• info@gizemuzunlaw.com
  • +90 552 402 13 28
Bizimle İletişime Geçin +90 552 402 13 28

Blog

Eşya Nedir ve Eşya Üzerindeki Ayni Haklar

                                                         EŞYA HUKUKU

 

EŞYA NEDİR?

 

Eşya, Türk Dil Kurumu anlamı ile; "Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler." olarak tanımlanmıştır. 

 

Türk Hukukunda ise eşya; kişilerin üzerinde hakimiyet kurabildiği, ekonomik varlığa yani maddi bir değere sahip olan, insan ve hayvan dışındaki cansız nesnelerdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hukuken eşya tanımı yapılırken yalnızca fiziki varlığa sahip  olmanın şart olmadığıdır. Hukuken bir şey üzerinde hukuki anlamda eşya olduğunun kabulüne varabilmek için, yalnızca onun bireyler tarafından gündelik hayatta kullanıma yarayan türde olması değil; ekonomik bir değere sahip olup olmadığı, iş hayatında kullanılıp kullanılmadığı ve doktrinsel ile ahlaki görüşler de çok sık rol oynamaktadır. Örneğin mülkiyet hakkı sadece ev, araba gibi taşınır ve taşınmaz malları değil; marka patent hakkı, alacak hakkı, fikri mülkiyet hakkı gibi maddi varlığa sahip olmayan değerler üzerinde de kurulabilmektedir. 

 

HUKUK VE EŞYA ARASINDAKİ İLİŞKİ

 

Hukuken en önemli olan, eşyanın, sahibine hakimiyet yetkisi verip vermediğidir. Bir eşya üzerinde bireyler hakimiyet kurabiliyorsa; yani bu eşya üzerinde bir başkalarına karşı ileri sürebilecekleri haklara sahip olabiliyorlarsa, ilgili nesnenin hukukun inceleme alanı altında bulunduğu kabul edilebilecektir. 

 

Bu durumda da eşya üzerindeki haklar, borçlar ve yetkiler konusundaki kuralları düzenleyen eşya hukukunun devreye gireceği söylenebilir. 

 

Eşya hukukuna ilişkin kurallar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun içerisinde kendisine yer bulmaktadır. 4721 sayılı kanun, beş kitaba ayrılmaktadır. İlk bölüm kişiler hukukunu, ikinci bölüm aile hukukunu, üçüncü bölüm miras hukukunu, dördüncü bölüm eşya hukukunu, beşinci bölüm ise borçlar hukukunu düzenleme altına almaktadır. Buna göre eşya hukukunu ilgilendiren kısma, dördüncü bölümde yer alan kanun maddelerinden ulaşılabilir. 

 

Eşya hukuku, kişilerin taşınır ve taşınmaz nitelikteki eşyalar ile kurduğu ilişkileri inceler. Kişilerin eşya üzerinde kurmuş oldukları hakimiyetin ölçüsüne göre birçok hakları bulunmaktadır. Zilyetlik, ayni haklar, sınırlı ayni haklar, mülkiyet, eşyaların sicillerinin tutulduğu tapu sicili gibi birçok husus eşya hukukunun inceleme alanına girmektedir. Eş deyişle, eşya hukuku, eşyalar üzerindeki hakları, yetkileri incelediği gibi, eşya üzerindeki hak kazanımlarını, eşyanın sicilinin tutulmasındaki kuralları, eşya üzerinde ipotek, rehin gibi teminata yarar nitelikteki hukuki işlemleri ve kurallarını inceler. 

 

4721 sayılı kanun, ülkemize İsviçre'den alınmıştır. Türk toplum yapısına uygunluğu sebebiyle neredeyse hiç değişikliğe gidilmeden ilgili kanun iktisap edilmiştir. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu içerisinde yer alan eşya hukukunun da İsviçre kaynaklı olduğu söylenebilmektedir.

 

EŞYA ÜZERİNDEKİ HAKLAR

 

Eşya üzerinde kurulabilecek hakimiyetin gereği olarak kişilerin sahip oldukları haklar çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. 

 

Eşya üzerindeki haklara geçmeden önce, hak kavramının detaylı ayrımını yapmak gerekmektedir. Buna göre haklar mahiyetlerine yani önemlerine göre;

 

1-Mutlak haklar

2- Nispi haklar

 

Olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak haklar, hak sahibine, hakkını herkese karşı ileri sürebilme yetkisini tanıyan haklardır. Bu sebeple mutlak hakların, sahibine en geniş yetkiler tanıyan haklar oldukları söylenebilmektedir. Buna göre mutlak hak sahibi, hakkı ihlal edildiğinde bu durumu herkese karşı ileri sürebilecektir. Herkes, kişilerin sahibi olduğu mutlak nitelikli haklara riayet etmek durumundadır. Kişilik hakkı, velayet hakkı ve ayni haklar mutlak haklardandır. Buna göre ise, mutlak haklar da kendi içlerinde;

 

Kişiler üzerinde mutlak haklar

Eşyalar üzerinde mutlak haklar 

 

Olarak ikiye ayrılmaktadır. Bizi ilgilendiren kısım, eşyalar üzerindeki mutlak haklardır. Eşyalar üzerindeki mutlak haklara ayni haklar denmektedir. "Ayn" kelimesi dilimize Arapça'dan geçmiştir. Arapça'da "ayn" eşya demektir. Ayni haklar, sahibine eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet ve bu hakimiyeti herkese karşı ileri sürebilecekleri yetkiyi tanır. 

 

Ayni haklar kendi içlerinde iki şekilde ayrılmaktadır.

 

Mülkiyet hakkı

Sınırlı aynı haklar

 

MÜLKİYET HAKKI: Mülkiyet hakkı, tam ayni hak olarak nitelendirilmektedir. Mülkiyet Türk Dil Kurumu sözlüğünde, "Sahiplik" olarak tanımlanmaktadır. Hukuken mülkiyet, taşınır (menkul) ve taşınmaz (gayrimenkul) mallar üzerinde sahibine, kullanma (usus), yararlanma (fructus) ve tasarrufta bulunma (abusus) yetkilerini tanıyan mutlak ve tam bir ayni haktır. 

 

Mülkiyet hakkını anlayabilmek için öncelikle kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin ne olduğunu açıklamamız gerekmektedir. Kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma, mülkiyet hakkının kapsamıdır. Mülkiyet hakkını anlayabilmek için öncelikle kapsamının içerisine nelerin girdiği anlaşılmalıdır.

 

Kullanma:

 

Kullanma, taşınır veya taşınmaz bir malı, o malın sahip oldukları vasfı ortaya çıkaracak şekilde o maldan istifade etmek, o malı istimal etmek yani kullanmaktır. Örneğin bir gayrimenkul olan ev, bir taşınmaz maldır. Kural olarak ev üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kimselerin bu ev üzerinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkileri bulunmaktadır. Evi kullanmak demek; evin en temel üretiliş amacı olan "barınma" işlevinden istifade etmek demektir. Evi kullanan malik, o evde barınmaktadır. Keza, araba bir taşınır maldır. Arabanın kullanılması ifadesinden ilk akla gelen ise, arabayla bir yerden başka bir yere seyahat etmek olacaktır. Yani mülkiyet hakkının kapsamından en temeli olan "kullanma" sahibine üretilmiş olan eşyanın amacına yönelik olarak bu eşyadan istifade etmesi olarak düşünülmelidir. 

 

Yararlanma:

 

Mülkiyet hakkının kapsamına giren diğer unsur ise yararlanmadır. Mülkiyet hakkı, sahibine, eşyadan dilediği gibi yararlanma imkanı vermektedir. Yararlanmanın Latincedeki kelime karşılığı "fructus"tur. Fructus, sahibine işbu yetkinin sağlanmasına sebep olan eşyadan elde edilen tüm getiri, gelir ve semerelerden yararlanma imkanı vermektedir. Örneğin, bir kimsenin tarlası olduğunu düşünelim. Kişi, sahip olduğu bu tarla sebebiyle maliktir. Kişi, bu tarla üzerinde ekme biçme faaliyeti ile uğraşarak sebze ve meyve elde edebilir. Bu meyve ve sebzeleri kendisi ve yakınlarının tüketimine sunabileceği gibi; satarak kazanç da elde etmeyi de tercih edebilir. Elde edilen meyve ve sebzeler veya bunların satışından elde edilen kazançlar, malik olunan tarlanın semereleridir. 

 

Tasarrufta Bulunma:

 

Tasarrufta bulunma, mülkiyet hakkının kapsamının son unsurudur. Malik, mülkiyetinde bulunan mal üzerinde maddi ve hukuki anlamda dilediği tasarrufta bulunabilecektir. Buna göre malik, tasarrufta bulunma yetkisi kapsamında malik olduğu malı satabilir, kiraya verebilir, bağışlayabilir, haksız şekilde elinden çıkan mal sebebiyle istihkak davası gibi davaları açıp, taleplerde bulunabilir. Haksız el atmanın önlenmesi davası açabilir. Mal üzerinde ipotek, rehin tesis edebilir. 

 

MÜLKİYET HAKKININ KAPSAMINA GİREN EŞYA KISIMLARI

 

Eşyalar, asıl eşya, bütünleyici parça ve eklenti olarak kısımlara ayrılmaktadır. Asıl eşya, üzerinde mülkiyet hakkının kurulduğu taşınır veya taşınmaz şeydir. Bütünleyici parça ise, yerel adetlere göre, asıl şeyin unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğramadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe, asıl şeyden ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Eklenti ise, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden bağımsız bir varlık olduğundan ayrı bir ayni hak konusu yapılabilmektedir. Örnek verecek olursak;

 

Ev, asıl eşyadır. Ancak kapılar, duvarlar, pencereler, kombi evin bütünleyici parçalarıdır. Eklentiye örnek olarak ise, kiler, garaj, balkon, depo, ahır ve bahçe örnek olarak verilebilir. 

 

Buna göre, TMK m. 684 uyarınca; 

 

Madde 684- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.

Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok

edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak

bulunmayan parçadır.

 

Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur denilmekle; mülkiyet kavramının aslı eşya ve bütünleyici parçanın her ikisinin de kapsamına girdiği ifade edilmiştir. Ancak dikkat edilirse, eklentiler bu kapsama alınmamıştır. Zira eklentiler, ayrı bir hukuki varlığa sahiptir. Örneğin evin içerisindeki klimalar, dolaplar, sökülüp takılabilen varlıklardır. Ev, malik tarafından satılırken ilgili parçalar götürülebilir, bu sebeple evin eklentisi konumundadırlar. Uygulamada eklenti içeren taşınmazların, eklentilerle beraber alınmak istendiklerinde daha yüksek fiyata yani eklentilerin bedeli de eklenilerek satıldığı görülmektedir. 

 

Kanunun diğer maddeleri inceleme altına alınacak olursa;

 

II. Doğal ürünler

Madde 685- Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur.

Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukukî ürünler ile bir şeyin özgülendiği

amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir.

Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.

 

685. Madde uyarınca, bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur denilmekle, örneğin; bir tarlayı satın alarak onun maliki haline gelen kimse, tarla üzerinde yer alan meyve, sebze, tahıl gibi ürünlerin de maliki haline gelmiş demektir. Meyve, sebze ve tahıllar, tarlanın doğal ürünleridir. 

 

III. Eklenti

1. Tanım

Madde 686- Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar.

Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi,

korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında

birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır.

Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.

 

2. Eklenti sayılmayanlar

Madde 687- Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya

tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece

korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.

 

İletişime Geçin

Telefon

+90 552 402 13 28

Email

info@gizemuzunlaw.com