedeniyle müvekkil şirketin tüm müşteri portföyüne, firmanın izlediği kalite politikası, üretim sırları, satış, satın alma, üretim geliştirme, maliyet düşürme ve benzeri tüm sınai ve ticari sırlarına vakıf olduğunu, davalı işçinin hizmet akdini feshetmesinden sonra belirli süre başka yerde çalışmayı yasaklayan sözleşme hükmüne aykırılık içeren davranışta bulunması, bir başka deyişle, is sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshederek rekabet yasağı hükümlerine aykırı davranması sebebiyle sözleşmede öngörülen cezai şartın ve ayrıca oluşan zarar nedeniyle tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek 50.000 TL alacağını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı işçi, davaya cevap vermemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı tanıkları beyanlarında da açıklandığı şekli ile, davalının operatör olarak çalıştığı ve serum üretimi yapan makinenin tam otomatik bir makine olduğu, üretim esnasında makineye herhangi bir şekilde elle müdahalenin söz konusu olmadığı, davalının fonksiyonunun makinenin ilk çalıştırıldığı aşamada verilerin girilmesi, kalıp değişikliği ve ısı ayarlaması işlemlerini gerçekleştirmekten ibaret olduğu, davalının, operatörü olduğu makineye ilişkin Almanya'daki teknik firma elemanları ile görüşmesi, makinenin plastik ambalaj ve aksesuarlarının temin edildiği tedarikçileri tanıyor olması ve çalıştığı süre de gözönüne alınarak işinde deneyim sahibi olması halinin, davalının yaptığı işin, kimse tarafından bilinmeyen ve öğrenilme şansı da olmayan özel nitelikteki bir bilginin kullanılması ile yapılabilen ve bu şekli ile de sır niteliğine sahip bir iş olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağı, nitekim davacı vekilinin 15.09.2015 tarihli karar oturumunda, benzer nitelikte yeni bir elemanın 3 yılda yetiştiğini belirtmesinden de, davalının ayırıcı vasfının sahip olduğu sır niteliği taşıyan bilgiden daha ziyade deneyiminden kaynaklandığı gerçeği sonucuna ulaşıldığı, ayrıca PP dolum operatörü görevini yerine getiren davalının, bu pozisyonu itibariyle davacı şirketin tüm müşteri portföyü, firmanın izlediği kalite politikası, üretim sırları, satış, satın alma, üretim geliştirme, maliyet düşürme gibi tüm sınai ve ticari sırlarını bilme olanağı bulunmadığı gibi, bunları belirleme ya da değiştirme olanağının da bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı Şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
İşçi, işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanunu’nun 25/II- b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu hâlde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine dair bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2005, s.277).
Bu noktada, iş görme ve sadakat borçları ile rekabet etmeme borcu (rekabet yasağı) arasındaki ayrıma değinilmesinde yarar bulunmaktadır. İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları hâlinde ortaya çıkar. Bundan başka, iş görme ve sadakat borçlarının yerine getirilmesi sadece sözleşmenin yürürlüğü sırasında söz konusudur. Buna karşılık Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcu ise iş sözleşmesinden sonraki süre içinde yerine getirilir. Rekabet etmeme yükümüne dair sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, iş ve süre ile sınırlandırılmış olması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması ve işçinin reşit olması gerekir. İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” olup İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı nedenle bildirimsiz fesih nedeni oluşturur. Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi hâlinde ise işçi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. ve devamı maddeleri gereğince zararı tazmin ile mükelleftir ( Çelik Nuri, İş Hukuk Dersleri, Beta Yayınları, 22.Bası, s.136-139; Tunçomağ Kenan, Centel Tankut, İş Hukukunun Esasları, Beta Yayınları, s.101; Mollamahmutoğlu Hamdi, İş Hukuku, Turhan Yayınevi, 2. Bası, s.367; Süzek Sarper, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2. Bası, s.276-277). Kanun koyucu bu kuralı rekabet yasağı sözleşmesinin ticarî işletmeyi ilgilendirmesi sebebiyle getirmiş olup; öğretide rekabet yasağı sözleşmesi ile hizmet akdi arasındaki yakın ilişki sebebiyle iş mahkemelerinin görevli olması gerektiği, her hizmet sözleşmesinin mutlaka bir ticarî işletmeyi ilgilendireceğini kabul etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla esnaf düzeyindeki kişinin yaptığı hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının ihlalinden doğan davanın da bu hüküm gereğince mutlak ticarî dava sayılmasının anlamsız olduğu, bu tür bir sözleşmeden doğan uyuşmazlık “öz ticaret hayatına” dair olmadığı gibi çözümünün de ayrı bir uzmanlığı gerektirmeyeceği görüşü de savunulmaktadır (Arkan Sabih, Ticarî İşletme Hukuku, Onuncu Bası, s. 96).
Yukarıdaki ayrıntılı açıklamalar göstermektedir ki, iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık hâlinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi hâlinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava, niteliği itibarıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. ve devamı maddeleri kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticarî davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şartın ve/veya tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı işçiye atfen imza taşıyan istifa dilekçesinde 05/02/2014 tarihinden itibaren işten ayrıldığı belirtilmiştir. Davacı Şirket vekili, davalı işçinin rakip şirkette rekabet yasağına aykırı şekilde çalışmak için istifa ettiğini ve rakip firmada çalıştığını ileri sürmüştür. Bu durumda davalı işçinin rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme dair bulunduğu, bu davranışın iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu tip davaların ise, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticarî dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır. Mutlak ticarî davaların görülme yeri ise, açık biçimde ticaret mahkemeleridir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.02.2012 tarih, ... Esas, 2012/109 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Eldeki dosyada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, İş Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği ve bu karara "temyizsiz" kesinleşme şerhi yazıldığı anlaşılmaktadır. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin temyiz edilmeksizin kesinleşen görevsizlik kararı Dairemizi bağlamamaktadır.
O hâlde, mutlak ticarî dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine ait olup, yerel mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com